BURSA ARENA / Haber Merkezi
Barış ve medeniyetler şehri Hatay, tam 81 yıl önce anavatana katıldı. Kutlu ve mutlu olsun!
Medeniyetler beşiği Hatay, üç semavi dinin kol kola, kardeşçe nasıl yaşadığının tam bir örneği.
Kültürel çeşitliliğin bir hazine olarak görüldüğü, din, dil, ırk ayırmaksızın farklılıklara kucak açan güzel şehir…
Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası Fransızlar tarafından işgal edilen ve 1921’de Ankara Antlaşması ile Türkiye sınırları dışında kalan Hatay, bir süre Suriye yönetimindeydi. Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Hatay’ın anavatana dahil olmamasını kabul etmeyen Mustafa Kemal Atatürk’ün de çabaları sayesinde Hatay, 1938 yılında özerkliğine kavuştu. 23 Temmuz 1939 tarihinde de anavatana katıldı.
Dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre Antakya’da. Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre, MS 29-40 tarihleri arasında Antakya’ya gelerek Hristiyanlığı bu kilisede yaymaya çalışmıştı. Bu statüden dolayı her yıl yüzlerce ziyaretçi alıyor.
Dünyanın en büyük üç mozaik müzesinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi de orada. Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Doğu Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden pek çok önemli eserin bulunduğu bu müze fazlasıyla görülmeye değer.
Tarihi Affan Kahvesinde tadına doyum olmayan haytalı (bici bici) ve Antakya’nın her köşesinde keyifle yiyebileceğimiz künefeden söz etmiyorum bile! Tarihi Uzun Çarşısında baharat kokularının arasında gezerken karşılaştığımız organik peynir, çökelek, nar ekşisi, defne sabunu ve zeytin çeşitliliği de herkesin gözdesi.
Dünyanın ilk ışıklandırılan caddesi olarak bilinen Kurtuluş Caddesinin de Antakya’da olması, bazısı tarafından bilinmeyen ilgi çekici gerçekler arasında.
Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Titus Tüneli MÖ 1. yüzyılda yapılmış.
Antik Çağ’da önemli bir Yahudi merkezi olan Antakya’nın Yahudi nüfusu, artık iki elin parmaklarını geçemeyecek sayıda.
I. Dünya Savaşı’ndan önce Halep Hahambaşılığına bağlı olan Antakya Sinagogu son senelerde aktif olarak kullanılmasa da turistik ziyaretlere açık.
13 farklı medeniyetten izler bulabildiğimiz, Antakya Harbiye’deki defne ağacı ile Antik Yunan mitolojisine bile konu olmuş güzel şehrimiz son senelerde de medeniyetleri buluşturan bir proje ile örnek gösteriliyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Nobel Barış Ödülü’ne de zamanında aday olmuş Antakya Medeniyetler Korosu 2008 senesinde Hatay’da kuruldu. Bünyesinde üç semavi dini ve altı farklı medeniyeti bulunduran koro, yurt içi ve yurt dışında çeşitli konserlerle de adından söz ettirdi.
Farklı inanç ve kültürlerin aynı çatı altında buluştukları, müziğin evrensel dilinin hayat bulduğu, değişik ezgilerin böylesine güzel bir amaca hizmet ettiği bu proje, şehrin süregelen kardeşlik, beraberlik, hoşgörü, barış, sevgi gibi duygularını en iyi şekilde yansıtıyor.
Biz bugün Hatay’ın anavatana katılmasının 81. yılını kutlarken, yalnızca hukuki bir kararı kutlamıyoruz. Antakya’nın efsanelere konu olmuş güzelliğini, köklü ve ilgi çekici tarihini, kültürünü, medeniyetler arası kardeşliğini, yemeğini ve doğasını da kutluyor oluyoruz.
Ne mutlu Antakyalıyım diyene!
Şalom / Liza Cemel