“Kentsel dönüşüm” tabiri, 1999 depreminden sonra özellikle belediyelerin kullandığı bir sözcük oldu.
“Kentsel dönüşüm” denilen bu uygulama, kesinlikle “rantsal dönüşüm” ve hak etmedikleri halde “müteahhitler yaratma ve yaşatma” projesidir.
Müteahhit yaratmak yerine mülk sahibi vatandaşa kaynak yaratmaya kafalarını yorsalar, gerçek mülk sahiplerine giden kaynaklar azalacak ancak mülk sahipleri kazançlı çıkacaktır.
Kentsel dönüşümler, trafiği çökmüş durumdaki büyük şehirlerimizde tam çöküşe neden olmakta, neticesinde belediyeler ulaşım sorununu çözeceğim diyerek de, çok büyük borçlanmalar ile yatırımlar yapmak zorunda kalmaktalar.
Belediye borçlarını da zor durumdaki halk ödemek zorunda kalıyor her zamanki gibi.
Cumhuriyet tarihinin en ağır krizi yaşanıyor ve alınan tedbirler eskiden olduğu gibi faizi artırmak ve döviz artışına baskı yapmak şeklinde oldu. 1995 ve 2001 senesi krizleri sonrası yüksek faizden borçlanan ülkemizin borçları o zaman katladığı gibi bu dönem de de yükseleceği kesindir.
Gereksiz yatırmalar, gereksiz yere yap işlet devret projeleri yapmaya devam edildiği sürece borçlar artacaktır. Yap işlet devret projelerinde müteahhit gerekli krediyi sağlıyor ve sonra da yaptığı işin borcunu devlete ödettiriyor. İşin üzerine haliyle çok yüksek kar ekleyerek alıyor parasını. Oysa devlet yapmış olsaydı yap işlet devret projelerini bugün borçsuz döviz fazlası olan ülke olurduk 21 senelik dönemde. Bunu yapmanın yolu üretimi doğru yapmaktır. Saçma sapan verilen teşvikler ile de çok ciddi kaynak transferleri yapılıyor maalesef. Şimdi Merkez Bankası Başkanı ve Ekonomiden sorumlu devlet bakanı sürekli borç para bulma peşindeler.
İktidara yakın Televizyonlar ve gazetelerde Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan hanımın 50 TRİLYON parası olan grupla toplantılar yapacağı söylendi ve yazıldı. Övünülecek şey gibi sunum yaptılar. Borç para verecek fon sahipleri ile toplantı yapmanın övünülecek neresi var?
Maalesef Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu ilkeleri tek eden kurduğu partide halka kurtuluş programı şudur diye program hazırlayıp sunum nedense hiç yapmadı bugüne kadar.
Yeni seçilen Genel Başkan ve ekibi seçime doğru giderken kapatılmaktan korkan HDP yerine kurulan DEM partisi ile iş birliği yapmak için ellerinden gelenleri yapıyorlar.
HDP’nin PKK için dağa eleman ayarlayan parti olduğu ispatlanmış bir şey.. Aynı görevi şimdi DEM yapıyor ve bu partiyi büyütmek ve beslemek için ellerinden geleni yapıyorlar. TV programlarında yandaşları olan gazeteciler DEM 6-6,5 MİLYON oy alan parti ve önemsemek gerek söylemleri yaparak HDP devamı olan bu partiyi de büyütmek için çabalıyorlar.
Bugün 8 şehit verdik ve DEM ile ittifak için yalvaran partinin Genel Başkanı, Genel başkan yardımcıları rahmet dilemişler. PKK terör örgütünün şehitlerine rahmet dilerken DEM isimli parti ile ittifak yapma peşinde.. Neden?
Siyaset üretin DEM partisinin oy aldığı DOĞU VE GÜNEY DOĞU ANADOLU bölgelerindeki insanlarımıza “sizleri DEM VE PKK pençesinden kurtaracağız” deyiniz. Maalesef YENİ CHP bu gölgelerde düşük profilli kişilerden oluşan göstermelik yönetimleri olduğu meydanda.
ABD DESTEKLİ terör örgütünü yok etmenin yolu onlara destek olan damarları kesmekten geçer. En önemli damar DEM Partisi ve bu parti ile iş birliği yapmak demek onlara kan vermek demektir.
Küresel tefecilerden borç bulmak için dolaşan Ekonomi Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı ülkeyi daha fazla borçlandırma peşinde koşmayınız.
Tek çözüm tarım ve sanayi üretimini artırmak, ithalattan uzak durmaktır.
Belediye başkan adayları da böylesine borçluluk var iken ve faizler yüksek iken bol keseden atmasınlar. Çünkü sonrasında halkın karşısına çıkacak yüzleri kalmaz. Vaadlerin maliyetini ve gelirlerinin hesabını yapamayan adaylar kazanırsa, sözlerinin altında kesinlikle ezilirler. Ancak zararı yine gariban halk çeker.