Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 27 0cak 2025 tarihinde AKP’arti’nin Konya 8. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Ali Rıza Akpolat’ın tutuklanmasıyla ilgili tepkiler üzerine şunları söylemişti:

Sayın (Özgür) Özel, başka yerlerde harami arayacağına yanındaki, yöresindeki şahıslara baksın. Dosyalardaki iddialara verecek cevapları olmadı. Yapılan hırsızlık ve arsızlıklar dün gibi aşikâr olduğu için sürekli topu taca atıyorlar. HALBUKİ ONLAR DA ÇOK İYİ BİLİYOR Kİ, DAHA TURPLARIN BÜYÜKLERİ HEYBEDE.”

Heybedeki turplardan kimlerin kast edildiği siyasi arenada uzun süre tartışıldı. Özellikle en büyük turpun Ekrem İmamoğlu olduğu ileri sürüldü.

Gözaltına alınan ya da görevden alınıp yerine kayyum atanan CHP’li Belediye Başkanlarının her biri heybedeki turplar olarak yorumlanıyordu.

19 Mart 2025 Çarşamba günü sabahı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla heybedeki en büyük turp gün yüzüne çıkartılmış oldu (!)..

Ancak, bu gidişattan ötürü, heybedeki turpların tamamının tüketilmediği kuşkusu orta yerde duruyor.

BU GİDİŞ NEREYE KADAR?

Ekrem İmamoğlu’nun Üniversite Diplomasının iptal edilmesi haberini Meclis Genel Kurulu’nda AKP’li milletvekillerinin alkışlaması, iktidar partisi yanlısı trollerin sosyal medyada bayram havası estirmesi Türkiye’nin geleceği ve dış görüntüsü açısından aklı başında herkesi kaygılandırıyor.

Amaç Putin (Rusya), Haydar Aliyev (Azerbaycan), Sisi (Mısır), Lukaşenko (Belarus), Maduro (Venazuela) gibi, muhalefeti sindirilmiş Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı sistemini kalıcı hale getirmek mi? Bu konu tartışma gündemlerinin ön sıralarında yer alıyor.

TÜRKİYE’NİN DIŞ GÖRÜNÜMÜ

Özgürlük: Herhangi bir koşulla sınırlanmama. Zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu.

Demokrasi: Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da halk tarafından seçilen temsilcilerin elinde bulunduğu yönetim biçimi.

Freedom House’un 2025 Dünya Özgürlükler Raporu 26 Şubat 2025 Çarşamba günü açıklandı.

Son gelişmeler üzerine rapora bir kez daha göz atma ihtiyacı duydum.

Rapora göre Türkiye, son 10 yılda özgürlüklerin en fazla gerilediği ilk 10 ülke arasında yer alıyor. 2018 yılında “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine alınan Türkiye, 2025 raporunda da aynı kategoride kalmaya devam ediyor.

Raporda, Türkiye’nin genel özgürlük puanı 100 üzerinden 33 olarak ölçülürken, internet özgürlüğü puanı 31, siyasi haklar puanı 17, sivil özgürlükler puanı ise 16 olarak kaydediliyor ve ülkemizin son 10 yıl içinde özgürlük alanında toplam 22 puan kaybettiğine yer veriliyor.

Özgürlüklerin en hızlı gerilediği ülkeler listesinde ilk sırada Nikaragua yer alırken, bu ülkeyi Tunus ve El Salvador izliyor. Nijer, Hong Kong ve Sırbistan gibi ülkelerin ardından Türkiye ve Venezuela 7. sırada bulunuyor.

Rapora göre, dünya genelinde özgürlükler üst üste 19 yıldır geriliyor. 2024 yılı boyunca 195 ülke ve 13 bölgedeki temel hak ve özgürlükler, insan hakları, medya özgürlüğü, demokrasi gerilemeleri ve baskıcı yönetimler incelendi.

Raporda, dünya nüfusunun büyük bir kısmının “kısmen özgür” ya da “özgür olmayan” ülkelerde yaşadığı belirtildi.

Dünyanın sadece yüzde 20’si “tam özgür” ülkelerde yaşıyor.

195 ülkenin yüzde 40’ı “kısmen özgür”, yüzde 40’ı ise “özgür olmayan” kategorisinde.

Otoriter rejimler seçimle geliyor, demokrasi geriye gidiyor.

2025 Dünya Özgürlükler Raporu’nda, özgürlüklerin gerilemesinde seçimle göreve gelen liderlerin otokratlaşmasının etkili olduğuna dikkat çekiliyor.

Raporda, seçim süreçlerinin manipüle edilmesi, muhalif adayların baskı altına alınması, medya üzerindeki denetim ve baskının artması küresel demokratik gerilemenin temel sebepleri arasında gösteriliyor.

Dünya genelinde otoriter rejimlerin yükselişi, demokrasi gerilemesi ve basın özgürlüğüne yönelik artan tehditlerin, önümüzdeki yıllarda özgürlükler açısından daha büyük tehlikelerin yaşanabileceğine de raporda işaret ediliyor.

Raporun ülke bazındaki değerlendirme bölümünde ise, Türkiye’deki duruma ilişkin şu iddialar vurgulanıyor:

Türkiye’de, özellikle devlet kaynakları ve medya varlıkları kullanılarak seçim atmosferini manipüle eden “uzun vadeli uygulamaların” muhalefet kayıplarını derinleştirerek, giderek otoriterleşen iktidarın hakimiyeti algısını pekiştirdiğini değerlendirmiştir. Bu anlamda, muhalefet liderleri ve gazetecilere yönelik taciz, tutuklama ve ceza soruşturmalarının yarattığı baskı atmosferi ile iktidarın medya hakimiyeti ve devlet kaynaklarının kötüye kullanmasının altı çizilmiştir. (Kaynak: Medyascope'un günlük e-bülteni ve ANKA Haber Ajansı)

BİLGİ NOTU: Freedom House, 1941 yılında kurulmuş, merkezi Washington'da olan ve belli ülkelerde şubeleri bulunan demokrasi, siyasi özgürlük ve insan hakları konusunda araştırma ve savunuculuk yapan bir sivil toplum kuruluşudur. Kurucuları: Eleanor Roosevelt, Wendell Willkie. Kuruluş tarihi: 31 Ekim 1941.

-----

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner5

banner1