İyimser olmak güzel bir şey ama gerçeklere gözlerimizi yummamak kaydıyla…

Bizim meslekdaş Sadık Albayrak’ın Maliye Bakanı oğlu Berat’ın konuşmalarını televizyonda izlerken, hep hayal dünyasında gezindiğini düşünürüm. Öyle şeyler söylüyor ki, çoğu gerçekle örtüşmüyor. Örnek olarak hangi birini versem acaba? Ekonomide iyiye gittiğimize ilişkin sözlerini mi, 2,5 milyon kişiye iş bulunacağı şeklindeki müjdesini mi, fiyatların yaza doğru düşeceği yolundaki kehanetini mi?..

Öyle anlıyorum ki Türkiye, Beştepe sarayından farklı görünüyor, halkın içinden çok daha başka görüntüler veriyor. Ben son yıllardaki devlet istatistiklerine hiç güvenmediğim gibi, hiç de sağlıklı bulmam. Bana yönetimin istediği sonuçları veriyorlar gibi gelir hep. Öyle ya, geçenlerde açıklanan bir resmi istatistiğe göre, halkın yüzde 52’sinden fazlasının mutlu olduğu iddia edilmişti. Ben bu ülkede yaşıyorsam eğer, ülkeyi yöneten partinin yakın çevresinden ve devletten beslenen yoksul kesimden başka mutlu bir kesime rastlamadım hiç. Çok dolaşan, halkın içinde yaşayan, sürekli araştıran bir insanım. Devamlı şikayet dinliyorum, devamlı dert dinliyorum, devamlı ağlaşıyor insanımız…

Ama meydanlar böyle söylemiyor, devlet imkanlarını sonuna kadar kullanan iktidarın mitingleri müthiş kalabalık. Bu kalabalığın nasıl oluştuğunu söylememe gerek yok. Çünkü herkes biliyor, herkes görüyor fotoğrafı.

Bedava otobüslere, belediye otobüslerine, minibüslere binerek meydanları dolduranların hikayesi yeni değil ki Türkiye’de.. 40 yıldan beri yapılan bir iş bu, adına da taşıma kalabalıklar denir. Eskiden meydanlarda bu kadar fazla insan yoktu ama, eskiden iktidar partilerinin devlet imkanlarını bugünkü kadar hovardaca ve rahat kullanması da yoktu. O günlerin partileri yasalara saygılı davranır, devletin hiçbir imkanını kullanmayı akıllarından bile geçirmezlerdi. Zaten geçirseler basın, onların ipliğini pazara çıkarır, yargıyı da göreve çağırırdı. Bu yüzden kimse teşebbüs edemezdi devlet imkanlarını seçim kampanyalarında kullanmaya.

Herneyse, biz gelelim Berat evladımızın sözlerine. Öncelikle Berat iyi yetişmiş, iyi tahsil yapmış, yurtdışında okumuş, dünya görüşü olan donanımlı bir genç. Her genç gibi fazla ateşli, fazla heyecanlı ve keskin sirke durumunda görünüyor. Bana göre en büyük dezavantajı, saraya damat olmak. Bu öyle göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Bir yanda gerçekler, bir yanda aile, bir yanda da ülkeyi 17 yıldır yöneten güçlü bir kayınpeder… Haydi bakalım çıkın işin içinden. Akıllı bir insan, kayınpederinin politikasına ters düşer mi hiç?İster Amerika’da okusun, ister uzay bilimleri tahsil etsin, ister ağzıyla kuş yakalasın hiç kimse kayınpederini üzmez. O ne diyorsa doğrudur, o hangi hedefi ve sonucunu gösteriyorsa, aksini düşünmek bile ayıptır.

Ben Berat Albayrak’ın sözlerini böyle değerlendiriyorum. Yoksa o akıldaki, o donanımdaki, o dünya bilgisindeki bir insanın ekonominin iyiye gittiğini söylemesi, milyonlarca insana iş bulacaklarını müjdelemesi ve enflasyonun düşerek fiyatların iki-üç ay içinde ineceğini iddia etmesi hayra alamet değil. Olsa olsa bu kayınpederine saygılı bir gencin ifadeleridir.

Berat gibi uyanık bir Türk genci, sizin ve benim gibi insanların gördüğü, ülkenin gerçek fotoğrafını görmüyor mu yani? Fabrikaların kapanmaya başladığını, işletmelerin oluk gibi personel çıkardığını, yurt dışına çok büyük bir sermayenin kaydığını, yabancı şirketlerin Türkiye’den çekilmeye başladığını, çiftçinin ve küçük esnafın imdat çığlığı attığını görmüyor mu, görmüyorsa eğer duymuyor mu?

Bu yıl ödememiz gereken dış borçlarımızın da mı farkında değil? Evet Arabistan’dan gelen ufak bir sermaye var, Arap’ların konut ve arazi alışlarında artış görünüyor ama, bunlar ekonomimizi düze çıkartmaya yeter mi? Berat Albayrak daha iyi bilir ama yetmez. Milletin üzerinde inanılmaz bir vergi yükü var. Nerdeyse soluduğumuz havadan da vergi alacaklar ama, son yıllarda kentlerimizin üzerine çöken kirli havayı görünce, şimdilik onu devreye sokamıyorlar. Aklınıza ne gelirse, her şeye vergi konuluyor artık. Hayır orada da akıllı bir politika üretemedikleri ve içkiye bile zam üzerine zam koydukları için, millet rakı-şarabı evinde üretmeye başladı. On misli daha ucuza çıkıyor çünkü.

Elektriğe zam, mazota zam, doğalgaza zam, ulaşıma zam, yiyecek-içeceğe zam, Allah’ın verdiği içme suyuna bile zam, hem öyle bir zam ki damacanası 20 liraya çıktı,oralı olan yok. Bu zam yağmuru altında ıslanmadan, bütçesi delik deşik olmadan, maaşı erimeden ayakta kalabilene aşk olsun. Ekmek bile pasta fiyatına satılıyor günümüzde. Hiç 7-8 liraya ekmek olur mu? Çok tahıllı diyorlar, ekşi maya diyorlar, yeni yeni isimler veriyorlar, sonra basıyorlar zammı. Artık normal ekmeği bile fırınlarda bulmak zorlaştı. Ona kalmadı-bitti diyorlar, yerine ekşi mayalısını, çok tahıllısını, tuzsuzunu veriyorlar. Bunları görmek için saraydan çıkmak, halkın içinde yaşamak lazım.

Neyse, seçimlere bu hava içinde gidiyoruz. Sonucu ne olur ki diye merak edenlere, sadece şunu söyleyebilirim. AKP yatsın kalksın CHP’ye ve ona paralel muhalefet anlayışına şükretsin. Ne demek istediğimi anladınız değil mi? Peki muhalefeti bile süklüm püklüm yapılan bir ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğiz acaba? Bir bilen varsa beri gelsin diyeceğim ama yetmeyecek. Herkes şapkasını önüne koysun ve derin derin düşünsün geleceğimizi diyeyim kafi….

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.