Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve sınırlarını çizen Mustafa Kemal Atatürk, Ortadoğu konusunda tarafsız kalmaya karar verdi. Çünkü Arapların Osmanlı’ya isyanı sonucunda başta Mekke ve Medine olmak üzere Ortadoğu’nun her yeri İngilizlerin eline geçti. Filistin ise İngiltere’nin sömürgesi olurken, gelecekte bir İsrail Devleti’nin kurulması planlanmıştı.

Balfour Deklarasyonu; Lloyd George'un başbakanlığındaki Britanyalı savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Arthur Balfour'un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin -İsrail- kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir. Tarih 1917’dir. Ve 9 Aralık 1917’de de Kudüs’ten Osmanlı Ordusunu Şam’a çekilmesiyle, savaşılmadan kent İngilizlerin eline geçti.

Bu gelişmeleri yaşayan hem Atatürk, hem de silah arkadaşları O yüzden Ortadoğu’dan uzak durmuşlardır. Bu arada petrolün peşinde olan İngiltere ve Fransa’yı da unutmamak gerekiyor.

Aynı emperyalist devletler aynı derecede şiddetle Türk’ün de, Arap’ın da, Irak’ın da, Anadolu’nun da, Suriye’nin de düşmanlarıdır. ../.. Şu halde, Anadolu’nun, Irak’ın, Suriye’nin hayatı ve menfaatleri pek sıkı bir tarzda birleşmiş bulunuyor. Demek oluyor ki, Türklerle Iraklılar ve Suriyeliler arasında sıkı bir dostluk ve uyum siyaseti gerekir.” (Hâkimiyet-i Milliye, 26 Temmuz 1920)

ATATÜRK CUMHURİYETİNİN ORTADOĞU POLİTİKASI

Atatürk, Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin yönünü çağdaş uygarlığa, Batı’ya çevirmiş olmasına rağmen İslam dünyasıyla da iyi ilişkilerini sürdürdü.

Öncelikle Lozan’da İsmet Paşa, Misak-ı Milli’nin Araplarla ilgili hükmünü hatırlatarak Osmanlı’dan ayrılan ülkelere dayatılan manda rejimini tanımadığını açıkladı.

Atatürk, Cumhuriyet döneminde Afganistan, İran, Irak, Suriye, Mısır gibi İslam ülkeleriyle antlaşmalara dayalı dostluklar kurdu. Siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirdi.

1926’da Ankara Antlaşması’yla Türkiye-Irak sınırının çizilmesiyle Türkiye-Irak ilişkileri iyice düzeldi.

1926’da Abdülaziz bin Suud, Hicaz Kralı olduğunda onu ilk kutlayan Türkiye oldu.

ATATÜRK ORTADOĞU’DA ÖZGÜR DEVLETLERİ İSTİYOR

Atatürk, Milli Mücadele’nin başlarında, Suriye Müslümanlarının lideri Emir Faysal’la bazı görüşmeler yaptı. Emir Faysal, Atatürk’le işbirliği konusunu görüşmek için Binbaşı Bedi ve Sait Haydar beyleri gizlice Ankara’ya gönderdi. Atatürk, 9 Mayıs 1920’de TBMM gizli oturumundaki konuşmasında Emir Faysal’la bir antlaşma yapıldığını, ancak imzalanmadığını söyleyecekti.

24 Nisan 1920’de TBMM gizli oturumunda yaptığı konuşmada ise Emir Faysal’la ilişkilerini anlattı. Atatürk konuşmasında, Müslümanların dayanışmasına verdiği önemden ve I. Dünya Savaşı sırasındaki Arap ihanetinden söz etti. Arapların Osmanlı’dan ayrılırken İngilizlerin ve Fransızların “eteklerine sarıldıklarını”, fakat I. Dünya Savaşı sonrasında Irak’ta ve Suriye’de İngilizlerin ve Fransızların, Arapları aşağılayan yönetim biçimini gördükten sonra, “pek büyük bir hataya düştüklerini takdir ettiklerini” ve bir şekilde yeniden “Osmanlı camiası içinde bulunmak istediklerini” belirtti.

Özellikle Suriye’deki Müslümanların bu amaçla gelip kendileriyle temas kurduklarını anlattı. O zor koşullarda, Türkiye-Suriye dayanışmasını artırmak için olsa gerek, Türkiye’nin ve Suriye’nin bağımsız olmaları halinde, “federatif veya konfederatif bir birleşmenin mümkün olabileceğini” söyledi. Ancak konuşmasının devamında, Suriye’nin Fransızları kovup bağımsız olma konusunda samimi olmadığını da belirtti. Daha sonra Suriyeli Müslümanlar gibi Iraklı Müslümanlarla da iyi ilişkiler kurduklarını ve onların da bağımsız olmalarını istediklerini söyledi.

Irak ve Suriye Osmanlı Döneminde olduğu gibi Eyalet olmak istediklerini 1925’te Atatürk’e gelip söylediler. Bir kaç ay sonra Şeyh Sait İsyanı çıktı. İsyancıların ellerinde İngiliz silah ve mermileri, ceplerinde ise İngiliz altınları vardı. Türkiye bu isyanı bastırdı. Irak ve Suriye’deki petrolü bırakmak istemeyen İngilizler ve Fransızlar vardı. Bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasını gerektiğini 100 yıl önceden gören Atatürk, yine haklı çıktı.

Irak ve Suriye kısmen olsa’da özgür devletler. Suriye’deki savaş bitince ülke rahatlayacak. İşte o zaman Türkiye ekonomik yönden destek vererek, ülkenin inşa edilmesi için devreye girerse, bölge ülkeleri kazanacaktır. Bu noktada Gazze Savaşı'nın da sona ermesi ve bir barış anlaşmasının imzalanması gerekiyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.