Meryem Betül Çavdar. Tekvando. Bronz Madalya!

Ali Can Özcan. Tekvando. Gümüş Madalya!

Abdullah Öztürk- Nesim Turan. Masa tenisi çift erkekler takım. Bronz Madalya!

Mahmut Bozteke. Tekvando. Altın Madalya!

Gamze Gürdal. Tekvando. Gümüş Madalya!

Fatih Çelik. Tekvando. Gümüş Madalya!

Aysel Özgan. Atıcılık. Gümüş Madalya!

Öznur Cüre Girdi. Okçuluk. Sıralamada Dünya Rekoru. Finalde Altın Madalya!

Muhammet Khalvandi. Atletizm (Cirit Atma). Altın Madalya!

Aysel Önder. Atletizm (400 metre). Seçmelerde Dünya Rekoru. Finalde Gümüş Madalya!

Ali Öztürk. Masa tenisi. Bronz Madalya!

Abdullah Kayapınar. Halter. Gümüş Madalya!

Nazmiye Muratlı. Halter. Gümüş Madalya!

Ebru Acer. Masa tenisi. Bronz Madalya!

Ecem Taşın Çavdar. Judo. Bronz Madalya!

Besra Duman. Halter. Gümüş Madalya!

Sadık Savaş-Merve Nur Eroğlu. Okçuluk. Karışık Takım. Gümüş Madalya!

Cahide Eke. Judo. Bronz Madalya!

Golbol Kadın Takımı. Altın Madalya! (Üst üste 3. olimpiyat şampiyonluğu)

Kübra Korkut. Masa Tenisi. Gümüş Madalya! (4 olimpiyat madalyalı ilk kadın sporcumuz)

Sevilay Öztürk. Yüzme (50 metre - Kelebek). Bronz Madalya!

Hakan Akkaya. Eskrim. Bronz Madalya!

Umut Ünlü. Yüzme (50 ve 100 metre - Serbest). 2 Altın Madalya!

Fatma Damla Altın. Atletizm (Uzun Atlama). Bronz Madalya!

Sibel Çam. Halter. Bronz Madalya!

Nazan Akın Güneş. Judo. Bronz Madalya!

Kim bu insanlar?

Hani şu hayatlarını kolaylaştıran rampalarının önüne park edilen…

Otomobil kullanabilenlerinin ve yıllarca kullanmış olanlarının türlü bahanelerle ehliyetleri ellerinden alınan…

AVM’lerde, orada burada kendilerine ayrılmış park yerleri pervasızca işgal edilen…

Sokakta, caddede, herhangi bir kamusal alanda dilenci olduğu varsayılıp eline para sokuşturulmaya çalışılan…

“İş verdik ya, daha ne istiyorsunuz” denilen…

Kamuda çoğu zaman diplomalarının altında kadrolarda çalışmak zorunda kalan…

Vatandaşlık hakları lütufmuş gibi gösterilen…

Gelişmiş ülkelerdeki uygulamaların aksine hayatını kolaylaştıracak araç gereçler için cebinden para ödemek zorunda kalan ve bu konudaki devlet desteğinin “devede kulak” kaldığı…

Devleti yönetenlerin vermedikleri her tür parayı veriyor göstermelerinin yanı sıra sadece para vererek “sosyal devlet” olunabildiği sanrısıyla aileleri ile birlikte hayatın her anında büyük bir mücadele vermeye, hayata erişim sorunlarını tek başına çözmeye mecbur bırakılan…

Aynı yönetici kesim ve başta “enerciiikler(!)” olmak üzere her tür yanaşmaları/beslemeleri için adı konulmamış bir “lale devri” hüküm sürerken “tasarruf tedbirleri” kapsamında hayatlarını kolaylaştıran tekerlekli sandalyeden her tür cihaza kadar yurtdışı menşeili araç gereçlerine KDV konulan…

Okullarda, sosyal kurumlarda darp edilen…

Kimilerinin anne babalarının çaresizlikten, kimsesizlikten canlarına kıyıp intihar ettiği ve toplumun / devletin bu konularda üç maymunu oynadığı…

İhtiyaç çok daha fazlası iken devletin özel eğitim kurumlarından ayda sadece 8 saat eğitim/fizyoterapi, hastanelerden yılda sadece 30 saat fizyoterapi ücretini ödemesinin lütuf sayıldığı…

Açık bırakılan rögarlara düşen, elektriğe kapılan…

“Oğlumun/kızımın sınıfında ya da komşu veya kiracı olarak engelli istemiyorum” diye dışlanan…

Herhangi bir sosyal ortamda ya da kamu kurumunda yanında refakatçisi ya da ailesinden bir fert varsa kendisi ile ilgili konularda muhatap alınmayıp yanındakiyle konuşulan…

Bununla da kalınmayıp ısrarla “zekâsı nasıl?” diye sorulan…

Kafalardaki türlü türlü şablona, kalıba sığdırılmaya çalışılıp cinsiyeti başta olmak üzere birçok insana dair hali görmezden gelinen, hatta yok sayılan…

Okula gitmesi, çalışması, sevip sevilmesi, yuva kurması, hayatını yaşaması mucize kabul edilen…

Yıllar önce çıkarılan kanuna başta kanun çıkartanların uymaması sebebi ile bugün bile birçok binaya erişemeyen…

Gitmeyi istediği herhangi bir yer için “acaba girebilecek miyim, acaba mekân uygun mu, uygun tuvalet var mı?” diye düşünmek zorunda bırakılıp bu ve benzer konularda kaygılarla boğuşturulan…

Fırsat eşitliği denildiğinde pek de akla gelmeyen…

Her tür hak kayıplarına rağmen hiçbir ideoloji ya da inanç sisteminde ya yer alamayan ya da “öteye” sevk edilen…

22 Ağustos 2024 tarihinde bu köşede yazdığım Türkiye’de Engelli Sporcu Olmakbaşlıklı yazımda ifade ettiğim şartlarda spor yapmaya çalışan…

Sakatlar… Özürlüler… Engelliler… Özel Gereksinimliler… Nasıl tanımlarsanız tanımlayın, hangi adla anarsanız anın aynı sorunlarla savaştıkları bir gerçek olarak ortada duran engellenenler… Engellediklerimiz…

Engelli sporcularımız Paris’te 28 Ağustos – 8 Eylül 2024 tarihleri arasında “Paralimpik Oyunlarında” kazandıkları 6 altın, 10 gümüş, 12 bronz olmak üzere toplamda 28 madalya, kırılan iki dünya rekoru, üst üste kazanılan şampiyonluklar ile tam anlamıyla destan yazdılar.

Madalya alan, ucundan kıyısından kaçırıp alamayan, mücadele veren tüm sporcularımızı ve hocalarını yürekten kutluyorum.

Bu başarı onlarındır.

Bu arada kimilerinin, “engelli olmayanların dahi hayat standartları ortadayken engelliler şu andaki durumlarına şükretsinler” dediklerini hepimiz biliyoruz.

Bu cümlenin itiraf kısmını bir kenara koyarsak…

Engellilerin gönençte değil sefalette eşitlikle mutlu olacaklarını mı sanıyorsunuz?

Haftanın Notu:

Daha kaliteli yaşamayı, özgür olmayı, kısaca hayatı talep edenlerle “bu dünya benim, sen uzak dur” diyenlerin mücadelesi her şeye rağmen devam ediyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.