“Hadi içelim/ Vur kadehlere.” diyen genç adamı günümüzde bir enkaz halinde görmek fazlasıyla üzdü beni. Şişede durduğu gibi durmuyor meret. Önce beyni, sonra yuvaları dağıtıyor. Organları bitirmesi de cabası.
M.Ö.7 binli yıllara dayanıyor serüveni. Çin’de bulunan ilk tortular o yıllara ait.. İlk içki balın mayalanması ile elde edilmiş "bal şarabı" imiş.. Ateş bulunmadan önce ateşiyle yakmış ilk insanları şarap. Tesadüf müdür bilinmez? Ama insanlık esrikliği sevmiş.
Kımız sonrasında Rakı milli içkimiz olmuş. Rakı- balık muhabbeti edebiyatımızda ciddi bir yer tutar.
Alkolizmin nasıl bir şey olduğunu yakından tanımış birisi olarak içkiyi sevmedim. Üç dil bilen, nahif, içli bir adamın içtikten sonra bir canavara dönüşmesini, uğruna ailesini terk ettiği eşine yaptığı işkenceleri gördükten sonra da uzak durmuştum.
Dinin yasakladığı her şeyin ciddi anlamda araştırıldığında ya topluma ya da kişiye pek çok zararları olduğunu görürüz. Zaten içki ve kumar için “Her ikisinde de büyük bir günah” olduğunu açık açık beyan ediyor Yüce Kur’an..
Çözemediğimiz ya da çözmek istemediğimiz her sorunu bir yerlere fatura edip üstünü örtmek başka deyişle hasıraltı etmek alışkanlık haline gelmiş. Sonrasında da toplum olarak hasta olduk. Ve dahası bunu da içselleştirdik. Batı keyiften, biz dertten içer olduk.
Her yerde gerilim var. Duygudaşlık yerine, görüleni yargılayıp şiddete başvurmayı yeğliyoruz. İftira, yalan, dedikodu, hak getire. Bunlar da dinimizde yasak değil mi?
“İş yerinde zorbalık, adam kayırma, evde yüksek beklentiler arasına sıkıştım kaldım, nasıl boşaltayım bu kadar yükü” diyor, “Zıkkım içeydin” diyen annesine bir yakınım..
Toplumumuzda en büyük güncel tehlike bu konu. Alkol tüketimi son yılların en üst seviyesine çıkmış. Ramazanlarda dahi tekel bayileri yok satarken hiçbir şey fark etmemiş. Karlarına kar katmışlar. Gelecekte en çok tedavi merkezlerine ihtiyaç duyacağız gibi gözüküyor.
Daha daha daha tehlikelisi içici yaşının çok aşağılara inmesi yetmiyormuş gibi bir de buna ek olarak adını sanını bilmediğimiz uyuşturucular.. Erişimin çok kolay olduğu da söyleniyor.
Korkunç!..
Gençlerin umudunu tükettik tamam da kapitalizmin oyuncağı sosyal medya da bu zehri şırınga etti. Alkolün dibini bulup yetmeyince birbirine şeker verir gibi uyuşturucuların verildiği ve duvarların aşıldığı görüntüler, filmlere özellikle monte ediliyor.. Örnek olması gereken büyükler zaten sarhoş olmuşlar.
Bir de merdiven altı üreticiler var. Kim bilir kimleri hasta edip, ilaç sanayinin gönüllü ortakları oluyorlar?
Sigara için konulan sınırlar, içki için de konulmalı..
Maalesef oy kaygısı, vatan-millet çıkarlarının önüne geçti. Sınır diyorum, yanlış anlaşılmasın yasak demiyorum. Yasakların inadına arzu doğurduğunu iyi bilirim. Nasıl olacak? O da devletin işi. Zira ileride baş edemeyeceği dağ gibi bir sorunla savaşacak.
Ancak bazı belediyelerin birahaneler açması da ilginç.
Anadolu’nun düğün, bayram, asker uğurlaması gibi özel etkinliklerinde dini yasaklar delinirdi. Kimsenin gözüne sokmadan gençler büyüklerin sofrasına oturmadan gönüllerince içer eğlenirlerdi. Buna karşılık alkole eğilimli adama da kız verilmezdi. Yani içkiye “Evet!” fazlasına “Hayır!” diyerek bir denge kurmuşlardı.
Derdim sağlık.
Din adamı değilim ki ahkâm keseceğim. Zaten toplumu kirleten onca günahın bir tanesini sabitlemek yanlış olur. Ayrıca bizim mazimizde de hep içki vardır. Lale devrinin şairi Nedim “Meyhane mukassi görünür taşradan amma/ Bir başka ferah başka letafet var içinde” diyerek meyhanelere övgüler yağdırmamış mıydı?
Her şeyin azı karar çoğu zarar dostlar. Bana kalsa düşünceyi, iradeyi, bedeni teslim aldığı için o içki ve sarhoşluk, hiç olmasa daha iyi..