Bakmışsın bir pembe toz, ardından bir kara duman,
Sevdiğini bilmezlerse kıymetin neye yarar.
Yokluğuyla yüreğime çivi çakmışsa zaman.
Her şey paslandı artık, bende pırıltı ne arar.
*
Güzellik karaborsa, sevgi kıtlık, özlem kurak.
O sözler, o bakışlar boş; ışmarlar hep bahane.
Bilmem, hala bekliyor mu beni kimsesiz durak,
Gelecekten umut var ya, mevsimlerden bana ne.
*
Uzaklar elimde değil: gözler umut, atmaca.
Yorgun gözbebeklerim, kirpiklerim çırpınan kuş.
Aşk dedikleri bu ise, gönül köşe kapmaca.
Duyguları kahreder düşüncelerdeki fuhuş.
*
Hayaller günsüz yaşıyormuş, hep boşmuş velhasıl
Yaşamak dediğin, ne ki: güneşe yamaç kar mı?
Gün gelir anlarlar; hangi sevgi, nerede, nasıl?
Bu yol nereye gider, dostluktan ötesi var mı?
*
Günler eskidi artık, ben yıllara yamalıyım,
Darmadağın olmuş hayat, paramparça bir hasret.
Aşk beni süründürdü, ben bu canın hamalıyım,
Sen ey zavallı ömür; biraz dayan, biraz sabret.
*
Allah’ım, bütün cezaları hep seven mi çekecek.
Şimdi bir bulaşık suyu şu yüreğimdeki kan.
Sebepsiz şaşkınlığı sarhoş saat mi içecek,
En ücra köşeler benim, rüzgar bir deli ajan.
*
Sıkıştım, çürümüş bir yapının dört duvarına,
Bir türlü çözülmedi şu zamanın düğmeleri.
Yalnızlığım sevdalanmış yokluğun diyarına,
Hiç susmak bilmiyor nefretin söğmeleri.
*
Şu yürek neden yanık; efkar mı isli bacalar?
Suçum ne ki; üstüme cezanın ağı örülür.
Anılar, rahat bırakın beni körolasıcalar,
Mutluluk yasak mı ki, sevmek bana çok görülür.
*
Çaresiz çırpınışlarım, dertlerim öyle çok ki.
Kelimeler kurşun, “dur” de… gücün yeterse bağla
Ne desen, ne söylesen bilinmez, anlayan yok ki,
Erkekler ağlamazmış, ağlayabilirsen ağla…
*
Yıllar ne verdi bana; söyleyin, şimdi yaşım kaç,
Bilmiyorum, zamanın ne için var olduğunu.
Her nefes bir kıskaç, yarım kalan arzularım aç,
Yıldızlar mı söyleyecek günlerin solduğunu…
*
Yaz yazabildiğince; işte kalem, işte kağıt.
Bir güle diken ol, istersen lale gibi eğil,
Sabır, sır misali saklı, her hıçkırık bir ağıt.
Çile çekmekle bitmiyor, SEVGİLER SONSUZ DEĞİL.