“Milletimizin karşısına kendi adaylarımızla çıkacağız” demesinin sebebi ne acaba?..
Bir defa bu görevi size bu millet vermedi ki!..
Hatırlarsanız Tarih 22 Nisan 2018.
CHP’den 15 milletvekili istifa ederek İYİ Parti’ye katıldı.
Yani sizin velinimetiniz CHP..
Yine hatırlarsanız Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu için 22 Eylül 2022 tarihinde;
“Kendisine herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber’ vasiyet ettim.” Demiştiniz.
Gelelim 6’lı masaya.
Burada bir med-cezir olayı yaşattınız.
Masadan bir kalktınız geri döndünüz. Bu dönüşünüzle birlikte;
“Biz İYİ Parti olarak 3 yılı aşkın bir süredir sokaklarda, dükkânlarda ve meydanlarda sıklıkla duyduğumuz, milletimizin yoğun bir teveccüh gösterdiğine hemen her yerde şahit olduğumuz ve yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında da uzun süredir Sayın Erdoğan'a karşı açık ara kazandığını gördüğümüz iki ismin adaylığı konusunda görüşümüzü beyan ettik. Bu iki isim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'mız Sayın Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'ydu.” İfadelerini kullandınız.
Bu gel-gitleriniz maalesef bir güvensizlik yarattı ve neticesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na seçim kaybettirdi. Hani şu çocuklarıyla beraber vasiyet ettiğiniz Kılıçdaroğlu artık yok.
Şimdi de kalktınız,
O günlerde yere göğe sığdıramadığınız Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın belediye başkanlığında şehir içi ulaşımın pekiyi olduğunu bile artık söylemiyorsunuz.
Sahi sizin göreviniz ne?
Bu adamlar iyi görev yapan insanlar değilse, o zaman adaylık döneminde neden aday olmaları için ısrar edip de CHP’nin içine fitne ateşini attınız?
Bu adamlar o zamanki dediğiniz kadar “çok mükemmel insanlardı” da bu gün neden “bir ulaşım işini halledemeyecek kadar acizlik içinde olduklarını” beyan ediyorsunuz?
Arkasından da kendi adaylarınızla seçime gireceğinizi,
Halkın karşısında boy ölçüsünü alacağınızı söylüyorsunuz.
Bu ifadenin arkasında Abdalların şahının” bile yutmayacağı bir niyetin olduğu açık.
Seçime kendi adaylarınızla girmek demek;
Size 15 milletvekili veren partinin ayağından tutup aşağıya çekmek olduğunu ahmaklar kralı bile anlıyorken, sizin kendinizi temize çıkarma söylemleriniz muallakta kalıyor.
Sahi size verilen görev;
“Her ne şartlarda olursa olsun İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlıklarının kaybettirilmesi” görevi mi? Görünen böyleyse, size bu görevi kimler verdi?
MHP’den ayrılışınız zaten şaibeliydi.
Herkes üzerine düşen rolü çok iyi oynadı ve neticede işler İYİ oldu.
Ama gelinen bu noktada siz pabucunuzun dama atıldığını hala anlayamadınız.
Meselenin bir de ittifak yönü var.
Anlaşılan o ki;
“Sayın Bilge Liderimiz, kendi milletvekilinin istifasını isteyecek kadar bir açık yüreklilikle Reise hizmet ettiğini her vesile ile vurguluyor. İçinde bulunduğu zafiyetler onu bu noktada hareket etmeye mecbur kılıyor. Zafiyeti yok” diyemezsiniz.
Geçmişte MHP’ye yapılan o kadar hakaretlere göz yumarak,
Ak Parti liderine yapılan hakaretleri yok sayarak,
Bu gün deste kararı alıyorsanız, bunun altında sadece bir takım zafiyetler akla gelir.
Akşener olarak Siz de (endirekt olarak beyanlarınızla) Reise örtülü destek verdiğinizi deklare ediyorsunuz bu söylemlerinizle.
Reis de zaten dış politikayı bırakmış iç politikaya odaklanmış.
Netanyahu gidecek diyor,
Ama Türkiye’den kalkan gemiler hala Netanyahu’nun değirmenine su taşıyor.
Yunanistan’a “bir gece ansızın geliriz” diyor ama gündüz varıp ticari anlaşmalar imzalanıyor.
Tek hedefi var “Yeniden İstanbul”
Diğer yanda da “Sevdası İstanbul olanlar” var.
Bu işi Mevla’nın takdiriyle yine bu yüce millet çözecek gibi görünüyor.
Zannetmeyin ki bu millet saf,
Zannetmeyin ki bu millet gerçekten olanları unutuyor.
Politikacıların unuttuğu bir şey var ki o da;
Hesap yapanların üstünde bir hesap yapanın olduğu.
Kaleminize sağlık Ali Bey.
Seçmeni maraba, kendini ağa gören, ne yaparsam yapayım benim peşimden gelir” anlayışında olan kim olursa olsun gereken cevabı alacaktır/almalıdır diye umuyorum. Bilhassa İstanbul ve Ankara önemli. Geri kalanında herkes kafasına göre takılabilir.