Tersine mentorluk, çocukların teknoloji ve çevre bilinci gibi alanlardaki deneyimlerini aileleriyle paylaşmasını sağlarken, ebeveynlerin rehberliği çocukları teknoloji bağımlılığı ve diğer dijital risklerden koruyan önemli bir kalkan görevi görüyor.
Yeni nesiller, dijital dünyanın içine doğuyor ve iş dünyasından eğitim alanına kadar pek çok sektörde gündeme gelen “tersine mentorluk” modeli, evlerin içinde de kök salıyor.
Çocuklar, çevrimiçi platformları hızla benimseyip yeni uygulamaları keşfederek edindikleri deneyimi, aileleriyle paylaşıyor. Pek çok araştırma, özellikle 13-17 yaş arasındaki gençlerin neredeyse tamamının akıllı telefon sahibi olduğunu ve sosyal medya, çevrimiçi oyunlar gibi kanallarda son derece aktif rol aldığını gösteriyor.
Ancak bu tablo, “dijital gezginler” olan çocukların her konuda tam yetkin oldukları anlamına gelmiyor. İnternet, beraberinde bilinçsiz kullanım sonucu oluşabilecek teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık veya karanlık ağ (dark web) üzerinden yaşanabilecek tehditler gibi çok yönlü riskler de getiriyor. İşte bu noktada ebeveynlerin rehberliği devreye giriyor ve belki de ailenin en güçlü kalkanı olarak öne çıkıyor.
Tersine mentorluk, aile içinde yeni bir denge kurma fırsatı sunuyor. Çocuklar çevre bilinci, teknolojik yenilikler ve sosyal sorumluluk alanlarında bilgilerini aktarırken; yetişkinler de olası zararların önüne geçmek için “sınırlar” koymaya devam ediyor.
Aile içi bu çift yönlü öğrenme süreci, hem çocukların özgüven kazanmasını hem de ebeveynlerin değişen dünyaya ayak uydurmasını sağlıyor. Peki, tersine mentorluk modelinin getirdiği fırsatlar ve dikkat edilmesi gerekenler neler?
Bu yeni modeli ve aile içindeki etkilerini anlamak için Psikolog Seda Akçakaya ile görüştük.
[Fotoğraf: Getty Images]
Çocuklar, rehberlik ettikleri konularda takdir gördüklerinde aile içinde kendilerini daha değerli hissederler.
Tersine Mentorluk Nedir?
İş dünyasındaki örneklerinde, genç çalışanların üst düzey yöneticilere dijital trendler ve yeni teknolojiler konusunda rehberlik ettiği bu model, aile bağlamında çok daha farklı bir boyut kazanıyor. Çocukların sosyal medya kullanımı, çevre bilinci ve hızla gelişen teknolojik araçlara hakimiyeti, ebeveynlere yepyeni bir bakış açısı sunabiliyor.
Psikolog Seda Akçakaya, “Tersine mentorluk, bireylerin birbirinden öğrenmesini sağlayan iki yönlü bir süreçtir. Aile içinde çocukların özellikle teknolojinin içine doğmasıyla birlikte ailelerine de birçok şeyi öğrettiği görülmektedir. Çocukların yeni dönemin özelliklerini ve gerekliliklerine dair bilgi ve deneyimlerini ebeveynlerine aktarması, aile bağlarını güçlendirebilir ve her iki taraf için de yeni perspektifler sunabilir” diyerek bu modelin aile dinamiklerindeki etkilerini vurguluyor.
Aile içinde tersine mentorluk uygulamaları, sadece yeni teknolojilerin öğretimini değil; değer, duyarlılık ve vizyon alışverişini de kapsıyor. Böylece hem gençler ebeveynlere güncel bilgilere dair kapıları aralıyor hem de yetişkinler, aile yaşantısına rehberlik eden tecrübelerini çocuklarıyla paylaşmaya devam ediyor.
[Fotoğraf: Getty Imges]
Aile içi dengeleri nasıl etkiler?
Çocukların aile içinde ‘öğretici’ rol üstlenmesi, geleneksel ebeveyn-çocuk ilişkisine yeni bir soluk kazandırıyor. Ancak bu değişim, her iki taraf için de dikkatli bir dengeyi de gerekli kılıyor.
Psikolog Seda Akçakaya, bu değişimin aile üyeleri arasındaki iletişimi nasıl dönüştürebileceğini şöyle anlatıyor:
“Bu tür paylaşımlar, çocukların ebeveynleriyle daha güçlü ve samimi bir iletişim kurmasına olanak tanır. Çocuklar, rehberlik ettikleri konularda takdir gördüklerinde aile içinde kendilerini daha değerli hissederler. Aynı zamanda ebeveynler, çocuklarından yeni bilgiler öğrendikçe onlara duydukları saygı artabilir, bu da aile bağlarını olumlu yönde etkileyebilir.”
Öte yandan Akçakaya, sağlıklı sınırların korunmasının önemine de işaret ediyor:
“Burada dikkat edilmesi gerek durum rollerin birbiri ile karışmamasıdır. Ebeveyn rolleri ile çocuk rolleri, sınırlar ve nesil farkı her daim korunması gerek önemli sınırlardır.”
Bu sınırların gözetilmesi, ebeveynlerin rehberlik rollerini kaybetmeden çocuklardan öğrenmesini mümkün kılıyor. Tersine mentorluk yaklaşımı aile üyelerinin birikimlerini birbirine aktardığı, sınırları ve rolleri koruyarak ortak değerler etrafında buluştuğu bir öğrenme ekosistemi yaratıyor. Doğru kullanıldığında da, dayanışma ruhunu pekiştirerek, geleceğin aile modeline ilham veriyor.
Aileler tersine mentorlukta nasıl yol almalı?
Açık iletişim kurun: Çocukların fikirlerini özgürce ifade etmelerine fırsat tanıyın. Yeni teknolojiler hakkında sorular sorun, böylece onların bilgi birikimini de öğrenmiş olursunuz.
Sınırları net belirleyin: Ebeveyn ve çocuk rolleri asla tamamen yer değiştirmemeli. Çocuğunuzun size dijital rehberlik etmesine izin verirken, ebeveyn olarak rehberlik sorumluluğunuzu sürdürmek kritik önemdedir.
Dijital okuryazarlığı teşvik edin: Hem kendiniz hem de çocuğunuz için güncel teknolojileri, uygulamaları ve riskleri yakından takip edin. Bu, aile içinde ortak bir konuşma ve öğrenme alanı yaratır.
Ortak sorumluluklar paylaşın: İnternet kullanımı, çevre bilinci veya sosyal medya yönetimi gibi konularda çocuğunuzla birlikte kararlar alın ve uygulayın. Bu, hem çocuğun öz güvenini artırır hem de ebeveynin kontrol mekanizmasını destekler.
Psikolog Seda Akçakaya /TRT