BURSA ARENA / Haber Merkezi
ABD 10 yıllık tahvil getirisinin ani bir şekilde yüzde 1.6 seviyesinin üzerine çıkması sonrası bugün ons altında yüzde 3'ten fazla değer kaybı görüldü. Yurt içinde altın fiyatlarında düşüş doların Türk Lirası karşısında değer kazanmasıyla sınırlı kaldı.
2020 yılında en çok konuşulan yatırım araçlarından olan altın, ABD tahvil faizlerindeki yükselişin etkisiyle sıkıntılı günler geçiriyor.
ABD'de 10 yıllık tahvil faizlerinin 2016'dan bu yana ilk kez yüzde 1.61 seviyelerine kadar tırmanması güvenli liman olarak görülen altının ons fiyatının 1.720 dolar seviyesinin aşağısına inmesine neden oldu.
15 Şubat'ta 1.818 dolar olan altının ons fiyatı aradan geçen 10 gün içinde 100 dolardan fazla değer yitirdi.
Dolar/TL’de geçen hafta görülen en düşük seviye olan 6.9’lardan başlayan yükselişle birlikte TL bu yılki kazanımlarının tamamını kaybetti.
Geçen hafta 6.9’a kadar gerileyen dolar/TL dün 7.25’e kadar yükseldikten sonra gece en yüksek 7.44’ü gördü. Bugün görülen en düşük ve en yüksek güniçi seviyeler ise 7.31 ve 7.4850 oldu.
Doların Türk lirası karşısında değer kazanması nedeniyle yurtiçinde altın fiyatlarında daha az kayıp yaşandı.
Kapalıçarşı'da gram altının fiyatı yüzde 0.72’lik kayıpla 410 liraya geriledi.
Altın yatırımcıları, ABD'de 1.9 trilyon dolarlık teşvik paketinin devreye girmesiyle birlikte fiyatların yeniden yükselişe geçmesini bekliyordu. Bugün, Goldman Sachs, altın fiyat tahminini ons başına 2300 dolardan 2000 dolara düşürdü.
PİYASALARIN GÜNDEMİ
Piyasalarda takip edilen ana gündem maddeleri arasında aşılama süreci, ABD ve AB ile ilişkiler de önemini korumayı sürdürüyor.
Bazı yatırımcılar TL’de yaşanan değer kaybını geçici görürken bazı yatırımcılar ise ekonomi politikalarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerle yeniden değer kayıpları bekliyor. Beklentilerin birbirinden bu kadar farklılaşması ise volatiliteyi beraberinde getiriyor.
Sözcü'de yer alan habere göre, Rabobank gelişmekte olan para birimleri stratejisti Piotr Matys, “Piyasalardaki bu düzeltme kesinlikle sancılı ancak böylesine güçlü bir değer kazancı varken bunun gibi oldukça sert düzeltmelere hazır olmalısınız. TL’deki değer kazancı bu hareketle durmuş olabilir ancak bu değer kazancının henüz bittiğini düşünmüyorum. Dolar/TL’nin gördüğü en düşük seviye olan 6.9’ın bu yılın dip noktası olmasını beklemiyorum. Küresel piyasalarda sakinlik yeniden sağlandığında dolar/TL’de yılın yeni dip seviyesinin 6.5’e kadar mümkün olduğunu düşünüyorum” dedi.
Türkiye’de Kasım ayı başında ekonomi yönetiminde değişim yaşanmış ve rezerv satışlarıyla desteklenen düşük faize odaklı alışılagelmişin dışındaki politikalardan vazgeçilmişti.
TCMB’nin başına Naci Ağbal’ın gelmesiyle yaşanan bu değişimle birlikte politika faizi %17 ile gelişmekte olan ülkeler arasından en üst sıraya yerleşmiş ve enflasyonu düşürmeye odaklı bir politika benimsenmeye başlamıştı. TL bu dönemde dolar karşısındaki değer kazançlarını %20 üzerine taşımış ancak bu trend geçen hafta itibarıyla yerini politikaların sürdürülebilirliğine ilişkin endişelere ve küresel baskıya bırakmıştı.
TCMB’nin %17 seviyesindeki politika faizinin beklenen enflasyona göre gelişmekte olan para birimleri arasındaki en yüksek reel faizlerden birini sunması işlemcilere göre TL’deki sert değer kayıplarına rağmen yine de “avantaj” sağlıyor.
Ancak aynı zamanda bu yüksek faiz hala siyasi tartışma yaratmaya devam ediyor ve son dönemde siyasetçilerin açıklamalarıyla birleşerek TL’yi baskılayan bir unsur olmaya da devam ediyor.
Rezerv tartışmaları ile gündeme gelen Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak’ın yeniden kabinede görev alma olasılığına ilişkin söylentiler de bu hafta piyasanın gündemine oturdu.
Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde, ekonomi yönetiminde Kasım ayında yaşanan değişim öncesi iki senede yaşanan 128 milyar dolarlık kayıpla başlayan tartışmalar kısa sürede yerini kabine revizyonuna ilişkin tartışmalara bıraktı.
Son olarak Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut Türkiye’deki para politikası uygulamalarını eleştirerek faiz politikasıyla paranın değerinin korunamayacağı söyledi. Bulut daha önce de yüksek faizin yurtdışına sermaye tranferine neden olacağı eleştirisi getirmişti.