TAİWAN:

Ekonomisi hakkında: Televizyon haberlerinde bir banka içinde bir adam iki bavul Amerikan Dolarını yerlere atmaya çalışıken güvenlikler önlemeye çalışıyordu. Biz soygun zannettik. Ertesi gün öğrendik. bankalar döviz satın almıyorlarmış. Revalüasyon nedeniyle 2 milyar dolar zarar etmişler. Hükümetin önlem almasını istiyorlarmış. Bankadaki adam da yurt dışına ürettiği malları satmış. İşçilerina maaş ödemek için getirdiği dövizleri bozdurmak istiyormuş. Banka satın almadığı için arbede çıkmış. Ceza evlerinde 3 kişi olduğunu söylediler. Emin değilim.

18 milyon nüfuslu bu ülkede 1985'te yıllık ihracat tutarı 32 milyar dolar ithalatı 21 milyar dolar. Türkiye'nin 7-8 milyar dolardı. Bu ihracattın 17 milyar doları USA'ya yapılmış. Şu anda elinde 440 milyar dolar birikmiş parası var. Borcu yok. Ev kiraları çok yüksekti. Bizim türkün evi sıradan bir daire olmasına rağmen TÜV her ay 3000 Dolar kira ödüyormuş. Otomobil sayısı çok az. Konut ve arabalar da vergi çok yüksek olduğu için ithalat minumum seviyede imiş. Büyük çocuklar genellikle aileleri ile birlikte yaşıyorlarmış. Böylece elde edilen tasarruflar yatırıma yönlendirliyormuş. Şimdi kendi otomobil fabrikaları var. Konut yapımınada hız vermişler.

Sosyal yaşam hakkında: Hafta sonlarında müzeleri ve çarşıları geziyorduk. Tapei'deki müzede 1,5 metre yüksekliğinde 50 cm genişliğinde katlanır paravanlarda resimli romanlar vardı. Hiç silah türü bir nesne sergilenmemişti. Yerli bir pazar da kafeslerde yılanlar ve raflarda şaraplar sergilenmiş satılıyordu. Bazı şarapların içerisinde yılanlar vardı ve pahalıydı. Talep üzerine kafesten bir yılan çıkarılarak örs üzerinde çekiç ile kafasının yarısı eziliyordu. Hayvan ağzına sokulan kadehe zehrini boşaltıyordu. Üzerini şarapla doldurup satıyorlardı. Afrodizyak faydaları sayılmakla bitmezmiş. Birde kompresöre bağlanmış cam bardaklar vücudun belli yerlerine yapıştırılarak içinin havası emiliyordu. Bardağı dolduran deri kırmızılaşıyordu. Bir müddet sonra hava musluğu açıldığında bardaklar ayrılıyordu. Hatırlıyorum çocukluğumda annem de çay bardaklarının içine yanan kağıt parçası kor ve sırta ters çevirirdi. Isınan hava dışarı çıktığı için bardak vakum yaparak deriyi emerdi. Bir müddet sonra bardağı aldığında kolonya sürerdi. Bu kas ağrısı olanlara iyi gelirmiş. Her halde bir fizik tedavi yöntemi idi.

Bir gün de caddede yürürken bir takım otellerin önünden geçiyorduk. Değişik türde ve dekorda oda resimleri vardı. Yazılar tamamen Çince olduğu için anlamadık. Bir kadın yalnız gelirken bir sürü 17 ve yukarısı gençler kadına koşarak yöneldiler. Tabii ki bir dadaş olarak buna katlanamazdım. Zeki'ye "kadına saldırıyorlar" koş dedim. Biz yanlarına vardığımızda her biri birşey anlatmaya çalışıyordu. Sonra öğrendik ki bu çocuklar masajcı imişler. Bayan banyo yapmaya yalnız geldiği için çocuklar yardım pazarlığı yapıyorlarmış. bu otellerin adı Love Hotel imiş. Eşler hafta sonlarında buralara gelerek banyo ihtiyaçlarının yanı sıra fantazilerini de yaşıyorlarmış.

Siyasi Yapısı Hakkında : Çin Halk Cumhuriyetini kuran Kominist Partisi Lideri Mao'ya yenilen Çin Cumhuriyeti Devlet Başkanı Çan Kay Şek, Taiwan adasına Han Çinlileri ile geçerek yönetimini burda sürdürdü. Öldüğünde başbakan oğlu devlet başkanı oldu. Tek partili bir parlementer sistem ile yönetiliyordu. Kendilerini tek devlet farklı iki parti yönetimi olarak görüyorlar. Çok disiplinli çalışan bir toplum. Bazen öğlen tatillerinde fabrika gezmeye gittiğimizde işçiler çalıştıkları tezgahın altında tahtaların üzerinde yatıyorlardı. Onları rahatsiz etmek kesinlikle yasaktı. Patron bile saygı gösteriyordu. Hong Kong ve Singapur'da da kalkınmayı yapan ve yönlendirenlerin çoğunluğu Han Çinlileri. Main (Ana) Çin parçasını da bir gün yöneteceklerine inanıyorlar ve buna çalışıyorlar.

Teknoloji gelişim süreci : Çin Cumhuriyetinin Çan Kay Şek Hükümeti 1950 yılında ana kara zenginleri ve aydınlarının çoğunluğu ile Taiwanîn Tapei şehrine taşınmış. 1963 yılında Vietnam Savaşı başladığında ABD, askerlerinin izinlerini geçirip moral kazanması için bir tatil bölgesi olarak hizmet talebinde bulunmuş. Taiwan kabul etmemiş. Amerikalılara da vize koymuş. Bunun üzerine onlar da Tayland Kralı ile anlaşmışlar. Tayland eğlence merkezine dönüşmüş ve kalkınma modeli olarak turizmi seçmiş.

Taiwan da Multitech Bilgisayarları üreten Holding Japonlar'a bir büyük radyo istasyonu kurduruyor. İngilizce yayın da yapmaya başlıyor. Teyp kasetleri ile askerlerin ve ailelerinin gönderdiği ses kayıtlarını yayınlıyor. Böylece aralarında sesli iletişim sağlıyor. Askerlere ve ailelerine ürettikleri teyp ve kasetleri satıyor. 1961 yılında kurduğu radyo fabrikasında tek dalgalı cep radyosu üreterek askerlere satılmasını sağlıyor. Ayrıca askerlerin ihtiyaç duyduğu el aletleri iğne, iplik, bıçak, çakı, makas,çakak, tırnak makası v.s) üretiyor. Bu radyo aracılığı ilede ABD toplumunda sempati toplayıp ürünleri tanıtıyor. ABD tüketicisini ve taleplerini öğreniyor. Ayrıca askerlerin boş vakitlerinde vakit geçirecekleri elektronik oyun makineleri yapıyor. Bunlar içinde üniversitelerde tekno kentler kuruyor. Aklınızdan geçen bir işlevi yerine getirecek kart talebiniz burada dizayn edilebiliyor. Gidip bir kart baskı atölyesinde bastırtabiliyorsun. Gerekli entegreleri ve çipleri satın alıp karta yerleştirererek yepyeni bir bilgisayar veya elektronik cihaz üretimine başlayabiliyorsun. 1970'li yıllara gelindiğinde hesap makinası ve oyun bilgisayarları üretimi yapıyorlar. Patent haklarına riayet etmedikleri için noname (isimsiz) olarak amerikan ürünlerini ve Japon ürünleri üretip çok ucuza piyasaya sürüyorlar. Bilgisayar üretim fabrikaları büyük bir salonda kurulu U şeklinde üretim masası etrafında oturan 50-60 kişi. Her biri kartın üzerine bir parça takıp yanındakine veriyor. Kolun bitiş ucunda lehim havuzu var kaynıyor. Kart orda yüzdürülerek bacakları lehim ile bağlanıyor. Birisi kartı alıp test odasına götürüyor. Tamam olduğu kontrol edilerek bilgisayar montaj bölümüne taşınıyor. Bunu görünce Türkiye'de de yapabileceğimizi sahibi ile konuştum. Ortaklığı kabul etti. ROC damgası ile dünyaya şimdi kendi markları ile meydan okuyorlar.

TAYLAND:

Bu ülkeyi gündüzcüler ve gececiler olarak iki kısımda incelemek yerinde olur. Gündüzcüler dünyanın her her yerinde olduğu gibi ekmek kaygısı ile koşuşturan ve çalışıp üretenler olarak tanımlayabiliriz. Gececiler ise sadece zevk ve seks ticareti yapanlar ile şehvet tutkunlarının dünyası olarak tanımlanabilir. Ne kazanıp, ne kaybediyorlar anlaşılır gibi değil. Vietnam savaşı nedeniyle turizm ön plana çıkmış ve halen sürdürmekte. Hintliler tekstil piyasasının temel aktörleri. Turizmciliğin verdiği çok büyük bir hoşgörü var.

HONG KONG:

Serbest pazar ticaretin merkezi. Çevre ülkelerin ürettiği her türlü ürün burada dünyanın diğer ülkelerinden gelen alıcılar ile buluşturuluyor. Marka kaygısı olmayanlar için ucuzluk cenneti. Biz orda iken elektronik cihazlar ve videolar klo ile 75 ABD Dolarına satılıyordu. İstediğin markayı yapıştırabilirsin. Çok çok pahalı bir şehirdi.

SİNGAPUR:

Turizm, finans, taşımacılık ve elektronik görüntü cihazları üreticisi bir ülke. Çevre ülkelerin ihraç ettikleri ürünlerin dağıtım merkezi.

Hava yolu şirketi dünyanın en genç (Yaş ortalaması 2) filosundan oluşuyordu. Yer yüzündeki cennet olarak söyleyebilirim. Sakin ve temizliğin yanı sıra disiplinli ve düzenli bir ülke. İnşaat ve bina yapım teknolojisi çok ilerde. Yapacak inşaat kalmayınca ekonomi durmuştu.

SONUÇ:

Bu ülkelerin ortak özelliği birbirlerini tamamlayıcı mal ve hizmet üretip ABD piyasasına satmaları.

Eğer bir ülke ABD ye mal ve hizmet satamıyorsa kalkınma ve gelişme şansı çok az. Avrupa ülkeleri içinde bu durum aynı. Buna Almanya ve Japonya da dahil. Bu ülkelerin ihracatının %60'ı ABD'ye yapılıyor. Bunu nasıl başarıyorlar. ABD bizim elimizi neden tutmuyor? Bize hiç fırsat tanımadı mı? Biz mi beceremedik? Sonraki yazı bununla ilgili olacak.

etabey@hotmail.com

Etabey Karatoprak

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.