Bodrum’un hareketinden ve trafiğinden bunaldığınızda en iyi kaçış noktası: Zai Yaşam.
Her köşesi büyük bir zevkle ve özenle yapılmış.
Yemyeşil bahçesinde sanat eserleriyle bir arada oturuyor, ister kütüphaneden aldığınız kitapları okuyor, ister bilgisayarınızı alıp çalışıyorsunuz, ister odun fırından pizzalar yiyor, ister çok sevdiğiniz bir sanatçının sergisini geziyorsunuz.
Burası gerçekten de Bodrum içinde bir vaha, nefes alınabilecek, iyi ki böyle yerler var dedirten bir yer.
Klasik müzik çalan kütüphanesinde sessizce çalışırken, yemek yiyenlere de canlı piyano dinletisi eşlik ediyor.
Zai Yaşam’da en son Ayşegül Dinçkök’ün sualtı fotoğraflarından oluşan sergisini gezdim.
Bu arada Zai Yaşam’da gelecek programın BASE İstanbul’un Türkiye’nin dört bir yanından üniversite öğrencilerinin işlerinden oluşan yeni sergisi olacağını da öğrendim.
Bugün ise Zai Yaşam’ın içindeki Anna Laudel Galeri’de eserlerini de kendisini de çok sevdiğim Ardan Özmenoğlu’nun yeni sergisi açılıyor.
23 Eylül’e kadar devam edecek serginin başlığı: ‘Bodrumania’.
Post-it, neon ve cam eserleriyle tanıdığımız Ardan Özmenoğlu, bu sergisinde Bodrum’un kendine has üç sembolü üzerine yoğunlaşıyor.
Bodrum denizinin mavisini, begonvilinin pembesini ve evlerinin beyazını ele alan sanatçı, Halikarnas Balıkçısı ve Zeki Müren gibi önemli sanatçıların ilham noktası olan, hakkında şiirler yazılan, şarkılar bestelenen yarımadanın benzersiz güzelliklerini yeni eserlerine taşıyor.
Bodrum’un artık içinde yaşarken gözden kaçan büyüleyiciliğini ön plana çıkaran sergi pazartesi hariç her gün 12.00-21.00 saatlerinde gezilebilir.
Bu arada hatırlatalım, sergiye de Zai Yaşam’a da 15 yaşından küçük çocuklar alınmıyor.
Değişim 5 yıl önce başladı
Tam 5 yıl önce Edward Enninful, Vogue’un 100 yıllık tarihinde ilk erkek yayın yönetmeni oldu.
ABD’den İngiltere’ye birçok ülkenin göçmenlere kapılarını kapatmaya çalıştığı bir dönemde birçok farklı alanda oyunu değiştirenlerin göçmenler olduğunu kanıtlayan en çarpıcı örneklerden biri.
Ailesiyle, beş kardeşiyle birlikte Gana’dan Londra’ya göç ediyor.
16 yaşında, metroda, efsane stil editörü Simon Foxton tarafından keşfediliyor ve modellik yapmaya başlıyor. İlk çekimini fotoğrafçı Nick Knight yapıyor ve onu i-D dergisiyle tanıştırmış oluyor.
Böylece öğrencilik yıllarında derginin moda direktörü Beth Summers’ın asistanlığını yapmaya başlıyor.
Summers istifa ettiğinde, henüz 18 yaşındayken uluslararası bir moda dergisinin en genç moda direktörü oluyor.
‘80’lerdeki kulüp kültüründen ilham alıyor, Kate Moss ve Naomi Campbell gibi isimlerle yakın arkadaş oluyor.
Birçok markayla iş birlikleri yapıyor. Daha sonra W dergisinin kreatif direktörü oluyor.
2011’de W dergisine transfer olduğunda ilan sayfalarını yüzde 16 artırmayı başarıyor.
İtalyan Vogue için hazırladığı özel ‘Siyah Sayısı’ o kadar çok satıyor ki, Conde Nast ekstra 40 bin adet dergi basmak zorunda kalıyor.
Vogue’a uzak bir isim değil aslında, W’dan önce Amerikan ve İtalyan Vogue dergilerine katkıda bulunanlar arasında, Franca Sozzani ve fotoğrafçı Steven Meisel ile çalışıyor.
İngiltere Kraliyet nişanı OBE ile de ödüllendiriliyor, moda dünyasında farklılığa verdiği hizmetten ötürü.
İngiliz Vogue’un başına gelince de bir ilki gerçekleştiriyor ve 2019 Eylül sayısının misafir editörü olarak Sussex Düşesi Meghan’ı seçiyor.
“Forces for change” başlığıyla yayımladıkları derginin kapağında ise değişimi sağlayan itici güç olarak seçtikleri tam 15 isim yer alıyor.
Edward Enninful, İngiliz Vogue’un yayın yönetmeni olduğundan beri, bu 5 yılda çok kültürlülük, çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda birçok önemli adım atıyor.
Ve işte başka birçok kurum da bu adımların peşinden hızla geliyor.
Çağdaş Ertuna / Milliyet Sanat