Hep merak ediyorlar bazı sevgili dostlar sevgilimi. İşte bu yazım ona adandı.
Çok küçük yaşlarda tanıdım onu. Nasıl doğduğunu, ilk adımlarını, nasıl yol aldığını, kimlerle büyüdüğünü, kimlerin dostu olduğunu çok iyi biliyordum. Birilerinin anlatmasının yanı sıra o kadar çok belge, resim, bilgi vardı ki tanımamak imkânsızdı.
Zaman geçip ben de büyüdüğümde hep o vardı yanımda. Geçmişten getirdiği değerler bana yol gösterirken, onu tanıdıkça daha çok aşık oldum. O beni sevdi mi bilmiyorum benim kadar?
Önüme serdiği imkânları ötelemeden ve ona yük olmadan yürümek, beni mutlu ediyor, güven duygumu arttırıyordu. O, kendisine sadık olan hiç kimsenin elini bırakmamıştı. Sahip olduğu ne varsa sevenlere ikram etmekten de hiç çekinmedi. Güzelliği dillere destan sevgilim, o kadar çok ihanete uğramış ve o kadar çok sırtından bıçaklanmıştı ki, yine de onu sevenlerin duası ile yaşamına devam etti.
Bir gün gerçek anlamda bu hainliklerin nedenini öğrenmek istedim. Cevap açık ve netti. “Onlarda aidiyet duygusu yoktu.”
En zor zamanların birisinde bir genç adam bütün varlığı ile ona destek olmuş ve battığı, artık kalkamaz dedikleri o çukurdan çekip çıkarmıştı. Yaralar içindeydi. Dört bir yanı darbelerin, yangınların yoklukların, yoksunlukların içindeydi. Yeniden başlamanın, hayata tutunmanın destanını yazmışlardı birlikte. Bu yüzden minnettardı Ona hep.
Sevgilim cömertti. Bir verene yedi verirdi, on verirdi. Güzeldi, yakışıklıydı. Maviyi, yeşili, hatta tüm renkleri onda görür, onda severdiniz.
En yakın dostunu, kurtarıcısını kaybettiği gün talihi de değişti. Kapanmış yaraları yeniden kanattılar. Öyle acı anılara mahkûm ettiler ki bir türlü o ihtişamlı günlerine dönemedi. Her ayağa kalkışı, düşmanlarını ürküttü. Bin bir hile ile kurdukları tuzaklarla boğuşur oldu. Okyanusun ortasında terk edilmiş gibi sahipsiz hissediyordu kendisini ve haklıydı da.
Oysa sevgilim barışseverdi. Kendisine ait olanın dışında kimsenin malında mülkünde gözü yoktu. Ama onun her şeyini elinden alıp sattılar, en çok sadık olması gerekenler nesi var nesi yok haraç mezat sattılar hem de, kahpece. Cepleri dolmuş, kazanmanın sarhoşluğunda, geleceği unutmuşlardı. Dertliydi, yaralıydı, umutsuzdu. Nasıl olmasın ki her yeni gün onu ondan çalıyordu.
Oysa o adaleti, eşitliği, bilimi, kendisine muhtaç olanları öncelemek istiyordu. Bunlar ona çok yakışıyordu. Fırsat vermedikleri gibi var olanın da önü kesiliyordu. Sevgilimle beraber dostları da ya yok ediliyor ya da engelleniyordu.
Şartlar ne olursa olsun onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.
O benim yeşilim, mavim, toprağım, madenim, tarihim, geçmişim geleceğim. Biliyorum sizler de âşıksınız sevgilime.
Sevgilim, Canım Vatanım, TÜRKİYEM;
Bu günler de geçecek elbette.
Saracağız yaralarını, yolumuza devam edeceğiz ama ne hainleri, ne o ihanetleri, ne de bizi biz yapan değerleri ve kurtarıcımızı asla unutmayacağız.
Çünkü unutursak “Tarih tekerrürden ibaret” olur..