Ülkemizde ucuz olan insan hayatı diyeceksiniz son günlere bakıldığında. Ama o kadar mı? Elbette o kadar değil. İnsanın yanında hayvanların, bitkilerin de yaşamı ucuzladı.
Bunlar gözle görünenler. Görünmeyenler belki daha önemli. Bunlara gelince; toplumsal değerlerimiz, ahlaki ve kültürel çöküş, eğitimimizdeki ve TSK’daki bozulma, dinimizde yozlaşmaya yol açan tarikat ve cemaatlerin etkisi, tüm bunların ucuzlaması.
Ülkemizde üst üste meydana gelen önlenebilir nitelikteki kazalarda, yangınlarda, doğal afetlerde yaralanan veya hayatını kaybedenlerin sayısı giderek artıyor düzeleceğine. Bebekleri öldüren yenidoğan çetesi ayrı bir trajedi. Kim vurduya gidenler ülkesi gibiyiz.
A. Camus “bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” diyor. Yurdum insanı neredeyse tesadüfen yaşıyor. Yarına çıkacağına emin olmadan, plan yapamadan, günü kurtarma endişesiyle ve güvensiz olarak.
Kartalkaya’daki otel faciası diğerlerinin yanında son bir örnek. İnsanlar çoluk çocuk sömestr tatilinde dinlenmek, yeni döneme hazırlanmak için tatile gidiyorlar ve gecenin ortasında, dumanlarla uyanıp feci bir biçimde, yanarak hayatlarını kaybediyorlar.
Bunların sonucunda, iktidar yetkilileri istifa etmediği gibi suçu başkalarına atmaya çalışıyorlar. Oysa Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Turizm Yatırım İşletme ve Yatırım İşletme ve Kuruluşlar Denetimi Hakkında Yönetmelik” mevzuatının 5. ve 18. maddeleri sorumluluğu söz konusu Bakanlığa veriyor. Yönetmelik ortada, güneş balçıkla sıvanamıyor. Yapılan her zamanki gibi algı yönetimi. Başka ülkede olsa, yetkililer istifa ile yetinmez, intihar bile ederlerdi.
Ülkemizde ahlak çürüdü, hayatlar ucuzladı, canlılar ölüyor. Yetkili sorumsuzlar ülkesi olduk. Hal böyle olunca aklımıza G. Orwell’in “aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu” sözleri geliyor. Kısaca hukuk, guguk olmuştu..