Adnan Menderes Üniversitesi tarafından “Yörüğün oturacağı yer bayırla sırt, yiyeceği yoğurtla süt, ardında bırakacağı ise ebedi yurt” anlayışıyla hayata geçirilen, 5 Aralık 2024 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan Engelli Dostu Kütüphanesi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Yörük Çalıştayı” raporu yayımlandı.
Dört oturum boyunca eş zamanlı olarak 18 farklı disiplini konu alan ve Konar-Göçer; Çoban, Kıl Çadır, Harar ve Bozlak adlı salonlarda sunumların yapıldığı Yörük Çalıştayı’nın yayımlanan sonuç raporu, yörük kültürünün geleceği ve korunması konusunda öneriler sunuyor.
Oğuzların Anadolu ve Balkanlarda yaylalardan ovalara, sıradağlardan nehir boylarına yürüyüşünü bin yıla uzanan bir zamandan beri temsil eden kitlenin arşiv, tarih, zirai üretim, musiki, besicilik, beslenme, sağlık, edebiyat, folklor, kütüphanecilik, sinema, medya, iletişim, çadır, el sanatları, vatan savunması, yerel yönetimler, Bacıyan-ı Rum, kemik erimesinin önlenmesi, zeybeklik, efelik, devecilik, dil unsurları, dini temeller konularını çalışma alanına alan Yörük Çalıştayı ile Türk Dünyasına, yerelden evrensele akademik ve fikri cephelerden ışık tutma çalışmalarının sürdürülmesi hedefleniyor.
"Yörük Çalıştayı Sonuç Raporu" 18 Akademisyen tarafından aşağıdaki şekilde yayınlandı;
5 ARALIK 2024 ADÜ YÖRÜK ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü tarafından organize edilen Aydın Efeler Belediyesi, BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi, TÜRKAY Dergi, İzmir Yerel Gündem Medya, Dünya Turan Yardımlaşma Derneği, Germencik Şehit Cafer Efe Yörük ve Zeybekler Derneği, Aydın Yörük Efe Kültür Derneği paydaşlığında düzenlenen Yörük Çalıştayı 5 Aralık 2024 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan Kütüphanesi Engelli Dostu Kütüphanede Bozlak, Konar-Göçer, Kıl-Çadır Harar ve Kök Boya, Çoban salonlarında dört oturum hâlinde akademik sunumlar gerçekleştirilmiş olup sonuç raporu oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Yörüklerin Türk tarihi içerisindeki rolü ve öneminin anlaşılmasında arşiv belgelerinin önemli bir yer tutması gerektiği ortadadır. Arşiv belgelerinde, tarihî süreçte Yörüklerin hayatının her safhası hakkında bilgi mevcut olup yeni nesillere bu bilgilerin ulaştırılması ve kimliklerinin oluşmasına katkı sağlayacak şekilde araştırılarak bilimsel çalışmalarla ortaya konulması önem taşımaktadır.
Yörük konusunda Web of Science ve Scopus veri tabanlarında Türkiye adresli uluslararası çalışma sayısı azdır. Akademik çalışma sayısının artırılarak ilgili üniversitelerle iş birliği hâlinde ortak yayın olarak yapılması yararlı olacaktır.
Kültürel mirasımız olan Yörük dokumalarının ve desen sembollerinin anlamları üzerindeki çalışmalar geliştirilmelidir. “Kız beşikte çeyiz sandıkta, kız beşikte sandık eşikte” yanışındaki Yörük kadınlarının geçiş ritüellerini nesilden nesile aktararak figürlerin, dokumaları yaratıcı kültür endüstrisi ürünü olarak değerlendirilmesi yönünde teşvik edilmesi kazanım olacaktır.
Köklü ve eşsiz sanatsal özelliklerle bezeli, güçlü bir karakteristik yapı ve çeşitliliğe sahip, hazine değerindeki özgün varlığımız olan “Yörük Musikîsi”nin, son dönemde küresel ekonomilerde yeni kaynaklar bulma arayışları içerisindeki ülkelerin yöneldiği farklı bir alan olan “kültür endüstrileri” kapsamında değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkacak kazanımlar yönünde farkındalık oluşturulması çok önemlidir. Başlı başına “somut olmayan kültürel miras” niteliğinde bulunan Yörük-Türkmen kültürü, yaşayan ve yaşatılan, dinamizm içinde sürekli devinen, gelenekten geleceğe aktarılmakta olan dolayısıyla süreklilik arz eden bir yaşam tarzıdır. Bunun önemli bir yansıması olan Yörük-Türkmen musikîsi, kültür endüstrileri yoluyla uluslararası platformda tanıtılarak değer kazanacaktır. Aynı zamanda, ekonomik açıdan çarpan ve hızlandıran etkileri yaratacak içerikleriyle, ülkemizin bir yandan iktisat politikalarında diğer yandan kültür ve sanat politikalarında maddî kazanımların yanı sıra uluslararası ilişkiler boyutuyla kamu diplomasisine de önemli bir çekim, imaj ve pazarlama unsuru olabilecektir. Bu kapsamda vurgulanması gereken diğer bir husus da Yörük-Türkmen kültürünün, içerisinde barındırdığı geniş çaplı potansiyel ile Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030’da amaçlanan küresel sorunların çözümünde “paydaş” olma misyonunun fark edilmesi gereğidir. Bu nedenle Yörük-Türkmen musikîsinin “görünürlüğünü ve değerliliğini” artırabilmek için kültür ve sanat üreten insan kaynağına ve bu kaynağın bilim insanlarıyla, profesyonel sanatçılarla, iş becerilerine sahip girişimcilerle, kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya getirilerek, Yörük-Türkmen müzik kültürü bağlamında “değer üreten bir kültür endüstrisi eko-sistemi” oluşturulması gerekmektedir.
Yörükler tarafından gerçekleştirilen ritüellerin işlevselcilik kuramı bağlamında değerlendirilmesi hem sosyal bilimler hem de din antropolojisi alanına önemli katkılar sunacaktır. İşlevselcilik kuramı, ritüellerin yalnızca dinî birer pratik olmadığını, aynı zamanda toplumsal düzeni, dayanışmayı ve kültürel sürekliliği sağlayan temel mekanizmalar olduğunu vurgulamaktadır. Böyle bir yaklaşım, uygulamaların toplumsal ve kültürel yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu göstererek, ritüellerin çok boyutlu doğasına dair bütüncül bir bakış açısı kazandırmıştır. Bu da hem teorik hem de pratik anlamda alana değerli bir katkı sağlayacaktır.
Yörükler, Türkistan’daki Bozkır kültürünü Anadolu’da devam ettiren ve geçmişten günümüze yansıtanlardır. Klasik Türk edebiyatında “Türk”, “Türkmen”, “Yörük” gibi kavramların hem olumlu hem de olumsuz manada kullanıldığı tespit edilmiş olup toplumsal birliğe katkı sunma adına olumsuz manaların açıklanıp tanıtılarak olumlanması sağlanmalıdır.
Yörük kültüründen gelen bireylerin toplum yaşantısında yer edinmelerini sağlayabilmek için bir izleme ve destekleme sistemi kurulabilir. Hem kök ve soylarını unutmadan, bu kültürü sürdürebilmek hem de kendisi ve ailesinin yaşamını devam ettirebilmesi için günün koşullarına uygun iş ve mesleki eğitim imkânlarının oluşturulması sağlanmalıdır. Yörük kültürüne ait aidiyet duygusunun tesis edilmesi ve bunun sürdürülebilirliğinin gerekli olduğu görülmektedir.
Yörük kültürü Anadolu’da köylerimizde tarımla geçimini sağlayanlarca yaşatılmaktadır. Tarım sektöründe ve kırsal bölgedeki sanayide yaşanan sorunlar nedeni ile göçler ve değişim yaşanmaktadır. Bu değişimler Yörük kültürünü yaşayan ve yaşatan tarım sektörü ve kırsal bölge için zorluklar oluşturmaktadır. Devlet bu geçişte sosyal problemler yaratmamak ve kırsal alanda yaşayan nüfusun gelir güvencesini sağlamak için tedbirler almalı ve kırsal kalkınma projeleri üretmelidir. Üreticilerin güçlenmesini sağlayacak kurumsal ve yasal düzenlemeler süratle ele alınmalıdır. Göçün durdurulması ve gelirin arttırılması için Kooperatiflerin birleştiği güçlü bir yapı gereklidir. Üretici birlikleri ve kooperatifleşme başarı ile uygulanırsa kırsal kalkınma sayesinde Yörük kültürü de yaşayacaktır. Yörük kültürünün yaşandığı kırsal alanda gelir artırıcı ve gelir düzeyini yükseltici politikalar, ürün farklılaştırılması, sözleşmeli tarım, doğrudan gelir ödemeleri araçları ile yapılmalıdır. Kırsalda yerel bilgiyi arttıracak Ziraat Meslek liselerinin çoğaltılması ülkenin tarımsal üretimini artıracak ve Yörük kültürüne katkı sağlayacaktır. Geleneksel tarım ürünleri yanında kekik, safran, karanfil gibi tıbbi aromatik bitkiler, lavanta ve lale bahçeleri ile Yörük kültürü birleştirilerek kırsal turizm açısından fırsatlar oluşturulmalıdır.
Osteoporoz (kemik erimesi), günümüzde ülkemiz ve gelişmiş ülkeler açısından en sık rastlanan sağlık sorunlarının başında yer almaya başlamıştır. Kemik erimesinin önlenmesi için çeşitli gıdalar yanında özellikle süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi elzemdir. Bu sebeple Anadolu'da halen varlıklarını sürdüren Yörük/Türkmenlerin besledikleri keçi ve koyun sürülerinden elde ettikleri en doğalından kalsiyum deposu süt ve süt ürünlerini tüketerek sağlığımızı ve kemiklerimizi korumamız mümkündür. Ürünleri tüketerek Yörük kültürünün Anadolu'da devam etmesine de katkı sağlamış oluruz.
Yörük obaları yardımlaşmanın, dayanışmanın, kardeşlik ve dostluğun, bolluk ve bereketin, vatan ve millet için çarpan yüreklerin diyarıdır. Yörük özüyle, sözüyle, doğasıyla üzerinde gökkuşağının renklerini taşıyan yağlık ve poşusu ile insanı insan yapan tüm değerleri içinde barındıran, candır, dosttur. Yörük her cephede en önde giden, bayrağına, vatanına, milletine son derece sadık ve vatanı ve milleti için gece gündüz çalışandır. Bu hususların medya ürünü dizi ve sinema filmleri vasıtasıyla kamuoyuna aktarılması son derece yararlı olacaktır.
2005 tarihli 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyeleri sosyal politika uygulamalarında önemli bir aktör durumuna getirmiştir. Yörük Türkmen dernekleri, belediyelerle çok yönlü sosyoekonomik ve sosyokültürel faaliyetlerle farklı iş birlikleri yapmalıdır. Derneklerimizin nihai amacı, dün olduğu gibi bugün de ülkesinin bütünlüğü ve bölünmezliğinin sağlanmasında devletin yanında ve Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyeti aşmak olmalıdır.
Kültürel Miras olarak Ahilik ve Baciyan-ı Rum teşkilatının hiyerarşik yapısının (yamak/çırak/kalfa/usta) mesleki üretimlerinin doğaya saygılı döngüsel kültür ve kırsal kalkınmada model olarak kullanılması önemlidir.
Türk töresinde var olan sancak açma ritüelinin bir örneği de Yörük-Türkmenler arasında efelik geleneğinin bir uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırım, Karadağ, 93 Rus Harbi ve Milli Mücadele’de bunun örneklerini görmekteyiz. Dolayısıyla Yörük efeler arasındaki zeybek sancağı açma geleneğinin daha kapsamlı bir şekilde araştırılması ve gelecek kuşaklara kültürel ve milli bir miras olarak aktarılması gerekmektedir.
Yörük köylerinin çoğunda Hanefi anlayış hakim olmakla birlikte yemin, miras taksimi vb. meselelerde kitabi bilgi yerine kendi geleneksel anlayışlarının ön planda olduğu görülmektedir. Söz konusu geleneksel anlayış üzerine çalışmalar çoğaltılmalıdır.
Raporlama aşamasında dinleyicilerden gelen soru üzerine uygulanmakta olan yerli tohum geliştirme olanakları politikaları daha da iyileştirilebilir.
Etkinliğin Yörük yaşam tarzı özelinde Türk kültürüne kazanım sağlamasını diliyoruz.
Ayşegül KOYUNCU OKCA - Bircan KAYACAN CANGUL - Bekir AYGÜL - Cüneyt AKKUŞ - Devrim ALKAYA - Duygu ÇOKGEZER GÖRGÜLÜ - Ferit ÇOBANOĞLU - Hanife Gül BOZKURT - Hüsniye KOZAN - Mehmet Zeki TÜRKER - Mustafa KARAZEYBEK - Pınar ALTIOK GÜREL - Renan TUNALIOĞLU - Salih KOPUZ - Sudenas YAĞIZ - Şahin Efe YILMAZ - Şevkiye KAZAN NAS - Turan AKKOYUN
bursaarena.com.tr /özel haber