BİLİNÇLİ AÇ KALMANIN (ORUCUN) SAĞLIĞIMIZA FAYDALARI
Leptin hormonunun görevi, daha önceden kan (trigliserid) ve vücudun diğer kısımlarında depolanmış olan yağları kullanarak yaşamamız için gerekli olan enerjinin temin edilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenlerle vücudumuzda depolanmış olan yağların enerjiye dönüştürülebilmesi, yani kilo verebilmemiz için belirli bir süre aç kalmamız şarttır.
Kandaki trigliserid ve diğer bölgelerinde biriken yağların, enerji üretiminde kullanılarak azalmasının, kilo verdirmenin yanı sıra, genel sağlığımız ve özellikle hormonlarımız üzerinde olumlu etkileri olduğu birçok bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.
"Oruç IGF1 (İnsülin Like Growth Faktör) faktör hormonunun (damarlarda inflamasyona neden olan, meme, prostat ve kolon kanseri gibi birçok kanser türü için risk faktörü olarak kabul edilen ve yaşlanma sürecini hızlandıran hormon) yapımını azaltmakta, daf 2 genini (yaşlanmayı hızlandıran gen) susturmakta ve "FOXO" denilen koruma genini uyararak hücre içinde tamirat sürecini başlatmakta ve böylece hastalık risk faktörlerini ve yaşlanma sürecini azaltmaktadır." Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu (30 gün de 10 yıl)
Çocukluk çağından itibaren kas ve kemik gelişimi başta olmak üzere büyümeyi kontrol eden, daha sonraki yıllarda ise hücrelerin yenilenmesinde çok önemli görevler üstlenen, HGH (Human Ggrowth Hormone) hormonu normal şartlarda otuzlu yaşlardan itibaren azalmaya başlar. Neticede hücre yenilenmesi zayıflamaya, kas kitlesi azalmaya, cilt esnekliğini kaybederek kırışıklıklar artmaya başlar.
Ancak yapılan birçok bilimsel çalışmalar da oruç halinde iken açlığın 12. saatinden itibaren HGH seviyelerinin yükseltmeye başladığı tespit edilmiştir.
"Intermountain Medikal araştırmalarında; 24 saat oruç tutan erkeklerde % 2000, kadınlar da % 1300 oranında HGH artışı tespit edilmiştir." Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu (30 gün de 10 yıl.)...
Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsünden, Prof. Mark Mattson ve araştırma ekibinin "Oruç ve beyin fonksiyonları" üzerine yaptığı çalışmalarda; oruç halinde iken, beyinde bazı koruyucu mekanizmaların harekete geçtiği, beyin hücrelerinin yenilenme ve büyüme hormonu olarak kabul edilen BDNF (Brain Derived Neurotrophic Faktor) ve benzeri hormon salgısını artırarak, kök hücrelerden yeni sinir hücreleri oluşturduğu, mevcut hücrelerin içinde yer alan ve enerji üretiminde görevli olan mitokondrileri arttırdığı ve fonksiyonlarını iyileştirdiği gözlenmiştir.
Orucun bu etkilerinin tespit edilmesi sonucunda beyinde yaşlanmaya bağlı olarak geliştiği düşünülen dejeneratif değişikliklerin önüne geçilebileceği, alzheimer, demans ve Parkinson gibi hastalıklara karşı koruma sağlanabileceği düşünülmektedir.
Günümüz insanının neredeyse hiç hareket etmeden çeşit çeşit yiyeceğe sahip olması mümkün. Her geçen gün hazır yiyecek ve içecek çeşitliliği artıp temini kolaylaşırken, hareket alanımız ve fiziki aktivitelerimiz de azalmaktadır.
Bunun neticesinde de kilo problemi ve akabinde birçok hastalık ortaya çıkmaktadır.
Eğer az yiyerek çok hareket etmeyi hayat tarzınız haline getiremiyorsanız ya da yeteri kadar fırsatınız yoksa kilo kontrolü ve başınıza gelebilecek birçok hastalıktan korunabilmek için zaman zaman oruç tutmak zorunda olduğunuzu vurgulamak için sizlere "otofaji" den de bahsetmek istiyorum.
Otofaji; "vücudumuzdaki sağlıklı hücrelerin atık değerlendirme yani geri dönüştürme tesisleri gibi çalışarak bozulan hasarlı ya da ölü hücrelerden işe yarar kısımların ayrıştırılıp, yeni hücre yapımı ve enerji üretiminde kullanılmasıdır."
Ramazan ayının tüm insanlık için hayırlara vesile olması dileğiyle…
(Devam edecek)