ABD ile Türkiye arasında ilişkilerin gelişmeye başlaması

Birleşmiş Milletlerin temel kuruluş amacı, devletlerin birbirini yağmalamasını ve bu amaçla işgal etmesini önlemek.. Bunun için silahlanmayı kontrol ederek ve savaş koşullarını ortadan kaldırarak, toplumların biribirleriyle ticari ve dayanışma ilişkilerini geliştirme çabası göstermektir. Kuruluş ve işleyiş masraflarının yarıdan çok fazlasını karşılamış ve halen de karşılamaktadır.

24 Ekim 1945'te kurulan BM; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmayı amaçlayan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945'te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler) Türkiye de, Rusya'nın bitmeyen talepleri ve tehditlerinden kendini koruyabilmek için üye olmuştur.

1939 yılında Almanlarla İskandinav ülkelerini ve Polonyayı paylaşma anlaşması yapıp işgal etmesi ile Rusların yayılmacı politikası, Almanlara Batı Avrupa'yı işgal fırsatı da vermiştir. Almanların, İtalya ve Romanya ile birlikte Rusya'ya 1941 yılında saldırmasının nedenide Sovyetlerin güneye yığınak yaparak avrupayı işgal edeceği endişesidir. (https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/article/world-war-ii-key-dates)

2. Dünya Savaşının başlangıcında Almanlar; işgal ettiği ülkelerin bazılarından ve diğer milletlerden aldığı esirleri rusyaya karşı savaşmaya zorlamış ve alman askeri gibi savaştırmıştır. Kendisine karşı savaşları bahane eden Sovyetler Birliği, savaş bitiminde bu toplumları bulundukları bölgelerden sürerek, devlet yapısını adını değiştirmeden Sosyalist Rus Cumhuriyetine dönüştürmüş ve Çarlık Rusyası'nın idealleri ile yayılmacı politakasını ideoloji taransferi adı altında sürdürmeye devam etmiştir. Sovyetler döneminde "Rus Batakası: rus kimliği" sahibi olabilmenin önemini gördüm. Bugün bile Ukrayna'da ve diğer dağılan sovyet ülkelerinde Rus pasaportu çok önemli ve ayrıcalıklıdır. Rusya'nın, Rus pasaportu sahiplerini korumak ve kollamak adına o bölgeleri işgal yolu ile konrtrol altına alma hakkı vardır.

Avrupa'da savaş nedeniyle zarar görmüş ülkelerin ayağı kalkabilmesi için yardım ve kredi programı (%2,5 faiz, 30 yıl vadeli) düzenlenmiştir. "Truman Doktrini" olarak bilinen bu proramı hızlandıran başlıca neden, Sovyetler’in güneye doğru yayılmasıdır. Yunanistan’da komünist gerillalarla zayıf merkezi hükûmet arasında 1946 yılında başlayan iç savaş, Truman Doktrini’nin ilan edilmesini hızlandırmıştır. Böylece 1947 yılında uygulamaya konulmuştur. Buna karşı batı ülkeleri ihtiyaç duydukları savunma sistemini NATO adı altında 1949 yılında kurmuştur. Başta Kore ve diğer uzakdoğu savaşları ile İran'da ihtilal girişimleri, arap ülkelerinde sovyet yanlısı sosyalist arap milliyetçiliği hareketleri, Rusya'nın yayılmacı politikalarının göstergesi olarak kabul edilmiştir.

NATO'ya girebilmek için Türkiye, TBMM'nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda verilen karar çerçevesinde Kore'ye asker gönderdi. Bu davranışı ABD tarafından çok iyi karşılanmış ve 1. Dünya Savaşı sonrası Türkiye'ye olan tavrını değiştirerek sadece Avrupa'ya özgü "Marshall Yardımları"ndan yararlandırma kararının yanısıra, 1952 yılında NATO'ya Yunanistan'la birlikte almıştır. Böylece ABD ile Türkiye ilişkileri gelişmeye başlamıştır.

Savaş sonrası işgal yaşamış veya geri kalmış ülkelerin gıda ihtiyaçlarını karşılama gücleri zayıflamış veya yok olmuştur. Bu nedenle başka ülkelerin hegomonyasına girmemesi için toplumların refahını artırmanın gereği ortaya çıkmıştır.

Toplumun refahını artırmak için iki yol var.

1) Gelirleri artırarak,

2) Fiyatları düşürerek.

Gelirleri artırma : Gelir artışı Üretim artışı ve gelir paylaşımını düzenleme ile olur. Üretim artışı için gerekli yatırımları yapacak sermaye birikimi ve beşeri sermayenin kaliitesini yükseltmek gereklidir. Bu da eğitim ve öğretimin kalitesinin geliştirilmesine ve üniversiteler ile enstitülerin teknoloji üretmesine bağlıdır. ABD bunun için ihtiyaç duyulan kaynak ve bilgiyi sağlamak için BM'e bağlı yan kuruluşlar oluşturmuştur. Sağlık, Gıda, eğitim v.b.gibi.

Kalkınmayı sağlayacak kaynağı oluşturmak için Dünya Bankası, II. Dünya Savaşı'nın ardından 1945 yılında Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD=International Bank for Reconstruction and Development) adıyla kurulmuş,[4] 1947 yılında Birleşmiş Milletler'in özerk uzman kuruluşlarından biri olma özelliği kazanmıştır. Kurucuları kökeni matematikçi olan İngiliz asıllı ünlü iktisatçı John Maynard Keynes ile ABD Hazine Bakanlığı yetkilisi Harry Dexter White dır.

Günümüzde dünya devletlerinin 188'i Banka üyesidir. Bunlardan 11'i, Banka sermayesinin %55'ine sahiptir. Dünya Bankası Guvernörler Kurulu, İcra direktörleri Kurulu, Başkanlık organları tarafından yönetilmektedir. Guvernörler Kurulu, üye devletlerin atadıkları birer guvernör ve vekilinden oluşmakta ve yılda bir kez toplanmaktadır. İcra direktörleri Kurulu iki yıl için görevlendirilen 24 üyeli ve sürekli karar organıdır.Zaman içinde bir grup haline getilerek Dünya Bankası Grubu (World Bank Group) adını alan kuruluşun bünyesinde IBRD ile birlikte beş ana kurum yer almaktadır.

1) Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA - International Development Association)

2) Uluslararası Finans Kurumu (IFC - International Finance Corporation)

3) Çoktaraflı Yatırımlar Garanti Ajansı (MIGA - Multilateral Investment Guarantee Agency)

4) Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID - International Centre for Settlement of Investment Disputes)

(https://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_Bankas%C4%B1)

Türkiye kuruma 1947 yılında üye olmuştur. Kişi başına GSMH'ye göre yapılan dört gruplu sınıflandırmada Türkiye 3. grupta yer almakta, böylece 5 yıl geri ödemesiz 17 yıla kadar vadeli kredi kullanabilmektedir. Türkiye'nin sermaye ve oy gücü %0,5 düzeyindedir.

Bu bankadan şehirlerin alt yapısı, içme suyu, şehir planlaması, ulaşım, sağlık, hastane v.b. gibi kamu yatırımlarının yanı sıra tarım üretimini modernleştirme ve artırma, sanayileşme gibi yatırım kredileri özel veya kamu kurumları kredi alabilmektedir. Yabancı sermayenin başka ülkelere de yatırım yapmasını cesaretlendirmek ve yatırımları gelirleri ile birliikte garanti altına almak amacıyla MİGA sigortası kurulmuştur. Her ülkeye belirli bir miktarda tutar belirlenmiştir. Türkiye'de belediyeler bu kredileri çok kullandılar ve halen kullanmaktalar. Sovyetler dağıldıktan sonra bu bloktaki ülkelerin kalkınması için Dünya Bankasına bağlı EUROPIAN Bank EBRD kurulmuştur. Tarım ürünlerinin satılamamasının tetiklediği 1930 buhranının tekrarlanmasını önlemek ve fiyatları düşürebilmek için WTO kurulmuştur. 1 Ocak 1995’ten beri varlığını sürdüren Dünya Ticaret Örgütü (WTO -DTÖ), dış ticaretle ilgili olarak diplomatik müzakerelere platform oluşturan, genel kabul görmüş uluslararası ticaret kuralları belirlenmesini sağlayan, ticaretle ilgili ulusal yasalarının düzenli olarak gözden geçirilmesini amaçlayan ve üye ülkeler arasında dış ticaret anlaşmazlıklarının çözümü için mekanizma oluşturan tüzel kişiliğe haiz uluslararası bir örgüttür. Örgütün amaçları :

1) Taraf ülkelerin yaşam maliyetlerini azaltarak yaşam standartlarını artırmak,

2) Ekonomik büyümeyi destekleyerek tam istihdamı sağlamak,

3) Reel gelir ile talep hacminde büyük ve istikrarlı artışı sağlamak,

4) Sürdürülebilir kalkınma hedefiyle uyumlu şekilde dünya kaynaklarının kullanımı çerçevesinde mal ve hizmet üretimini genişletmek,

5) Farklı ekonomik düzeydeki ülkelerin ihtiyaç ve endişelerini karşılayacak şekilde mevcut kaynakları geliştirmek.

Ülkeler kendi içinde fiyatları düşürdüğünde ürünün kalitesi azalacak veya yeterli kar elde etmediğini düşünen yatırımını kapatacak veya başka bir alana kayacaktır. Yine fiyat artarak dengeye gelecektir. Yetersiz üretim yapan ülkeler eksiklerini ancak dış ticaret yolu ile tamamlama şansına sahiptirler. Fakat yeterli kaynakları yoksa bunuda yapamazlar. Teknoloji bilgileri yoksa alacakları araçları da kullanamazlar. Gelişmiş ülkeler de ücretler ve hizmet alımları yüksek olduğu için tüm mallar da fiyat yüksektir. Halkını daha mutlu görmek isteyenler dünya piyasasında üretim maliyetleri düşük olan ülkelerden aradıkları kalitedeki ürünleri ithal ederek fiyatları düşürme yolunu tercih ederler. Fakat en önemlisi en stratejik ürün olan gıda üretimidir. Yeterli gıda üretemeyen ülkelerin gelişmesi çok zor olmuştur. Uzak doğu ada ülkeleri karasal tarım ürünlerinin azlığı nedeniyle beslenme sistemlerini deniiz ürünlerİne dayalı olarak düzenlemİşler ve açlık sorunlarını çözmüşlerdir. Gelişmiş ülkeler geliri artırmak için diğer toplumların üretemedikleri yüksek teknolojili ürünleri üretip belirlediği fiyatlarla satabilir ve fiyatları düşürmek için de her toplumun üretebileceği ürünleri de ucuza istediğikleri kalitede dışardan satın alarak yapalabilir. Bu ticareti güvenli bir biçimde yapabilmek için Keynesi'in katkılarıyla konvertibiletenin ilk adımı Bretton Woods Anlaşması düzenlenmiştir.

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Bretton_Woods_Anla%C5%9Fmas%C4%B1)

1944 Yılında ABD'nin New Hampshire eyaletinin küçük bir beldesi olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler para ve finans konferansında imzalanan "Uluslararası Para Anlaşması"nın bir diğer adıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında kambiyo kurlarının dünya ticaretini geliştirici bir sisteme göre saptanması için yeni yöntemler aranmış ve bu çalışmalar sonucunda Bretton Woods Anlaşması ile uluslararası ödemelerde kullanılacak yeni bir sistem geliştirilmiştir. Doğu Bloku ülkeleri dışındaki 44 ülkeden 730 delegenin katıldığı bu anlaşma ile katılan ülke paraları için sabit kur esası benimsenmiş ve anlaşmaya katılan her ülkenin parasının değerinin, dolar esas alınarak saptanması kabul edilmiştir.Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaşma, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kurulmasına karar vermiştir. Bu kurumlar, 1946'da, yeterli sayıda ülke anlaşmayı imzalayınca faaliyete geçmiştir. Böylece ülkeler üretebildikleri fazla ürünleri satabilecek ve üretemediklerini satın alabilmek için kaynak yaratabilecekler.

ABD ikinci dünya savaşından sonra, sert (Askeri) gücünün yanında savaş nedeniyle avrupayı terk eden bilim adamlarını istihdam ederek 2000 yıllarına kadar teknolojik gelişmesini tarrtışmasız başarmıştır. Dünyanın her yerinden bilim adamlarına araştırma ve kaliteli yaşam sürdürme imkanları sağladığı için bilim üretim merkezi haline gelmiştir. Halen de bunu sürdürme çabası içindedir. Bilimsel çalışmaların çeşitliliğini artırmak için kamu veya sanayi kurumları çoğunlukla ihtiyaçlarını tanımlayarak bir kaç firmaya veya üniversiteye prototip siparişi vermekte ve bir süre tanımaktadır. Bu süre bitiminde çalışmalar değerlendirilip seçim yapmaktalar. Tamamlayamayan daha üstün ve kaliteli olsa dahi genellikle elenmektedir. Böylece mazaretsiz bir çalışma ve araştırma yapısı kurmaktadırlar. Sanayi genellikle bu şekilde çalışmakta. Yüklenici firmalar çözüm ortağı adı verilen taşeronlarla tasarı yönetimi adı verilen yuvarlak masa etrafında toplanarak entegrasyonu sağlamakta ve araya yöneticileri koymadan teknik kadrolar birbirleriyle iletişimi sürdürme şansına sahiptirler. Örneğin F5 savaş uçağının çok sayıda parçasınıda Türkiye modifiye ederek üretmektedir. Açık serbest piyasa ekonomilerin de üretici firmalar bir montaj atölyesi pozisyonunda da olabilirler. Sovyet döneminde ithal kısıtlaması olduğu için yedek parçasınıda kendiisi üretmek zorunda kalmıştır. Ukrayna da gezdiğim bir fermuar fabrikası , fermuar fabrikası yapan bir fabrikaya dönüşerek hantallaşmış ve kendi işlevinden uzaklaşmıştı. Tüketimi yönlendirmenin veya kısıtlamanın aracı ise vergilerdir. (ÖTV,KDV v.s). Sovyeler de ise tüketim talebini kısıtlama şansı yoktur. Sıralama vardır. Partide ki gücünüz kadar öncelik sahibi olursunuz. Örneğin numaralı gözlük talebini kısmak için ameliyat yöntemi ile göz çizilerek yapılmış ve çok sayıda kişi ileri dönemlerde kör olmuştur.

Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler modern üretim ve tüketim düzeyinde olmadıkları için BM, kültür ve eğitimi destekleme anlaşmaları ile insan gücü yetiştirme yöntemi geliştirmiştir. ODTÜ ve Atatürk Ünversiteleri. BM, Pensilvanya Üniversitesi'nden G. Holmes Perkins'i, Ortadoğu ülkeleri ve Türk mimarları ile şehir - bölge plancılarını yetiştirecek bir enstitünün kurulması için görevlendirir. Böylelikle ODTÜ, 15 Kasım 1956 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir enstitü olarak "Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü" adıyla 2 yabancı ve birkaç Türk öğretim elemanı kadrosuyla İngilizce dilde eğitime başlar. Okuyan öğrenciler diplomalarının geçerli sayılması için bir süre boykot yapmışlardır. Kayıt için de ortaokul okul mezunu olmak yeterlidr. Atatürk Üniversteside doğuda kalkınmayı hızlandırmak için ile yapılan anlaşma sonunda Nebraska Üniversitesinin raporları doğrultusunda kuruldu. Kore savaşına katılan ve savaşan Türkiye nezdinde önemsenmiş ve bu destekleri kolaylıkla almıştır. Bu veslle ile Celal Bayar'ın gezisi Amerika Başkanı Eisenhower'ın davetiyle 28 Ocak-27 Şubat 1954 tarihleri arasında bir ay sürdü. Aşırı iltifat edildi. (https://www.turkishnews.com/tr/content/wp-content/uploads/2018/02/CELAL-BAYAR-1954--ZIYARETI.pdf) Çeşitli üniversiteler ile sanayi kuruluşları gezilerek bilgi alındı. Yapılan teknik işbirliği anlaşması ile Ankara da Atom Araştırma Enstitüsü kuruldu.

(Devam Edecek)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.