DİN, İNSAN İÇİN Mİ İNDİRİLMİŞTİR, YOKSA İNSAN DİN İÇİN Mİ YARATILMIŞTIR?

PEKİYİ DE DİN NEDEN VARDIR? AMACI NEDİR?

Geleneksel din anlayışına göre Kuran ezelî kelamdır yani Allah’ın kelâm-ı kadîmidir.. Bu anlayışa göre, Din paket program olarak insandan önce vardı! İnsan sonradan din için var edilmiştir! Dense de, malum olduğu üzere Kuran 23 yılda toplumda gelişen olaylara bir cevap niteliğinde indiği yani insan hayatına yönelik hayatın içine, insanı alıştıra alıştıra, eğite eğite sorulara ve sorunlara cevap vere vere indirildiğine bakılınca, dinin önceden tasarlanmış paket bir program olmadığı anlaşılmaktadır.

Mesela Maide 101 de yüce yaratıcı;

Ey iman edenler! Açıklandığı zaman, sizi üzecek şeyler hakkında soru sormayın! Zira Allah; Kur’an indiriliyorken (siz Kur’an’ı okuyorken), gerekli olan her şeyi size açıklıyor. (Açıklamadığı sorularınızı ise) Allah onları size bağışlamıştır. Allah çok bağışlayandır, halimdir, çok hoşgörülüdür.

Bu ayet bile tek başına geleneksel yorumun yanlışlığını ortaya koyar. Neler deniyor bu ayet; Kuranın İndiği dönemde insanların din ile alakalı Allah Resulüne sordukları sorulara Kuran’ın cevap verdiğini cevaplamakla birlikte, iman edenleri bağlayan tek kaynağın Kuran olduğu da ifade edilmektedir. Yüce Allah hüküm konusunda herhangi bir şeyi unutmayıp sözünden dönmeyeceğine göre bu ayetten anlamamız gereken,

Kuran'da söz edilmeyen bir hususta, insanların sorumlu olmayacağını bunlardan doğan hataların yüce Allah tarafından bağışlanacağı anlaşılmaktadır.

Bazı kardeşlerimden pekiyi peygamber ne olacak dediklerini duyar gibi oluyorum.

Din konusunda Allah ile peygamber yarışı kimseye bir şey kazandırmaz. Bilakis fitneyi, ayrışmayı, kavgayı üretmekte. Allah için Allah’ın reddettiği fitneye hizmet etmekten Allaha sığınarak konumuza dönelim.

Dinin sahibi Allah’tır. Hz Muhammed'in dini Kuran'dan öğrendiği herkesin malumu. O yüce gönüllü insan 23 yıllık süreçte hayata ve dine dair çeşitli içtihatlarda bulunmuş, bunlardan doğru olanlar zaten Kuran ile tasdik edilmiş, yanlış ya da eksikler konusunda da uyarı almıştır. Bulunduğu konuma göre (devlet başkanı, o toplumun bir ferdi vb. olarak) kişisel ve danışarak yaptığı dünyevi içtihatları da zaten sahabeyi bağlamıştır. Çünkü bu içtihatlar 1400 yıl öncesi o toplumun ihtiyaçları çerçevesinde yapılmıştır. Kaldı ki ilk dört halife dahi söz konusu içtihatların dışında sorunlara yeni içtihat yaptıkları bilinmektedir. Sürekli bu konu üzerinden Kuran'ı ve Allah’ın Resulü'nü tartışma konusu yaparak bu değerleri yormanın eskitmenin bir anlamı yoktur.

"İnsanı kulluk etsinler diye yarattım" diyen, bu kadar merhametli ve bağışlayıcı bir Rab'be karşı yaratılışımızın amacı olan kulluğu nasıl anlamamız gerekir? Soruya doğru cevabı bulmak için niçin yaratıldığımızı bilmemiz gerek.

Yaratanın niyetini Onun söyleminden yani kitabından anlarız.

Geleneksel tarifte kulluğun anlamının ibadet olduğu, onu da “İslam’ın şartı beştir!.." şekli ile anlamı ve içeriği sınırlandırılmış olsa da kulluğun aslı ubudiyettir.

İslam; birtakım ritüeller toplamından oluşan bir ibadet dini değildir. Aksine İslam; hayatı ibadetleştiren bir ubudiyet dinidir. İbadet, ubudiyetten bir cüzdür. Din, dünyaya yönelik dünyayı ıslah içindir. Ahiret ise yaptıklarımızın karşılığıdır

Ubudiyet, kulluk bilincidir. İnsanın Allah'a yönelik sevgi, hürmet ve itaatini tevazu ile şuurlu ve basiretli bir şekilde O'nun rızasını elde etmek niyetiyle önüne çıkan herhangi bir pozisyonda insana, hayvanata ve doğaya karşı yapması gereken doğru ve güzel olan şeylerin tamamıdır. Zaten Dinin özü de, mülk sahibi olanı yüce yaratıcıyı hakkıyla tanımak, şirk koşmamak, O'nun sınırlarına kimseyi ortak etmemek, yeryüzünde bozgunculuk yapmamak, sünnetullahı, yani Allah’ın yasaları olan ilahi nizamı korumak,  sorumluluk bilinci ile salih amel ve hasenat işlemek, iyi ve yararlı olanı yapmaktır. Dünyevi ve uhrevi kurtuluşumuzun reçetesi budur. Din de bu amaca hizmet eder.

Din, gün boyu iyiliği, adaleti, hakkaniyeti ayakta tutmak, bunları ikame etmektir. Kötülüğü, haksızlığı zulmü engellemektir. İyiliği emredip kötülükleri nehye dip uzak durmaktır. Başkasının hakkına tecavüzün, en büyük günah olduğunu idrak etmektir. Yaratılışımızın gayesi de bu anlayışı ifade eden kulluktur.

Ulemanın kolaylaştırıcı olsun diye ibadeti namaz, oruç, hac, zekat olarak tasnif etmesi adeta ibadeti yok hükmüne taşımıştır. Aslında Kur’an bu hükümleri ibadet kategorisine bile almaz. Bunlar Kuran'da "Nüsuk" olarak geçer.

Başta Rabbe şirk koşmamanın adıdır ibadet. Aile içi akraba ve komşuyla ilişki, sokaktaki bir zorluğa müdahale, aç susuz kalmış bir hayvana yardım. İnsana eza verecek her şeyi ortadan kaldırmaktır yok etmektir ibadet. Her meşru düşünce fikir yapılan eylem ibadettir. her türlü ve her ortamda ahlaki davranışlar, Aileye ve topluma çalışarak katma değer üretmek, Anne-babanın evladına şefkat, tüccarın sanatkarın, işçinin, işverenin dürüstlüğü de bir ibadettir. Her türlü haksızlığa karşı durmak, hakkı söylemekte ibadettir. İbadet şu kadar yaptım bu kadar sevap alacağım mantığı ile yapılan şeyler değildir. Aslında böyle bir ibadet anlayışı da sapkınlıktır. İbadetler yalnız rıza ilahi için başkası lehine yapılan meşru güzel olan her şeydir.

Bunlar aynı zamanda salih ameldir.

İslam’da “namaz her şeydir” zihniyeti, sahtekar namaz kılanlar ürettiği bugünkü toplumsal hayatın bir gerçeğidir. Bu öyle olsa bile namaz her türlü kötülükleri insan arındırması gereken bir dua, Allah’ı hatırda tutmanın Allah’ı anmanın zikretmenin diğer adıdır. O olmadan olmaz. Hatırda tutulamayan Allah için salih amel düşünülemez. Namaz her ne kadar salih amel sayılmamış olsa bile bu onun önemsiz olduğunu göstermez. Zira hasenat (nüsuk ) yani namaz, salih amelde bulunmanın zorunlu ayaklarından birisidir kanaatindeyim.

Ucuz yollu, "şunu şu kadar oku bu kadar sevap..", "şunu yap bu kadar sevap.." güzellemesi aldatıcı sözlerdir. Gerekli olan çok akademik bilgi değil, kulluğun en güzeli azda olsa doğru bilgi ile sürekli yapılan amellerdir.

Dosta ve kardeşlere hayırlı oruç ve sağlık, afiyet dileğiyle Allah'a emanet olasınız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.