Sabah ve gündüz kuşağında televizyon kanallarında neler var, hiç gözlemlediniz mi? Bayram temizliğinde çalışma odamın dışında konuşlanınca biraz mecburiyetten, biraz da meraktan bakayım dedim.

Aman Allah’ım, bu ne?

İlk önce farklı kanallarda kim, kimi, nerde, nasıl başlığında dedikodu programları…

Özel hayatlar sere serpe… İçlerinde güncel olayları yorumlayanlar da var. Yorum dediğime bakmayın. Her yol “padişahım çok yaşa” sloganına çıkıyor. Hem de en vıcık vıcık biçimde… Uluorta ve yanlış kullanılan “devlet” kavramının arkasına saklanılarak hem de…

İçinde çeşitli uzmanların boy gösterdiği programlara geçiyorum.

Özellikle ele alınan tıbbi konular beni benden alıyor. Medyatik olmaktan her anlamda duygusal(!) tatmin yaşadıkları belli çenesi kuvvetli kimi hekimler, kişiye özel olabilecek ve hatta çoğunlukla bilimsel çalışmaya dayanmayan tecrübelerini Lokman Hekim reçetesi imiş gibi ballandıra ballandıra anlatıyorlar.

Kanalın birindeki “zinhar ekmek yemeyin” derken diğerindeki “ekmekten korkmayın, ekmeksiz olmaz” diyor mesela…

Hadi onlar, -kontrolsüz medyaya, kolay paraya ve egolarına teslim olsalar da- en azından eğitimli doktorlar…

Bir de kerametleri kendilerinden menkul ve uzmanlığı belirsiz olup bir takım nebati terkipleri çeşitli hastalıklara şifa diye pazarlayıp “yolunu bulmaya çalışan” tipler var birçok kanalda…

Gizlenmeye bile ihtiyaç duyulmayan bedava reklam…

Umut tacirleri, özellikle tedavisi sorunlu hastalıklar için uygulama ve etki gösterme açısından mucizevi reçeteler “pazarlıyorlar.”

Söylediklerinin etkisi ne, yan etkileri neler, hastalığın hangi evresinde ne kadar kullanılmalı, bugüne kadar hangi şartlarda kaç kişiye şifa oldu?

Belirsiz!

Tanıdığım bazı kişilerin vefatlarının ardından zaman zaman çevremde işittiğim “hastaydı zaten, denemediği yöntem kalmadıydı.” gibi cümleler aklıma geliyor o an…

İrkiliyorum!

Acaba bir katili mi seyrediyorum şu an?

Kanal değiştiriyorum.

O da ne?

Birbirini asla dinlemeyip bağırıp çağıran bir stüdyo insan…

Yerle bir edilen “aile kavramı” içinde dönen kavga konusunu anlatmaya benim terbiyem elvermez.

O yüzden anlatmadan kokuşmuşluğun bulandırdığı mideyle hemen kanal değiştiriyorum.

Bir kanalda “yemek yaftalı, gelin-kaynana kavgalı” program var, diğerinde kavgaya görümce de katılıyor. İkisinde de o çok atıf yapılan aile kavramının içinden geçiliyor.

Bunları seyreden kimse evlenmez, uyandırayım!

Hamaratlıkla yemeği harmanlayan programda en azından aile kavgası yok ama bu tarz programların ortak noktası olarak “nimete nimet muamelesi, emeğe hürmet edilmesi” çizgisi çoktan aşılmış.

“Yemekte” olunan da ha keza…

Geçiyorum başka bir kanala…

Burada ramazan sofraları için yemek tarifi var.

Yemeği tarif ederek yapan hanım abla birden tezgâhın altından çıkartıyor “sponsorunu.” Gözlerime inanamıyorum. Hani şu İsrail’i protesto, markayı boykot edeceğiz diye şişe şişe satın alıp(!) yollara döktüğümüz böylece satışları yerlerde sürünen markaya güç verdiğimiz gazlı içecek var ya…

İşte tam da o… Markası markasına… İftar sofralarının değişmez lezzetiymiş. Bana kızma, hanım abla öyle diyor.

Midemin bulantısı artarken tekrar kanallarda geziniyorum.

“Katil ve kayıp insan bulmaca” programları başlamış. Kanallar farklı ama program yöneticisi kadınların mağrur, kibirli ve tepeden bakan tavrı aynı…

Ülkemin son yirmi üç yılı düşünüldüğünde çok da yabancı değil…

Yakını kaybolan/cinayete kurban giden herkesin ilk başvuru yeri bu ablalar… Ülke çapında çok meşhurlar… En meşhuru da en yandaş kanalda…

Katilleri ve kaybolan insanları bu ablalar buluyorsa ya da bulacaksa emniyet neden var, devlet ve devletin kurumlarının itibarı nerede diye sormadan edemiyorum.

Aklıma her durumda “hükümet beni ilgilendirmez, ben devletimin yanındayım” diyen, parti devleti kavramını içselleştirmiş, kabullenmiş dayılar, teyzeler geliyor 12 Eylül 2010 ve 16 Nisan 2017 tarihleri ile beraber… İçim daralıyor. Acı acı bile olsa gülemiyorum.

Haber yaftalı propaganda kanallarına hiç değinmeyeyim. Oralarda her şeyden anlayan(!), ülkeyi kemirenler kervanının en meşhurları semirgen* herşeyologlar**, kendilerini semirtip semirenleri aklama mücadelesinde…

“Böyle bir tabloda RTÜK nerede?” diyorsun değil mi?

Dinleyemediğin radyolara, cezalarla yok edilmeye çalışılan televizyonlara, göremediğin mitinglere, alamadığın haberlere ve kimseden talep edilmeyen lisansın istendiği sosyal medya kanallarına bak…

Ben nereden bileyim?

___________________________________________________

* Semirgen, güç odaklarına uyum bakımından çok başarılı olan bir memeli takımıdır. Vücudu ve banka hesapları dolgun, genellikle sakalla gizlemeye çalıştığı yüzü parlak ve çilesizdir. Sakalı ve örtüyü önemli bir çıkar aracı olarak kullananları çoktur. Medya, siyaset ve bürokrasi habitatında bolca bulunur.

** Herşeyolog, genellikle kifayetsiz olup her konuda fikir beyan edebilen, çoğunlukla ağzı laf yapan, ülkemizde çokça görülen bir türdür. (Her şey ayrı yazılır, ben de biliyorum da “şeyin” yerine aslında ne geldiğini sen de biliyorsun sevgili okurum.)

Haftanın Notu:

Gençlerinin geleceğini iktidarların doymak bilmez ihtiraslarına yem eden toplumlar helak olmaya mahkumdur. Çünkü kişilerin bitmeyen iktidarı, milletlerin sonsuz karanlığıdır. Ta ki uyanıncaya kadar...

“İki meczuptan” kurtulsak başlangıç için yeter aslında…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hasan şahin 3 hafta önce

O iki meczubun kimler olduğunu milletce biliyoruz, haklısınız. ama o meczuplar bir değil bin değil, say say bitmezler.

Misafir Avatar
Alper Şirvan 3 hafta önce @Hasan şahin

Aslında ikisinden kurtulup diğerlerine güç vermesek yeter... Çünkü dünya üzerindeki bütün "meczuplar", kendilerine verilen kadar güçlüdürler. Güç sahibi olmasalar bin değ... yorumun devamı.

Beğenmedim! (0)
Avatar
Samiye H.- Çanakkale 3 hafta önce

yine güzel bir konu, teşekkürler.

Misafir Avatar
Alper Şirvan 3 hafta önce @Samiye H.- Çanakkale

Sizler okudukça bu yazılar değerli... İlginize teşekkür ederim Samiye Hanım.

Beğenmedim! (0)