Kıymetli Okurum,

Bu hafta sizinle 2018 yılında gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme aldığım bir kısa hikayemi paylaşmak istiyorum.

Bir Paket Çikolata

O gün karne günüydü. Berra Hanım, henüz evden çıkmamıştı. Gitmeden önce son hazırlıklarını yaparken oğlunun sesiyle irkildi.

"Bunlar ne anne?"

Odasından salona elinde tabletiyle gelen oğlu, masanın üstüne istiflenmiş kutuların içlerindeki 40-50 kadar çikolata paketini gösteriyordu. Berra Hanım, söz konusu kutuları taşımayı kolaylaştıracak torbaya özenle yerleştirirken cevap verdi.

"Ha onlar mı? 5-A sınıfının hem matematik hem sınıf öğretmeniyim ya... Bugün karnelerini dağıtırken öğrencilerime vereceğim birer tane... İstersen açayım bir kutuyu, bir tane alabilirsin. Fazla fazla var."

Aynı yaş grubunda farklı okula giden Eyüp, üzerinde çikolatanın resmi bulunan kutulardan birine bakıp burun kıvırdı.

"Sütlüymüş bunlar, ben fıstıklı seviyorum."

Yemeği seven, çoğunlukla da yemek seçmeyen oğlundan beklemediği bir cevap almıştı Berra Hanım. İster istemez "acaba öğrencilerim bu sürpriz karne hediyesini sevmezler mi?" diye kaygı duysa da artık bu yola girmişti, dönüş yoktu.

Berra Hanım, öğretmenliğinin yanı sıra bilhassa yurtdışı için faaliyet gösteren yardım kuruluşlarına maddî olarak yardımda bulunan duyarlı bir insandı. Eşinin hali vaktinin yerinde olması bunu mümkün kılıyordu.

Geçtiğimiz yıllarda Myanmar ve Filistin başta olmak üzere birçok bölgeye yaptığı nakdî yardımlardan dolayı teşekkür belgesi almış, yaptığı hayrın yaygarasını yapmaktan hazzetmediği için elinden geldiğince kimseye duyurmamaya çalışmıştı.

***

Eyüp, sanki bir şey söyleyecek gibi duruyordu. Annesi hemen anladı.

"Çıkar bakalım dilinin altındaki baklayı... Bir şey isteyeceksin değil mi?"

Eyüp, annesinin bu ferasetini fırsat bilip isteğini dile getirdi.

"Takdir alıyorum anne biliyorsun, ben karne hediyesi olarak spor ayakkabısı istiyorum."

Berra Hanım, buruşturdu yüzünü.

"İyi de oğlum, daha geçen ay aldık ya son model spor ayakkabısı? İste, başka şey alalım."

Eyüp ısrar ediyor, istediği ayakkabının fotoğrafını tabletinden annesine göstermeye çalışıyordu.

"Ama anne bunlar daha rahat, hem modeli de çok hoşuma gitti. Bak şuna bak, ne güzel..."

Ana oğul epey tartıştıktan sonra Eyüp tepine tepine çıktı odadan.

"İstediğim hiçbir şeyi almıyorsunuz... Küstüm size, küstüm işte!"

"İnsaf et evladım!" diye seslendi annesi oğlunun arkasından üzüntüyle.

***

Berra Hanım, karneleri ve başarı belgelerini dağıtmıştı. Ardından masasının yanında duran poşetteki kutuları masasının üzerine koyduktan sonra onları dağıtmak için bir öğrencisinden yardım istedi.

“Sevgi, gel evladım dağıtalım bunları arkadaşlarına…”

Sevgi ile beraber kutulardan çıkarttıkları çikolata paketlerini kürsünün en önündeki sıradan başlayarak birer birer dağıtmaya başladılar. İlk sırada oturan başarılı öğrencilerinden Türkan’a çikolatasını kendisi vermişti.

Çikolatayı alır almaz gözlerini patlattı şaşkın bir ifadeyle küçük Türkan.

“Bu çok fazla öğretmenim!” dedi sondaki m harfini uzatarak…

Berra Hanım, öğrencisinin bu tok gözlü tavrından dolayı öyle duygulandı ki, ağlamamak için kendini zor tuttu. Yutkunarak, “Hayır Türkan’ım sizin için çok değil afiyet olsun!” diyebildi yalnızca. Türkan “Ama öğretmenim, bu gerçekten çok fazla!” diye ısrar etse de Berra Hanım, kararlı ve sevgi dolu bakışlarıyla konuşup başını okşadı Türkan’ın.

“İkinci dönemimiz daha sevgi dolu birbirimize karşı daha anlayışlı olsun diye bu dönemi çikolatayla kapatmak istedim.”

Türkan, mahcup bir ifadeyle çikolatasını çantasına koyarken, Berra Hanım’ın içi sızladı. Ne yapsa beğendiremediği oğlu geldi aklına önce… Sonra kilometrelerce uzakta hayatlarına katkı yapmak için çabaladığı insanlar… En sonunda da gözünün önünde olduğu halde göremediği, bir paket çikolataya bile “çok” diyecek kadar tok gözlü öğrencisi Türkan…

“En yakından başlamak lazım!” diye söylendi kendi kendine.

“Hem sahip olduklarının kıymetini bilmeyi öğretmek… Hem de daha çok çocuğun çikolata yemesini sağlamak için…”

Bu hikâyeyi başta da dediğim gibi yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazmışım altı yıl önce. Aradan geçen altı yılda hem zihinsel hem sosyal olarak değişiklik oldu mu?

Takdiri siz okurlarıma bırakıyorum.

Haftanın Notu:

Duyuldu mu bilmiyorum ama mecliste verilen ‘Depremde kaybolan çocuklar araştırılsın’ önergesi AKParti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Epstein rezaleti ayyuka çıkmışken hem de… Kayıpların, dolan bir yılın ardından ‘ölü’ kabul edileceği ‘kayıp’ statüsünden çıkarılacağı söyleniyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.