Düşmeyen nerden bilsin aşkın zor olduğunu
Ölmeden Azrail’e canı sunmakmış meğer
Dirhem dirhem içinde yanan kor olduğunu
Hicran denen ateşte her an yanmakmış meğer

..

Mecnunu Leylâ için çölde seyyah eyleyen
Binlerce isim varken tek bir ismi söyleyen
Vuslatın hasretiyle kızgın çölü yeğleyen
Har dolu kuyulara umut banmakmış meğer

..

Gamzelerin de makber kirpik musalla taşı
Ruhunun izbesin de bitmez gönül telâşı
Leb’ini öpüyorken döktüğünde gözyaşı
Sevda yağmurlarında ruhu yunmakmış meğer

..

Gördüğü güzel düşün en olmadık yerinde
Kıyametler koparken yüreğin de derinde
Hüzünleri demlerken gözlerinin ferinde
Avucunu Sema’ya açıp anmakmış meğer

..

Kavrulan mevsimlerde çiğ düşer nefesine
Yar diye bastığında yar/i can kafesine
Badısaba'm misali şeydanın hoş sesine
Aldığı son nefesi varı sanmakmış meğer

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.