Besinler vücuttaki işlevlerine göre enerji verici, yapıcı onarıcı, düzenleyici olmak üzere üç çeşittir. Proteinler besin olarak yapıcı onarıcıdır. Hücrenin temel yapısında yağ ve protein vardır. Bu yüzden çocukların beslenmesinde protein çok önemlidir. Yeni doğan çocuğun anne sütüyle beslenmesi, bebeği altı aya kadar hiç ek besin olmadan büyütüp geliştirebilir.
Süt büyük oranda yağ, protein, laktoz (bir tür şeker molekülü) ve sudan oluşur. Sütün yapısında bulunan proteinlerin çoğu kazein proteinleridir. Kazein proteinleri hidrofobik (suyu iten) yapıdadır yani suda çözünmezler. Yağ, gres ve hidrokarbonlar gibi bu maddeler suda çözünmezler çünkü su moleküllerinden daha güçlü moleküller arası çekim kuvvetlerine sahiptirler. Suya zeytinyağı eklendiğinde, üstte bir tabaka oluşturur. “Zeytinyağı gibi üste çıkma. “sözü bunu en iyi açıklar. Kum, un, tebeşir, benzen, kalsiyum sülfat, baryum sülfat, Kurşun Sülfat plastik de suda çözünmez.
Sütü ısıtırken limon suyu veya sirke eklerseniz süt kesilir. Topaklanır. Çünkü sütün asitlik derecesini (pH) artırmış olursunuz. pH terimi, asitlik derecesini veya asitliğin gücünü ifade etmektedir. Toplam asitlik ise asidin etkinliğine veya derecesine, diğer ifadeyle asidin kuvvetli veya zayıf olduğuna bakılmaksızın toplam asit miktarını gösterir. Daha anlaşılır bir anlatımla açıklayacak olursak, bir çaydanlık dolusu sıcak suyun enerjisi (toplam asitliği ) bir bardak sıcak suyun taşıdığı ısı enerjinin molekül sayısı da asitlik derecesi (PH)‘a benzetilebilir. Sıcak suyun asidik derecesi yüksek, ılık suyu asidik derecesi düşük olarak kabul edersek, süt ısıtılırken limon suyu veya sirke döküldüğünde sütün kesilmesi topaklanması sütün asitliğini artırdığınız için olur. Çünkü asit- baz skalasında pH, 1ile 7 arasında ise asit, (7) ‘den sonrası baz kabul edilir. Halk arasında ne yazık ki doğru bildiğimiz yanlışlardan biri de zeytinyağı asitlik derecesini asit anlamında söylerken iyi yağ için sıfır asit deyimi kullanılır. Hâlbuki sıfır asit en kuvvetli asit demektir. Örneğin, nitrik asit, sülfürik asit, hidroklorik asit gibi asitler çok kuvvetli asitlerdendir. Ph’ı yediye yaklaşan asitler, asidi düşük asitlerdir.
Limon suyunun PH derecesi yaklaşık 3'tür. Sirke limon suyundan daha kuvvetli asittir çünkü pH'ı 3’den azdır. İnek sütü için ortalama PH = 6,6 ve keçi sütü için ise 6,3- 6,7 arasındadır. Yani düşük asittir. Çünkü asit-baz skalasında 7’ye yaklaşmıştır. Bu yüzden süte limon suyu eklediğimizde derecesi düşer asitliği artar. Asitlik (+ yük ) ne kadar artarsa eksi yüklü kazein (protein) topakları nötr hâle gelir. Bu durumda eksi yükler arasındaki elektrostatik itme kuvveti ortadan kalkar. Böylece kazein topakçıkları bir araya gelerek büyümeye başlar.
Yazımın konusunu daha iyi anlatabilmem için bunları açıklamam gerekiyordu. Okurlarım bize ders anlattı demesin.
Toplumların da asitlik derecesi artar mı? Tabi ki metafor olarak anlamak lazım. Türk toplumunun sinir uçlarına dokunursanız, kutsallarına dokunursanız, tenceresini boş bırakırsanız, eğitim ve sağlık sitemini bozarsanız, toplumun uyacağı yasaları hukuka göre çalıştırmazsanız, adaleti sağlamazsanız toplumun asitlik derecesi artar. Aynen sütteki kazein proteinlerinin limon veya sirke eklenmesi durumundaki topaklanma gibi toplumun asitlik seviyesinin artmasından dolayı ayrışmalar, topaklanmalar oluşur. Bu topaklanma ısı enerjisiyle artar. Toplum içindeki topaklanmalardan sonra artık, süt süt değildir, limon suyu, limon suyu değildir gibi.
Doğanın dengesi, aynı yin- yang gibi dengelenmiştir. Yin- Yang, “birlikte bütünlüğü tamamlayan iki yarı” anlamını taşır. İki yarımdan bir tanesi olan yin karanlık ya da gölge, yang ise aydınlık ya da güneş anlamına gelir. Aynı zamanda iyi ve kötü, negatif ve pozitif olarak da değerlendirilir. Asit ve baz da öyledir. Ama asit baz birbirine karıştırılırsa birbirinin asit ve bazik özelliğini nötürler ve tuz oluştururlar. Yeni bir madde olarak oluşan tuz ikisine de benzemez ama tuz bir denge mineralidir. Temizleyicidir, elektrik akımını iletir, tat verir, iskeletimizin yapısında bulunur, kanımız tuzludur.
Toplumun asit ve baz oranını dengede tutarsanız toplumun sıkıntıları azalır, motivasyonu artar, gelişmesi hızlanır. Fen Bilimleri ve toplumsal sorunların arasında çözüm odaklı bir ilişki olduğu ve buna göre yol almak gerekliliği görülüyor.
Bu gereklilik, AKIL, BİLİM VE CUMHURİYET rehberliği ile olmalı….
06.04.2025
Lütfiye KADER
Em. Uz. Fen Bilimleri Öğretmeni
________________________
LÜTFİYE KADER KİMDİR
Afyon’un Sandıklı ilçesinde doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi “Biyoloji” mezunudur. Fizik, Biyoloji ve Fen Bilimleri Öğretmenliği yaptı. İzmir Güzelyalı Ortaokulu’ndan 2016 Aralık ayında emekli oldu.
TEDP (Avrupa Birliği Temel Eğitime destek Programı) Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü Projeler Koordinasyon Merkezi Başkanlığı işbirliğinde düzenlenen “Öğretmen Yeterliklerinin Belirlenmesi" çalıştayında görev aldı.
TÜBİTAK BİLİM GENÇ tarafından düzenlenen Robot Bilim Etkinliği kapsamında “RS İdea Görsel Programlama ile Algoritma Üretme Yazılımı ve Robot Bileşenlerinin Kullanımı“ eğitimi aldı.
İzmir Çevre Platformu ve Gündoğdu Çağdaş Toplum Gönüllüleri Derneği’ nde gönüllü eğitmenlik yaptı.
İzmir Kent Konseyi Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu.
Başarı ve Ödülleri
*TÜBİTAK'ın “Bu Benim Eserim Yarışmaları”nda temsil ettiği okul, yedi kez finalist,
*1990'da Başbakanlık Müsteşarlığı’nın Çevre Yarışması’nda “Çevre Beratı ve Madalyası”,
*Türk Fizik Vakfı'nın TFVP-99 FİZİK ÖĞRETİMİ" proje yarışmasında “IŞIK VE GÖRME“ konulu çalışmasında Başarı Ödülü,
*4 Ekim 2022'de “Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği’nin “İzmir Kent Konseyi Çevre Çalışma Gurubu olarak Prof Dr Adnan Akyarlı Hizmet Ödülü,
*2. Altın Zirve İş Dünyası Yılın "Başarılı STK Yöneticisi" Ödülü,
*2024'te İzmir Kent Konseyi Gönüllülük Destek Ödülü.
Mümkün olduğunca okurum... Ama bugün daha başka bir deyişle vura vura okudum Hocam...
Teşekkürler sonsuz sevgi ile