Ağrı'nın Diyadin ilçesinde Koza Altın İşletmeleri'nin yürüttüğü 'Mollakara Altın ve Gümüş Projesi' sahası, Murat Nehri'ne 55 metre uzaklıkta ve altı köyün ortasında. Proje kapsamında dört yılda 111 Milyon ton toprak siyanürle altından ayrıştırılıp bölgede biriktirilecek, binlerce patlatma yapılacak.
Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyü ve Murat Nehri havzasında yer alan bölgede, Koza Altın İşletmeleri’ne ait “Mollakara Altın Madeni” çalışması devam ediyor.
Sahada firma tarafından gerçekleştirilen sondaj ve karot analizleri sonucunda 14,09 milyon ton cevher rezervinin tespit edilmişti. Tesisin yapım ihalesi Fernas İnşaat isimli firmaya verildi. İhale kapsamında inşaat işleri için 4.990.012.400 TL ve Makine ve Ekipman Temini İşleri 40.710.000,00 USD tutarında bir bedel belirlendi.
“Mollakara Altın ve Gümüş Projesi”ne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildi.
Proje kapsamında maden sahasında yapılacak çalışmalarda tonlarca siyanür, patlayıcı ve birçok kimyasal madde kullanılarak topraktan altın ayrıştırılacak.
Patlamalara karşı 45 metre ‘koruma bandı’
Yeşil Gazete'den Dindar KARATAŞ'ın özel haberine göre, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 16’ncı maddesinde, “Sanayi bölgesi, organize sanayi bölgesi ve endüstri bölgeleri ile bu bölgeler dışında kurulacak birinci sınıf gayrisıhhî müesseselerin etrafında, sağlık koruma bandı konulması gerekiyor. Sağlık koruma bandı mülkiyet sınırları dışında belirlenemiyor ve bu alan içinde mesken veya insan ikametine mahsus yapılaşmaya izin verilemiyor.” denilmektedir.
ÇED raporunda ise proje ile planlanan madencilik faaliyetleri için sağlık koruma bandı mesafesinin uygulanmasına yönelik şu ifadeler yer alıyor:
“Mollakara Revizyon Projesi kapsamında ÇED Raporu içerisinde yapılan detaylı etki çalışmaları neticesinde; pasa depolama alanı ve cevher stok sahası çevresinde 10 m sağlık koruma bandı mesafesi bırakılması önerilmektedir. Saha içerisinde milisaniyeli kontrollü patlatma tekniği ile gevşetme patlatması yapılacak olması, araç trafiğinin yavaş ve kontrollü yapılması ve zeminin sürekli olarak toz oluşmayacak şekilde nemli tutulması göz önüne alınarak açık ocak alanlarının bulunduğu kısımlarda sağlık koruma bandı mesafesinin 45 m olarak bırakılması uygun olacaktır. Yığın liç sahası, havuzlar, ADR Tesisi ve kırma-eleme tesisi çevresinde sağlık koruma bandı mesafesinin 50m bırakılması önerilmektedir. Bu alanda gerçekleştirilecek çalışmalar cevherin liç sahasına serimi ve 6m yığın haline getirilecek cevherin seyreltik siyanür solüsyonu verilerek liç edilmesi işlemlerinden oluşacaktır. Saha çevresi çit ile kapatılacak ve alana kontrolsüz hayvan ve insan girişi önlenecektir. Dolayısıyla bırakılacak mesafenin yeterli olacağı öngörülmektedir. Sağlık Koruma Bandı için belirlenen söz konusu alanlarda, mesken veya insan ikametine mahsus herhangi bir yapılaşma olmayacaktır.”
En yakın yerleşim yeri 190 metre uzaklıkta
Üç yıldır çalışmaların devam edildiği maden sahasının yerleşim yerlerine olan uzaklığı ise şöyle:
- ÇED Alanı-1 sahasına en yakın yerleşim birimleri, 600 m batısında Mutlu köyü,
- 1.710 m batısındaki Kotancı köyü
- 1.230 m güneydoğusunda Oğuloba köyü.
- ÇED Alanı-2 sahasına en yakın yerleşim birimleri, 190 metre doğusunda Mollakara köyü
- 990 m güneyinde yer alan Oğuloba köyü.
- ÇED Alanı-3 sahasına en yakın yerleşim birimleri, 260 m güneyinde Mollakara köyü,
- 1.000 m doğusunda Aşağıdalören köyü ve 2.210 m kuzeydoğusunda yer alan Ulukent köyü.
111 milyon ton siyanürlü toprak depolanacak
Maden için anfo ve dinamit patlayıcıları ile dört yılda toprağın gevşetilmesi ve kayaların parçalanması için 340 ton patlayıcı madde kullanılacak. Toprağın gevşetilmesi ve kayaların parçalanması sonucu elde edilen toprağın altından ayrıştırılması için kırma tesisine taşınacak.
ÇED raporunda kırıcılar ile saate 2 tona yakın toprak taş elenmesi yapılacağı ifade edilirken toprağın siyanür solüsyonu kullanılarak liç işlemine tabi tutulacağı belirtiliyor:
“4 Yılda 111 Milyon 115 bin ton kırılmış ve aglomere edilmiş düşük tenörlü cevher Yığın Liç Sahasına (YLS) taşınacak ve depolanacaktır. Burada siyanür solüsyonu ile liç edilecek cevherden elde edilen liç solüsyonu önce yüklü havuza sonra adsorpsiyon/desorpsiyon/rejenerasyon (ADR) tesisine gönderilerek içerisindeki altın ve gümüş adsorpsiyon tanklarında karbona adsorpsiyonu sağlanacak ve metalleri alınmış solüsyon ise YLS alanına liç prosesinde kullanılmak üzere önce yüksüz havuza sonra yığın liç alanına geri pompalanacaktır.”
Köylülerin mera ve şahıs arazilerinin üzerinde
Proje toplamda 470 hektar alan üzerinde inşa edilecek. Mülkiyet durumu ise oldukça çarpıcı:
Proje sahası köylülerin geçim kaynağı olan hayvancılığın en önemli alanlarından biri olan mera ve şahıs arazileri üzerinde kurulacak. 473 hektar mera ve şahıs arazisi proje sahası haline getirildi. Kadastro verilerine göre toplam alanın yüzde 22,75’i şahıs parseli, yüzde 69,11’i mera arazisi, geri kalan yüzde 7,05’lik kısmı hazine arazileri ve yüzde 1.08’i kadastro yolundan oluşuyor.
Murat nehrine sadece 55 metre uzaklıkta
Tonlarca patlayıcı ve kimyasal maddenin kullanacağı maden sahası Tendürek Dağı eteklerinden çıkıp, 722 km yol kat ederek Fırat nehrine ulaşan Murat Nehri havzası üzerinde yer alıyor. Saha, nehre sadece 55 metre uzaklıkta.
Bölgenin en önemli su kaynağı olan Murat Nehri, vatandaşlar tarafından tarım ve hayvancılık için kullanılıyor.
Üç endemik balık türü tehdit altında
Murat Nehri aynı zamanda endemik üç balık türüne de ev sahipliği yapıyor. ÇED raporunda konuya ilişkin şu bilgiler yer alıyor:
“Proje alanında, üç endemik balık türü tespit edilmiştir. Buna göre bilim insanlarının yakalayarak uluslararası bilimsel geçerliliği olan dergilerde yayınladıkları makalelere göre çalışma havzasında 3 endemik balık türü yayılış göstermektedir. Proje alanı ve yakın çevresinde yer alan başlıca yüzey suları; Murat Nehri, Kıraç Deresi, Otlak Deresi, Kendal Deresi gibi sürekli akış gösteren derelerdir. Bahsi geçen yüzey sularından herhangi bir içme suyu veya tarımsal sulama amaçlı bir kullanım tespit edilmemiştir. Mollakara revizyon projesi kapsamında planlanan açık ocak çevresinde 2 adet Jeotermal sıcak su kaynağı turizm amaçlı olarak kullanılmaktadır. Yöre halkı tarafından sıcak şifalı su olarak kullanılmaktadır. İki kaynağın yanında ufak havuzlar inşa edilmiş ve bu kaynakların sularıyla doldurulan küçük açık havuzlar yöre halkı tarafından kullanılmaktadır.”
Maden sahası yakınında bölgenin tek serası bulunuyor
Termak kaynaklar bulunan Diyadin’de örtü altı tarım üretimi de yapılıyor. İl genelinde örtü altı tarım ile domates yetiştiriciliği sadece bu ilçede gerçekleştiriliyor. Proje sahası ve çevresinde tarım yapılan seralar da bulunuyor.
2022 yılında bölgenin jeotermal enerji potansiyelini modern tarım uygulamalarında kullanmak ve bölgenin kalkınmasına öncü olma adına “Tarıma Dayalı İhtisas (Sera) OSB (Jeotermal Isıtmalı Sera İşletmeleri Merkezi) Bölgesi Alt Yapı Yapım İşi” protokolünü imzalandı. Alanda hali hazırda üretim yapan 40 dekarlık sera bulunuyor. TÜİK’in 2021 verilerine göre jeotermal enerji ile üretim yapılan bu seralarda yılda bin 258 ton sofralık domates üretimi yapılıyor.
Bölge habitatı doğrudan zarar görecek
2021 yılında yapılan gözlemler neticesinde elde edilen verilere göre maden sahası içerisinde, üç ikiyaşamlı, 16 sürüngen, 67 kuş ve 19 memeli türü olmak üzere toplam 105 karasal omurgalı hayvan türü bulunuyor.
Maden sahasında yapılacak patlamalar ve kullanılacak kimyasal madde kullanımı, bu habitata büyük zarar verebilir. Zeminde yapılacak patlatma faaliyetleri nedeniyle özellikle yılan kertenkele, kaplumbağa ve toprak altında barınan kemirgen türleri gibi zemine bağımlı yaban hayvanları üzerinde habitat kayıpları, gürültü ve toz oluşumu gibi etkileri olabilir.
Bu durum özellikle nesli tehlike altındaki türler için oldukça önemli. Birçok hayvan türü gürültü açısından insanlara göre daha düşük desibeldeki sesten olumsuz etkilenir. Bunun sonucunda da ya bulundukları kesimleri terk eder ya da başta üreme olmak üzere beslenme, dinlenme, barınma gibi faaliyetlerini kesintiye uğratır veya tamamen vazgeçebilirler.
Köy muhtarı: Karı şirkete, zararı bize
Maden projesi kapsamında çalışmaların devam ettiğini söyleyen Mollakara Köyünün muhtarı Derviş Doğan, hali hazırda alanda sürekli dinamit patlatıldığını, hayvanlarını otlatmak için kullandıkları mera alanlarının proje sahası içinde olması nedeniyle kullanmadıklarını söyledi.
Köylülerin proje kapsamında işe alınma vaatlerinin gerçekleşmediğini de kaydeden Doğan, şunları anlattı:
“Dışardan gelen insanlar çalışıyor. Bize sadece zararı var. Tonlarca yük taşıyan ağır kamyonlar köyün içinden geçtiği için yola yakın evlerin çoğunda çatlamalar meydana geldi. Hafriyat kamyonlarının köy içinde geçmemesi için de geçen günlerde Diyadin ilçe Kaymakamlığına da dilekçe yazdım. Bizim elimizden bir şey gelmiyor. Başka köylerden hayvanlarımızı otlatmak için yer kiralıyoruz. Hepimiz mağdururuz. Köylülerin sesini de kimse duymuyor. Herhangi bir müdahale yapılmıyor. Dinamtiler patlatılınca arıyorlar hayvanların ve insanların gelmemesi için uyarı yapıyorlar. Hatta bana ‘Biz sizi uyardık mesuliyet sizde’ dediler. 600 koyunum var, iki ay sonra onları da satacağım çünkü başka çaresi yok. Köyde var olan seraların da hepsi yıkıldı.”
Van ÇEVDER dava açıyor
Bilirkişiler ile birlikte rapor hazırlama aşamasında olan Van Çevre Derneği, raporu köylüleri bilgilendirmek ve projenin durdurulması için yapacakları hukuki girişimler için kullanacak.
Van Çevre Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık, Erzincan‘ın İliç ilçesinde yaşanan faciayı hatırlatarak, Mollakaran köyündeki proje ile çok daha büyük faciaları kapı arandığını ifade etti.
Projenin Murat Nehri’nin bitişiğinde olmasının kabul edilebilir olmadığını kaydeden Kalçık, 90 gündür yığın liç altından halen cenazelerin çıkarılamadığını hatırlatarak, “Bu pratik ve dünyanın bir çok ülkesinde siyanürle altın çıkarmaktan vazgeçilirken, Türkiye’de bu projeler giderek artıyor. Bu madenlerin Türkiye ekonomisine yapacağı katkı devede kulak kalır. Bu bir felaket projesidir. Bu proje tüm canlı yaşamın yok olması demektir” dedi.
“Biz bu doğanın efendisi değiliz” diyen Kalçık, bölgedeki sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcilerinden de destek istedi: “Sizin aracılığınızla kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıyorum. Bu proje daha fazla hayata geçirilmeden durdurulmalıdır. Yarın çok geç olabilir.”
Koza Altın’ın hiç bir projesi reddedilmedi
Koza Altın İşletmeleri’nin sahibi, FETÖ’den hüküm giyen firari Akın İpek’in şirketine 2015 yılında kayyım atandı. Her geçen gün büyüyen şirket, 2022 yılında 4,1 milyar TL net kâr sağladı. Şirketin, önceki sene kârı 3 milyar TL olarak açıklanmıştı.
Şirket 2022’den bu yana 55 maden projesi için başvuru yaptı. 11 projesi onaylanan şirketin, reddedilen projesi bulunmuyor. Bakanlık sadece üç projesi için ise “ÇED gereklidir” kararı verdi.