Türkiye’de, toplumsal ve siyasi birçok gelişme yaşanıyor. Gelişmeler kamuoyunda geniş yankı bulurken, ülkenin geleceğine ilişkin de kritik soruların doğmasına yol açıyor.
Birinciliği son yerel seçimde kaybeden, ancak ittifak ortaklarının desteğiyle hükmünü sürdüren iktidar partisinin yürüttüğü ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki süreç toplum vicdanını derinden etkiliyor.
Narin ve yeni doğan çocuklar davası, çocuk istismarları, kadın cinayetleri, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması ve bunların Belediye Meclislerinin çalıştırılmaması, seçilmiş bir milletvekilinin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen göreve başlatılmaması, İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmayarak bazı siyasetçi ve akademisyenlerin yıllarca cezaevinde tutulması hukuksuz işlemlerin bazılarını oluşturuyor.
Harp Okulları Mezuniyet Töreni bittikten sonra ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek kılıç çatan ve “And içeriz ki, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanımızın bir karış toprağına uzanan eller karşısında bizleri bulacaktır. Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yeminini eden bazı teğmenler ile komutanların ordudan atılması için işlem başlatılması da bir başka olgu.
Bundan önce de, ‘Atatürk Rozeti takmayanlara tepki gösteren 4 teğmenin ihraç edilmesi’ne karşın, makam arabasıyla gittiği tarikat evinde sarık takıp, asker üniformasının üstüne cüppe giyen tuğamiralin, bütün hakları verilerek normal yoldan emekli edilmesi aynı zihniyetin göstergesi.
3 KADININ İNANILMAZ BAŞARISI
Mustafa Kemal’in askerleri olduklarını haykıran, okullarının birincisi 3 kadın teğmen de en az O’nun kadar zeki ve yetenekli.
ÖRNEĞİN:
Kara Harp Okulu’nda yüzde 62 oranında askeri, yüzde 38 oranında akademik eğitim alınıyor. Spor, atış ve tatbikatlarda başarılı olmak gerekiyor. Dokuz hafta süreyle komando eğitimi, başarılı olanlara da üç hafta paraşüt eğitimi veriliyor. Silah atışlarında başarılı olanlar arasından seçilen Harbiyeliler, keskin nişancıcılık, dalgıçlık ve kayak eğitimi alıyor. Askeri pentatlon, atış, atletizm, kros, koşarak hedef bulma, yüzme, tenis, basketbol, voleybol, hentbol, masa tenisi, eskrim, triatlon, tekvando, karate, kick boks, judo eğitimlerini başarı ile geçmek gerekiyor. 12 branşta (Ebru, resim, zeybek, horon, bağlama, piyano, yan flüt, ney, koro, satranç, boru, trampet) eğitsel kol faaliyetinde de başarı kazanmak gerekiyor. Ayrıca İngilizce, Rusça, Arapça, Farsça, Fransızca ve Yunanca dillerinin birinden tam puan alma şartı var. Bilgisayar, elektronik, inşaat, makine mühendisliği, savunma yönetimi, tarih ve uluslararası ilişkiler programlarının birinde de başarı gerekiyor. Tüm bunlardan en yüksek puanı alanlar okul birincisi oluyor. Tıpkı Ebru Teğmen gibi...
İSTİBDAT YÖNETİMİ TEĞMEN KEMAL’E KIYMADI
Peki, teğmen Mustafa Kemal’in yetenekleri nelerdi, tavrı ve istibdat döneminde aldığı ceza neydi?
‘Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisi'ni başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi (Apolet Numarası 1283’tü). 3 yıl süren başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisi'nde devam etti. 1903 yılında Üsteğmen olmuştu. 11 Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'nden mezun oldu.
Harp Okulu'nda ve Harp Akademisi'nde de zekâsı, yetenekleri ve üstün kişiliği ile kendisini arkadaşlarına ve öğretmenlerine tanıtmış, onların içten sevgi ve saygısını kazanmıştı. Askerlik derslerine büyük ilgisinin yanında matematiğe, edebiyata ve güzel söz söylemeye karşı da merakı ve eğilimi vardı.
Harbiye'de ve Harp Akademisi'nde, memleket ve millet davaları ile ilgilenmesi, düşüncelerini cesaretle ifade etmekten çekinmemesi sebebiyle aydın ve inkılâpçı bir subay olarak tanınmıştı.
Paris’teki Jön Türk gazeteleri ile Fransızca gazetelerini getirtiyor ve arkadaşlarını etkilemeye çalışıyordu. Siyasal düşüncelerinin Harp Okulu’nda olgunlaşmaya başladığını söyleyen Mustafa Kemal, bir yandan öğreniminde başarılı olmak için sürekli çalışıyor bir yandan da ülkenin kaderine kafa yoruyordu. Zira ülkenin siyasetinde yanlışlar olduğunu fark etmişti. Ülkedeki yanlışlar hakkında herkesin bilgi sahibi olmasını isteyen Mustafa Kemal, el yazısı ile gazete hazırlama işine girişti ve gazete çıkarmaya başladı. Gazete az kullanılan bir dershanede hazırlanıyor, elden ele dolaştırılıyordu.
Ancak bir süre sonra durum Mektepler Nazırı Zülüflü İsmail Paşa tarafından öğrenildi. Bu durumla ilgili bilgi alan akademi komutanı bir gün ansızın dershaneye bir baskın yaptı ve öğrencileri suçüstü yakaladı. Komutan konu hakkında takibat yapmayıp sert bir ihtarla yetindi.
Mustafa Kemal 11 Ocak 1905’te üç yıllık notlarının toplamına göre akademiyi beşinci olarak bitirdi. Harp Akademisi yıllarını yabancı dilini geliştirerek, vatan şairi Namık Kemal’in düşüncelerini izleyip bunları okul içinde yayarak geçiren Mustafa Kemal, askerî öğrenimi boyunca yabancı dil, şiir, dans, hitabet gibi o dönemin askerî öğrencisi için pek de alışık olunmayan konularla da ilgilendi.
Mustafa Kemal ve arkadaşları bir ev tutarak gazeteyi çıkarmaya devam etti, ancak bir muhbir tarafından ele verilerek tutuklandı.
Birkaç ay hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldılar.
Mustafa Kemal, daha sonra (bir nevi sürgün olarak) vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine (Şam'a) atandı.’
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com