CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kürt sorunu yoktur” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi, “Kürt sorunu yoktur dersen yarım asır geri götürürsün” sözleriyle eleştirdi.
Bahçeli’nin bu yaklaşımıyla “diktatoryal-otokrat bir açılım” yaptığını savunan Özel, “Adı süreçse demokratik değil dayatmacı bir süreç. Sürecin bu haliyle uzlaşmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Özel bu sürecin sonunun anayasa değişikliğine getirilmemesini de isteyerek, “İş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, BBC Türkçe’nin de aralarında bulunduğu bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın aktardığına göre, Özel’e ağırlıklı olarak MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a çağrısıyla başlayan sürece ilişkin sorular yöneltildi.
Özel, “Kürt sorunu diye bir sorun olduğunu Devlet Bahçeli ve onu ne derse ayakta alkışlayan grubu dışında herkes kabul ediyor. Belki 1-2 aşırı sağ parti vardır. Ben daha Bahçeli konuşmadan da söyledim, biz bütün Kürtlerin sorununu çözmek ve bütün Kürtlerin kendisini eşit hissettikleri bir Türkiye istiyor, bunun için de demokrasi vaat ediyoruz” dedi.
'Kürt sorunu yoktur demek, meseleyi yarım asır geriye götürmek demektir'
Türkiye’nin “Kürt sorunu yoktur” yaklaşımını 40 yıl önce aştığını belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özal’dan beri, Türkiye’nin 40 yıl önce aştığı ve doğru yaptığı bir mesele Kürt sorununun varlığını kabul etmek. Kürt sorunu yoktur, dersen yarım asır geri götürürsün meseleyi. Öyle yapıldığı dönemlerde terör ortaya çıktı. Kürt sorunu vardır, çözelim yerine, Kürt sorunu yoktur dersen, Abdullah Öcalan’ı salarsın, adı PKK ya da başka bir terör odağı ortaya çıkar. Bu doğru bir şey değil. Dünyada demokrasi, müzakere ve toplumsal uzlaşı olmadan çözülebilmiş bir çatışmalı süreç yok.”
Özgür Özel, demokratik ülkelerde bir sorunun olup olmadığına, “sorunu ifade edenlerin” karar verdiğini, Bahçeli’nin ise tersi bir tutum sergilediğini söyledi:
“Türkiye’de birçok insan Kürt sorunu var, diyor. Bahçeli, hayır yok diyor. Bunu demekle sorun ortadan kalkmaz. Bu yüzden açılım dedikleri şey, demokratik değil aksine diktatoryal-otokrat bir açılım yapıyorlar. Adı süreçse demokratik değil dayatmacı bir süreç. Sürecin bu haliyle uzlaşmamız mümkün değil. Sorun var mı yok mu diyenlerin sokağa çıkıp Kürtlerle konuşması lazım.”
'Mecliste hiçbir parti dışlanmamalı'
Çözüm için toplumsal mutabakatın esas olduğunu ifade eden Özel, toplumsal mutabakatın da Meclis’te bütün partilerin katılımıyla sağlanabileceğini vurguladı.
Özel, meclis’te kurulacak bir komisyonda herkesin önerilerini söyleyebileceğini belirtti.
Kürt sorunun “Mecliste, hiçbir partiyi dışarıda bırakmadan” çözülebileceğini belirten Özel, çatışmalı süreçler, terör bütün dünyada nasıl çözülüyorsa, Türkiye’nin de aynı yolu izleyerek, “toplumsal mutabakat”la çözüm araması gerektiğini vurguladı.
Sendikalar, sivil toplumun yanısıra, sürece mutlaka şehit aileleri, gaziler ve onların temsil ettiği derneklerin de alınması gerektiğini vurgulayan Özel, “Devlet Bey’in dediği yöntemde büyük riskler olduğu gibi dünyada bir süreci böyle çözen ülke yok. Sorunun varlığını kabul etmeden nasıl çözüm üreteceksin?” görüşünü dile getirdi.
'Riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Bahçeli’nin açıklamaları ve sürece ilişkin şimdiye kadar kapsamlı açıklama yapmamasını da değerlendiren Özel, “Yüzde 90 ihtimalle Bahçeli’ye bunu söyletiyorlar” dedi.
Özel, yüzde 10 ihtimal olarak ise SETA’nın Kürt seçmen araştırmasında ortaya çıkan, “Kürt seçmenin AKP’den tamamen koptuğuna” ilişkin raporu nedeniyle yeni bir sürecin başlatılması için Bahçeli’den destek istenmiş olabileceğini vurguladı.
Özel, her koşulda “riskli yolun Bahçeli’ye yürütüldüğü” görüşünü savundu:
“Bu işlerin ilk başı biraz risklidir. Riskli yolu Devlet bey katediyor. İlk duygusal tepkiler veya oluşacak reaksiyonlardan sonra Tayyip bey takip edecek veya çok reaksiyon varsa belki de vazgeçecek. Tabii çoktan çok gider, azdan az gider. Devlet beyin son ankette oyu 5,5’ti. Ne kadar kaybedebilir? Devlet beyin siyaset alanını riske edip, kendilerini güvenli alanda ölçme değerlendirmeyle takip ediyor olabilirler.”
Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’ın MHP Lideri’ne ziyaret ve desteğiyle ilgili soru üzerine Özel, “Bahçeli’ye kendisini güçlü hissettirdiler. Çağırdı, arkamda durun, bize bir güç verin, dedi. Yani MHP’nin içine düştüğü hazin durumu, sürüklendiği noktayı gösteriyor” dedi.
Özel'e Selahattin Demirtaş ile Güneydoğu ziyareti nedeniyle kendisine yönelik “Bahçeli’nin çağrısından haberi vardı” yönündeki söylentiler de soruldu.
Özel bu iddialarla ilgili “Külliyen yalan” dedi, gezilerin çok önceden planlandığını söyledi.
Özgür Özel, Bahçeli’nin çıkışına “El yükseltiyorum, Kürtlere bir devlet teklif ediyorum” sözlerine gelen eleştirilere de yanıt verdi.
O sözlerin bir sonraki cümlesinde “Türkiye Cumhuriyeti devletinin benim gibi, Devlet bey gibi sahibi olmalarını öneriyorum” dediğini vurgulayan Özel, “Şimdi bazıları diyor ki, 'bunu demeseydin'. Ben de ben bu vasatlığa teslim olmam diyorum. Bu cümleyi kuramayacak vasatlıkta bir siyaseti reddediyorum” dedi.
Özel, kamuoyu araştırmalarında bu açıklamalarının CHP, İYİ Parti ve DEM Parti tabanında olumlu karşılık bulduğunu, AKP ve MHP tabanından da azımsanmayacak bir destek gördüğünü vurguladı.
'İş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz'
Anayasa değişikliği tartışmalarına da değinen Özel, anayasa değişikliğinin farklı tartışmalara da zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti:
“Ama Türkiye’nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. İlk dört maddeye dokunulmaksızın birçok madde daha demokratik, kapsayıcı yazılabilir. Bu Kürtlerin de kendini daha iyi hissetmesini sağlayabilir ama şu günkü aşamada bir anayasa değişikliği yapmak gibi bir gündem yok. O nedenle bu işin sonu dönüp dolaşıp anayasa değişikliğine gelip de, Tayyip Bey’in bizi birkaç manevra ile çekemediği masaya bu yolla oturtmaya çalışıyorsa biz orada yokuz. İş anayasa değişikliğine gelecekse biz orada yokuz.”
Özel, iktidarın anayasa değişikliğini gündeme getirmesinin altında, “rejim değişikliği” hedefi olup olmadığına ilişkin soru üzerine de yeni anayasanın özgür bir süreç gerektirdiğine işaret etti.
Yeni anayasanın bir öncekinden daha kötü olabileceği endişeleri olduğunu belirten Özel, bu nedenle Erdoğan’la görüşmesinde, “Eğer anayasa yapacaksak mevcut anayasaya tam uyum isteriz” dediğini anımsattı.
Ancak iktidarda, endişeleri ortadan kaldıracak bir yaklaşım görmediklerini belirten Özel, “ Bir yolunu bulalım anayasayı değiştirelim var. Neyi değiştireceksiniz, o da yok. Kuvvetli ihtimal rejimi kalıcılaştırmak için bir şeyler isteyecekler. Neden onlarla bunu konuşalım, otoriter bu rejimi kalıcılaştıralım” diye konuştu.
Parti içi muhalefet: 'Olmayan bir sıklet merkezi'
Genel başkanlıkta bir yılı önümüzdeki hafta dolduracak olan Özgür Özel’e, “parti içi muhalefetin konumu” da soruldu.
“Partide olmayan bir sıklet merkezini, güç merkezini var gibi göstermek isteyen bir süreç yaşanıyor” diyen Özel, “parti içinde görünen ama partiye çok yeni katılmış bazı isimler” olduğunu söyledi.
Özel “Partide gücün varsa, delegede olacak" dedi.
Tüzük kurultayında en çok itiraz edilen maddenin bile 36’ya karşı 1200 oyla kabul edildiğini vurgulayan Özel, reel olarak partide güçlü parti içi muhalefet olarak adlandırılabilecek bir “sıklet merkezi olmadığını” söyledi.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik tutumunun sorulması ve bir olağanüstü kurultayın gündeme gelip gelmeyeceği konusunda ise Özel şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kemal beyin bana saygı gösterme yükümlülüğü yok. Çünkü o eski genel başkan. Benim ona saygı gösterme yükümlülüğüm var, çünkü ben mevcut genel başkanım. O yüzden Kemal beyle polemik yaşamak istemem. Ayrıca olağanüstü kurultay olacaksa da (tüzük kurultayında) delege ortadaydı. Seçim talep edilirse, eller kaldırılır indirilir, seçim yapardık. 36 karşı oya karşı en tartışmalı madde geçti yani. O yüzden şu anda, örgüt de üye de; parti 47 yıl sonra birinci parti olmuş, herkes tadını çıkarıyor. Herkes bir seçim akşamı daha aynı şeyi yaşayacağız mı diyor.”
Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları nedeniyle Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’la ilgili “hizip” yorumunun doğru olmadığını belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben Ekrem Bey’in, Mansur Bey’in bir hizip olduğunu düşünmüyorum. Hizip bir parçadır, onlar aktör hatta siyasi fenomen. Mansur Bey, Ekrem Bey’le aramda fikir ayrılığı yok. Her ikisi de normalleşmeyi destekliyor, ayağa kalkmanın doğru olduğunu söyledi, itirazları yok.”