Ne gerek var söz ve eylemlerimizin ince hesap süzgecinden geçirilmesine?
Vur patlasın çal oynasın,
Bu hayat böyle geçer,
Eğlenelim zevk edelim doyumsuzca, sınırsızca..
Özel uçak ve helikopterlerimizin İnip kalktığı köşklerimizde, keyif dolu gecelerimiz gün ışığı ile buluşsun diyor bugünün Oligarkları.
İnce eleyip sık dokuma her şeyi, sakın kafana takma sözü daha çok bu kesimin dilidir.. Teselli ve avuntu için de söylendiği düşünülse de..
Bu nedenle sınırsız zevklerin, mutlulukların hep doruk noktasında yaşamak ister bugünün insanoğlu...
Dünyanın en yoksul ülkesi Uganda‘dan, katledilen 35.000 masum Filistinlilerden, her beş saniyede açlıktan ölen çocuklardan habersiz..
Ezilenlerin katledilenlerin Çin Seddi gerisinde yaşayanlardır bunlar....
Yeniçağ algısıyla yaşam, 3 dakikada yenilip yutulan bir elma şekeridir çoğu bu bireyler için..
Hatta her dakika doyurulması gereken sınırsız hazların bir özetidir..
İşte bu bu yüzdendir harap olan ozon tabakası,
Kucaklaşacağımız temiz toprağın bozulan mayası,
Her 10 dakikada bir varlık türünün yok olması..
Küresel ısınmayla çöle dönüşen yeşil toprakların hüzünlü ve acıklı hikayesi,
Önden giden kuşaklarımızın kırıntısını yerden topladığı gıdaların tadı ve yapısı bozulan efsanesi...
Birkaç sözcükle son yüzyılda zıplayan kanguru uygarlığınının, sonraki nesillere bırakacağı kaynakları kurutulmuş çorak dünyanın öyküsüdür bu..
Asırlar önce, alev püsküren canavarların zarar vermediği doğa ve atmosferimizi her saniye milyarlarca metreküp sera gazı ile zehirleyen sahte dev uygarlık;
Nefesleri tüketen ölüm silahları üretim yarışlarıyla,
Egemen güçlerin, yer altı ve yer üstü kaynakları zengin olan ülkeleri tutsak etme politikalarıyla..
ABD’nin,Gazze katillerinin sırtlarını sıvazlarken, bu katilleri yargılamak isteyen uluslararası ceza mahkemeleri üyelerini her gün tehdit etmesi ne büyük utanmazlıktır.
Bilime dayalı teknoloji ve uygarlık yarışları için yanıtınız evet..
Adalete, ölçüye, paylaşmaya aykırı, sınırsız hırsa ve doğa katliamına dayalı üretime yanıtımız ise bin kere hayır..
Doğa yasaları ile çelişen bilim ve üretim anlayışına hayır..
Bir pire için yorgan yakma, bindiği dalı kesme ahmaklığına hayır..
Sonraki nesillerimizin ve evlatlarımızın mirasının tüketilmesine hayır..
Basiretsiz insanoğlunun, yanıp biten yorganın ya da doğada son kuruyan ağacın görüntüsü mü aklını başına getirecek?..
Oysa çözüm, gören gözün kılavuz istemediği ayna gibidir her an karşımızda..
Saniye gecikmeksizin ilk yapılacak şey; dönmekte olan doğa dingilinin somununu kopacak derecede hırsla sıkan ellerin kelepçelenmesidir.. Tüm bilim adamlarının yıllarca dillerinde tüy bitercesine söylediği...
Unutmayalım ki uydumuzun hatta evrenimizin ahengi ve esenliği, genel barışa dayalı huzurun yüreklere yayılması buna bağlıdır..
DOĞA’yı giderek bitiren,
Doyumsuz varlık edinme hırsından üstün,
Kirli çirkin ve ölüm kusan silah ve savaşlardan KUTSAL ve YÜCE.. diye sözü bağlasak da;
"En kolay şey hayal kurmak,en zor şey de deveye hendek atlatmaktır" dediniz yazdıklarım için bilirim..
Onlarca hatta tonlarca yük taşımaktan başka ne günahı olmuştur bu sözle suçlanan asil hayvanın? Hiçbir sorumluluk taşımayan çoğu iki ayaklılar dururken..
Aslında en zor şey nedir biliyor musunuz güzel yürekli okurlarım? Meram anlamayana meram anlatmaktır. Doyumsuz dünya oligarkları ve egemen güçleri meram anlamaz.
Görünüm umutsuz,
Haklısınız..
Saygı, sevgi ve esenlikle kalın..