Doğru bir din anlayışı oluşturabilmek için doğru bir Allah tasavvuru geliştirmek son derece önemlidir. Çünkü Allah tasavvuru ve din anlayışı birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Allah'ı doğru tanımadan, doğru bir dinî hayat inşa etmek asla mümkün değildir.

İslam ümmeti olarak çoğunluğumuzun Allah tasavvuru, evde, sokakta, okulda, arkadaş ortamında, camide, din öğrenmeye gittiğimiz kurs, vakıf, dernek, dergah vb. yerlerde bize anlatılan her şeye inandık. Din yerine koyduk!

Duyduklarımız öğrendiklerimiz birbiri ile çelişse bile aldırmadık. Çelişkiyi kendi eksikliğimize yorumladık!

Öyle ya "Bunlar doğru bilgi olmasa söylenir mi, kitaplarda yazılır mı, onca ünlü şanlı din adamları bilmedi de biz mi bileceğiz" teskiniyle sorgulama ve akletme dürtümüzü körelttik.

Allah ve Resul öğretisini, "zuhurat, keramet üzerinden yanılmaz, eleştirilemez ve dokunulmaz" zırhı giydirilen, nerde ise "yarı ilah kabul edilen kişilerin kabulleri ötesine bir adım atmayı küfür sayan" anlayışın etkisinden bir türlü çıkamadık!

Bu anlayışın ürettiği Allah tasavvuru;

Gücü ve kudretini hiç bir ilkeye bağlı kalmaksızın kullanabilen, kulları arasında ayrımcılık, torpil yapabilen!. bazı kullarına istediğini, gayb bilgisini, olağan üstü güç ve şefaat yetkisini veren, kendisine ulaşılması için bu seçkin kullarını aracı konulmasını şart koşan, onlarla aynı ortamda bulunmak hatta yakın mezarda olmak bile kul için nasipli olmak anlamına gelen bir Allah tasavvurudur!..

Bu anlayışa göre, Allah sevdiklerine dilediğine karşı alabildiğine müsemehali iken, kulun dilemesine bakmaksızın sevmediklerini cehenneme atmak için fırsat kollayan bir ilah!.

Oysa Kuran'dan anlaşıldığı kadarı ile, Yüce Yaratıcı baştan beri kavimlere, sürekli anladığı dilden, kendi içlerinde tanıdıkları birilerini (Resulleri) seçerek, onun vasıtası ile, taşıyabilecekleri ağırlıkta, neleri yapıp yapmayacağı, neye inanıp inanmayacağı hususlarında bilgilendirmeyi sağlamıştır. Uyarıcı ve müjdeleyici olarak görevlendirilen Resullerin, örnekliği ile kullara rehber olmasını da dilemiştir.

Her bir kuluna irade kullanmayı kader kılmış, iyiliği yada kötülüğü yapma gücü ve yeteneğini bahşetmiştir. Kulunun hidayet üzere gitmesini dileyen yaratıcı, tevhidi kabul edip etmemeyi kulununun özgür iradesine bırakmıştır.

Kullarına şah damarından yakın olan yaratıcı, kulu ile arasına herhangi bir aracı, şefaatçi, ortak, danışman, torpilci, birini koymayıp, bu tür görevlere soyunmayı, ya da o tiplere teslim olmayı, şiddetle reddetmiştir!

Yüce Allah, tüm kulları için tevhidi öngörmüş, şirki reddetmiş, şevkati, merhameti kendine prensip edinmiş, kulları için en kolayını dilemiştir.

Selametle, sağlık ve muhabbetle kalın dostlar..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.