Pazartesi günü orucumuzun son gününü idrak ettik. Salı günü de bayramın ilk gününün sevinç ve coşkusunu yaşadık. Bugün, mübarek ve hayırlı olan cuma günü ile rahmetinden, hikmetinden, bereketinden, nimetlerinden istifade ettiğimiz 3 ayları, kandilleri, ramazan ayını ve bayramını uğurlamış oluyoruz.. Dolayısıyla, bu yazımın “ramazan” ve “bayram” üzerine olmasının anlamlı olacağını düşünüyorum.

Cenab-ı Allah'ın, 11 ay sonra kavuşmamızı nasip etmesi dileği ve duasıyla uğurladığımız Ramazan ayındaki ibadetlerimizin kabul ve makbul olması temenni ederek ibadetlerimizin bayramını da yapmış olduk.

Sözlerime bir sitemle başlamış olayım..

En güzel bayramlarımı çocukluğumda, rahmetli dedem zamanında yaşadım.

"Nerede o eski bayramlar" sözünü dedemden duymadım ama, rahmetli babamın söylediğini hatırlıyorum.

Eski bayramların tadını, ben de çocuklarıma söylüyorum.

Çocuklarımın, torunlarına kadar, bu sözlerin bu şekilde söylenmesi devam edecek gibi görünüyor.

Çünkü, sosyal medya ile bayramın tadı kaçırmış olmakla birlikte, bir de bayramlara tatil anlayışı yerleşmiş bulunmaktadır. Mutlaka gidilmesi gereken üç - beş ev ziyareti gerçekleştirilmekte ve maalesef, sadece en yakın akrabalarla gelip gitme yeterli olmaktadır.

Şimdiki çocuklarda, naylon torba dolusu toplanan çeşit çeşit şekerler yok artık...

Yastığın altına saklanan ayakkabıların ve bayram giysilerinin yerinde hayallerdeki anılar kaldı.

Demek ki, bir şeyi bulunduğu zamana, şartlara, ortama ve imkanlara göre değerlendirmek gerekir.

Eskilere ait çok şeyler anlatmak mümkündür. Önemli olan, yenilerde, eskilerin tadını bulabilmektir.

İşte, Ramazan ayının ve bayramının hayatımızdaki yerinin ve anlamının farklılığındaki tadı budur.

Mübarek Ramazan ayını huşu içerisinde idrak ettik. Bu ayın, uhrevi havasını teneffüs ederek, ruhumuzu ve nefsimizi terbiye etme sınavını yaşadık.Oruç tutmak aç kalmaktan ibaret değildir.

Kuran-ı Kerim'in yer yüzüne indirildiği ay olan Ramazan ayının rahmetinden, hikmetinden, bereketinden nasiplenmek gerekir.

Rabbim, hepinizin niyetlerini, ibadetlerini, dualarını kabul ve makbul eylesin. Sevgili kullarından olmayı nasip etsin, deyince aklıma gelmişken, kısa bir dini hikaye (menkıbe, kıssadan hisse) anlatayım.

Cenab-ı Allah'ın sevgili kullarından birisi, ibadetini yaptıktan sonra, açmış ellerini, "Allah'ım, cennete ve cehenneme girecek kulunu çok merak ediyorum, bana görmeyi nasip et." diye dua etmiş. "Sur kapısından ilk girenin cehennemlik, son çıkanın cennetlik" olduğunu rüyasında görmüş. Adam, gün doğmak üzereyken, erkenden kale kapısının önünde beklemeye başlamış. Bir elinde bastonu, diğer elinde 5-6 yaşlarında torunu ile yaşlı, ak sakallı adam, yavaş yavaş içeri girmiş, ilk gelen olmuş. Adam, bu ihtiyarın cehennemlik olmasına şaşırmış ve cennetlik olanı öğrenmek için günün bitmesini beklemiş. Akşam olmuş, herkes kapıdan birer birer çıkmaya başlamış. Son çıkanın, ilk giren yaşlı adam olduğunu görmüş. Merak etmiş ve hikmetini öğrenmek istemiş. Koşmuş, adamı bulmuş, durumu anlatmış, "ne oldu?" diye sormuş. Yaşlı adam, bir müddet düşündükten sonra, bir şeyin olmadığını, sadece, torununun deniz kıyısında oynarken avucuna doldurduğu kumları göstererek "dede, bak, ne kadar çok. Bundan daha çok ne var." diye sorduğunu, kendisinin de, "Cenab-ı Allah'ın hikmeti, rahmeti, bereketi vardır yavrum." dediğini söylemiş.

Bağışlaması bol olan Rabbim, cennetine kabul edeceği kullarından olmayı nasip etsin.

Bayramı, bir ozanımız da (saz şairi), "Orucu ben tuttum, bayramı onlar (oruç tutmayanlar) yapıyorlar" diye sitem etse de ibadetin, Allah'la kul arasında olduğunu özellikle söylemek isterim.

Sözlerimi günün anlamına uygun bir Temel fıkrası ile bitirmiş olayım.

Oruçlu Temel, yolda Dursun'u görmüş, biraz sohbet edeyim, şaka yapayım demiş. Dursun'un da oruç tuttuğunu öğrenince, "Söyle bakalım Dursun, oruçlu iken kaç hamsi yersin?", Dursun da çok aç ya; "En az yüz hamsi yerim..." demiş. Temel de; "Olur mu Dursun, oruçlusun, bir tane yediğin zaman bozulmuş olur" demesi üzerine gülüşmüşler ve daha sonra ayrılmışlar. Dursun, giderken Cemal'e rastlamış. "Ha Cemal, oruçlu iken kaç Hamsi yersin?" diye sormuş. Cemal, şöyle bir düşünmüş, "50 kadar yerim herhalde Dursun" diye cevap vermiş. Dursun da, "100 deseydin sana bir espri yapacaktım Cemal" demiş.

Günlerinizin bayram günü güzelliğinde ve özelliğinde olmasını temenni eder, sağlık ve huzur içerisinde kutlayacağınız nice hayırlı, mutlu bayramlar dilerim...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.