Ekonomide 'Resesyon' Nasıl Anlaşılır?

ABD ekonomisi dün açıklanan verilere göre Temmuz ile Eylül arasındaki dönemde beklenenden daha hızlı büyüdü. Bu veriler, ABD’nin yüksek enflasyon ve Merkez Bankası’nın (FED) faiz artışı hamlelerine rağmen resesyonda olmadığının göstergesi olarak değerlendirildi.

Ancak ekonomi hala düzlüğe çıkmış değil ve üçüncü çeyrek için açıklanan güçlü büyüme, ekonomistlerin gelecek yıl resesyon ihtimalinin çok yüksek olduğuna ilişkin öngörüsünü değiştirmedi.

Yüksek borçlanma oranları ve kronik enflasyonun, tüketici ve işletme harcamalarını zayıflatmaya devam etmesi bekleniyor.

İngiltere ve Avrupa’da beklenen resesyonların yanısıra Çin’de daha yavaş büyümenin, Amerikalı şirketlerin gelir ve karlarını eritmesi bekleniyor.

Bu tür eğilimlerinse ABD’de 2023 yılı içinde resesyona yol açması öngörülüyor.

Yine de olası resesyonun, gerçekleşirse nispeten hafif olacağını düşünmek için nedenler var. Pandemi sırasında yaşanan büyük işten çıkarmaların ardından işe alacak çalışan bulmakta zorlanan birçok işveren, küçülen bir ekonomide bile mevcut istihdamının çoğunu korumak isteyebilir.

Temmuz ile Eylül arasındaki çeyrekte ekonomi, iki dönem üst üste daralmanın ardından yıllık yüzde 2,6 hızına ulaştı.

Tüketiciler daha fazla harcama yaptı ve ihracat arttı. Bunun sonucunda konut satışları ve inşaatta keskin bir yavaşlamanın önüne geçildi.

Resesyon gayrıresmi olarak altı ay boyunca ekonomide görülen düşüş şeklinde tanımlanıyor. Yine de yılın ilk yarısında büyümenin negatif olduğu ancak iş piyasasının son derece düşük işsizlik ve sağlıklı işe alım seviyeleri ile sağlam kaldığı pandemi sonrası bir ekonomide hiçbir şey artık basit değil.

Ekonomiye açık ara en büyük tehdit, son 40 yılın en yüksek seviyesine yakın seyreden enflasyon. Önemli miktarda zam alan çalışanların bile ücretleri, enflasyona göre ayarlandığında düşüyor. Enflasyonun etkisi, birçoğu gıda, giysi ve kira gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken düşük gelirli, Siyah ve Hispanik ailelerce daha çok hissediliyor.

Enflasyon, 8 Kasım’da yapılacak olan ve erken oy verme sürecinin başladığı ara seçimlerde, Cumhuriyetçiler’in Demokrat Başkan Joe Biden’ı en sert eleştirdiği konu başlıklarından.

Peki resesyon olasılığı ne? İşte bazı soru ve cevaplar:

Neden çoğu ekonomist resesyon öngörüyor?

Ekonomistler FED’in agresif faiz oranı artışının ve yüksek enflasyonun, tüketicileri ve işletmeleri bunaltarak harcamalarını ve yatırımlarını yavaşlatmaya zorlamasını bekliyorlar

Şirketler ve işletmeler de muhtemelen işten çıkarmak zorunda kalacak ve bu da harcamaların daha da düşmesine neden olacak.

Bu yıl içinde beş kez gösterge faiz oranını artıran FED’in bu politikasını devam ettireceği öngörülüyor. FED yetkilileri, tüketiciler ve işletmeler için borçlanma maliyetlerini etkileyen kısa vadeli faiz oranlarının gelecek yıl yaklaşık yüzde 4,6'ya öngörüyor. Bu da 2007 sonlarından bu yana en yüksek seviye olacak.

Tüketiciler bu yıl şimdiye kadar büyük ölçüde dayanıklılık gösterdi. Yine de yüksek enflasyonun ve borçlanma maliyetlerinin bedelinin hissedilmeye başladığına ilişkin işaretler var.

Dün açıklanan verilere göre geçen çeyrekte tüketici harcamaları yıllık sadece yüzde 1,4 oranında büyüdü. Bu oran ikinci çeyrekte yüzde 2 idi.

Dünkü rakamlar ayrıca, işletmelerin bina ve fabrika yatırımlarını azalttığını ve konut piyasasının artan mortgage maliyetleri nedeniyle darbe aldığını gösterdi. Bu eğilimlerin yoğunlaşması ve resesyona yol açması bekleniyor.

Resesyonun başlamış olabileceğini gösteren işaretler neler?

Ekonomistler resesyonun en açık sinyalinin istihdam kaybında ve işsizlikte devamlı bir artışın olduğunu belirtiyor. Ekonomist ve eski FED çalışanı Claudia Sahm, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana işsizlik oranında birkaç ay içinde yarım puanlık bir artışın her zaman resesyonla sonuçlandığına dikkat çekiyor.

Çoğu ekonomist her hafta işsizlik maaşı almak için başvuranların sayısını yakından takip ediyor. Bu veriler işten çıkarmaların kötüleşip kötüleşmediğini gösteriyor.

İşsizlik yardımı başvurusu yapanların sayısı son haftalarda artsa da bu artış çok büyük bir artış değil. Üstelik işverenler de son üç ayda ortalama 370 bin işe alımla üçlü bir istihdam yarattı.

Başka hangi göstergeler takip edilmeli?

Ekonomistlerin çoğu resesyon olup olmadığını anlamak amacıyla “ters getiri eğrisi” olarak bilinen farklı tahvillerdeki faiz ödemeleri ya da getirilerdeki değişiklikleri takip ediyor.

Bu durum, 10 yıllık Hazine tahvilinin getirisi 3 aylık bono gibi kısa vadeli bir Hazine tahvilinin getirisinin altına düştüğünde ortaya çıkıyor. Bu olağandışı bir durum. Normalde uzun vadeli tahviller yatırımcılara paralarını daha uzun süre bağladıkları için daha büyük bir getiri sağlar.

Ters getiri eğrileri genellikle yatırımcıların FED’i faiz oranlarını düşürmeye zorlayacak bir resesyon öngördüğü anlamına geliyor. Bu eğriler genellikle resesyonlardan önce geliyor. Yine de getiri eğrisi tersine döndükten sonra ekonomide durgunluğun yaşanmaya başlanması 18-24 ay sürebiliyor.

Temmuz ayından bu yana iki yıllık Hazine bonosundaki getiri 10 yıllık getiriyi aştı. Bu da piyasaların yakın zamanda bir resesyon beklediğinin göstergesi olarak yorumlandı.

Resesyonun başladığına kim karar veriyor?

Resesyona girildiğini resmi olarak Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu (NBER) açıklıyor.

NBER bünyesinde bulunan İş Döngüsü Tarihlendirme Komisyonu’ndaki ekonomistler resesyonu, ekonomik faaliyette tüm ekonomiye yayılan ve birkaç aydan uzun süren önemli bir düşüş olarak tanımlıyor.

Komisyon, resesyon olup olmadığını belirlemek için işe alımlarda gözlemlenen eğilimleri değerlendiriyor. Gelir, istihdam, enflasyona göre hesaplanmış harcama, perakende satışları ve fabrika üretimi gibi verileri de dikkate alıyor.

Ancak NBER genellikle bir resesyon başladıktan çok sonrasına kadar, hatta bazen bir yıla kadar, resesyon ilan etmez.

Resesyona çoktan girilmedi mi?

Bu şekilde düşünenlerin sayısı fazla çünkü pek çok kişi mali olarak daha büyük bir yük hissediyor. Enflasyonu izleyen ücret artışları olsa da yüksek fiyatlar halkın alım gücünü eritiyor.

FED’in faiz oranlarını arttırması 30 yıllık sabit mortgage faizinin bu hafta yüzde 7’nin üzerine çıkmasına yol açtı. Bu, son 20 yılda görülen en yüksek seviye. Bu mortgage oranları, konut alınmasını daha da zorlaştırıyor.

Yüksek enflasyon genellikle resesyona yol açmıyor mu?

Her zaman değil. Enflasyon 2006’da yüzde 4,7’ye ulaşmış ve bu oran o dönem son 15 yıldaki en yüksek oran olmasına rağmen ekonomide durgunluğa yol açmamıştı. 2008-2009 resesyonunun sebebi konut sektörü balonunun patlamasıydı.

Ancak bu yıl enflasyonun bu kadar yükselmesi ve yüzde 9,1’le son 40 yılın zirvesine ulaşmasıyla birlikte ekonomide durgunluk daha muhtemel.

Bunun iki sebebi var. Biri, FED’in enflasyon bu kadar yükselirken kaçınılmaz olarak borçlanma maliyetlerini keskin şekilde arttıracak olması. Tüketiciler ev, araba ve diğer büyük alımları daha az karşılayabildiği için daha yüksek faiz oranları ekonomiyi aşağı çekiyor.

Yüksek enflasyon ekonomiyi kendi başına da bozabiliyor. Enflasyona göre ayarlanmış tüketici harcamaları zayıflıyor. İşletmeler gelecekteki ekonomik görünüm konusunda belirsizlik yaşadığından birçoğu genişleme planlarını rafa kaldırıyor ve işe alımları durduruyor. Bu da bazı çalışanların işten ayrılmayı seçmesi ve yerlerinin doldurulmaması nedeniyle daha yüksek işsizliğe yol açabiliyor.

Associated Press

VOA Türkçe

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.