Güzel insanların birlikteliği birbirini büyütür. 'Resimle İçgelişim Grubu'muzda dönem paylaşımları bittikten sonra sosyal medyada paylaşımlara devam ediyoruz.
Bu paylaşımlardan birini sizlere sunuyorum:
- “Sabah kalkınca hemen yataktan fırlamayın. Yarı uykulu zamanınızı uzatın, aklınıza takılan soruların yanıtları gelebilir. Kağıt kaleminiz yanınızda hazır olsun, diye öneri yazdım.” İçlerinden biri:
- İllaki gelir. Doğru ve net sormak da önemli sanırım.
- Hiç başınıza geliyor mu, herşey dört dörtlük görünürken, içimden bir ses “ne ters gidebilir” diyor ve her şey tepetaklak oluyor?
- İçindeki ters sesi dinleme, bendeki o ses de bazen canımı sıkar!
- “Kafa sesi ile iç sesi nasıl ayırt ediliriz?” diye sordum.
- "Kafa sesi benimle sen” diye konuşur, emir verir, yargılar, eleştirir, mantığa oturtmaya çalışır. İç ses “ben” diye konuşur, yargı yerine tesbit eder.
- Kafa sesi eleştirici, kavgalı durumlarda daha çok ortaya çıkar. İç ses dingin ve huzurlu olunca. Bazen sabah uyanınca hissediyorum.
- O zaman ben, kafa sesimle kavgalıyım, ah kafa ah!
- Kafa sesi geçmiş ve gelecekle ilgilenir. İç sese zamansız mı demeliyiz?
- “İç ses AN içinde zamansızdır. Evrensel bağlantı zaten AN içinde, 'ben' uzaklaşınca gerçekleşir” diye açıklıyorum.
- Kafa sesinde duygular, alışkanlıklar, öğrendiğimiz birikintiler var. İç ses kendiliğinden gelen bağlantıyı kavrayamadığımız bir hissediştir, diyor diğer arkadaş.
İçimizdeki çocukla buluşmayı deneyelim mi?
Gözler kapalı olarak dik oturulur. Beşten geriye sayılım. Bu arada soluk veriş ve alışımızı takip edelim, zamanını uzatalım. İçimizdeki çocuğun görünmesi için uygun sözcükler söyleyelim, onu çağralım:
- İçimdeki güzel, canım çocuk, her nasılsan, ne şekildeysen yanıma gel. Seni görmek istiyorum, konuşmak istiyorum. Sana teşekkür etmek istiyorum.
Görüntü kendi çocukluğunuz, fotoğraf ve anınızla oluşuyorsa o an gerçek bir trans yaşamıyor olabilirsiniz, anınız canlanmıştır. Tekrar soluğumuza odaklanalım, olabildiğince gevşeyelim. Görüntü netleşene kadar çağrı yaparken, soluğumuzu da takip etmeye özen gösterelim. Görüntü, hayvan bitki şeklinde de olabilir.
- Sevgili küçüğüm, benim yol açıcım seni seviyorum, varlığından mutluyum, şimdi senin bir yumuşacık ışığa, kendi şekline dönmeni istiyorum. Serbestçe evrende ve içimde aracı olmanı istiyorum. Sana teşekkürler ediyorum.
Yavaş yavaş beşten geriye sayarak gözler açılır. Bir rehber olursa bu dalınç daha kolay yaşanır.
Şimdi de içsel çocuğumuzun resmini sol elimizle yapalım. Yanına büyük bir kişiyi de sağ elle bir leke halinde resimleyelim.
Resimlediğimiz çocukla büyük figürü konuşturalım. Sol elle çizilen çocuğun kendini sol elle anlatmasına, soru ve yanıt vermesine izin verelim. Büyük sağ elle soru sorsun ve yanıtlasın. Yazılan sohbet paylaşıldığında; kişideki hastalık, içsel çocuğun terk edilmişliği, sıkışmışlığı, uzak ve yakınlığı, barışıklığı gibi durumlar ortaya çıkabilir. Seçilen renkler de bize ip uçları verir.
Konuşmamızı toparlayalım:
Kafa sesi: Akıl, ego, geçmiş birikintileri, gelecek kaygılardan oluşur. Kafa sesi, vicdanımızla kavga eden sestir.
İç sesi: Ruhumuzdan, bilinmeyenden, sezgiden, içsel çocuğumuzdan kaynaklı ve öz bağlantılıdır. Bizim en önemli rehberimizdir. Onu duymak için kulak kabartmalıyız. Yoksa sesi vicdanımızın sesi gibi, zamanla duyulmaz olabilir!
Hepinize teşekkür ederiz.
Can gözü, gönül gözü, üçüncü göz,
Akış halindedir can, ruh, Öz
Şahane bir bütünüz.