Bu ülkenin bir vatandaşı olarak muhtelif evrensel ve yasal haklarımız olduğunu biliyorsunuzdur.
Başta güvenlik ve eğitim haklarımız, seçme seçilme, bilgi edinme, eğitim, sağlık, çevreye ilişkin haklar ve devam eder.. Bunlar gibi kişisel maddi ve manevi çıkarlarımızın korunmasını istemek de ayrı bir yasal haktır. İşte bu noktada “Tüketici Hakları” çıkıyor karşımıza..
Sistematiğine baktığımızda “üretici, dağıtıcı ve tüketici” arasındaki dengeler yasa ile korunmakta. Bu noktada bizler de mal ve hizmet üretici ve dağıtıcıları karşısında “Tüketici Hakları”mızı iyi bilmek zorundayız. Aslında tüketici haklarını bilmek, daha doğrusu tüketici bilincine erişmek de ancak eğitimle oluşuyor. Çünkü bilinçli tüketici olmanın yolu, haklarını, fiyat ve kalite dengesini bilmekten de geçiyor. Bilinçsiz tüketim ise, doğa ve insan dengesini kökünden bozmaktadır.
Mal ve hizmet gibi sunumlardan yararlanan bireyler olarak hepimiz birer tüketiciyiz.
Avrupa ve diğer dünya ülkelerindeki bireysel hakların savunulması ve insan haklarının daha önem kazanmasının bir yansıması olarak, ülkemizde de "tüketiciyi koruma" faaliyetleri 1995 yılından itibaren hız kazanmış, "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun" da yürürlüğe girmiştir.
Oysa, nasıl olsa Kanunu bile var diye konudan uzak kalmamak gerek. Zira o kanunlar ve savunucu hukukçular, ancak başımıza iş geldikten sonraki devrede haklarımızı koruyor gibiler.. Her ne konuda olursa olsun, önce o konuyla ilgili bilince sahip olmak, sağlıklı mal ve hizmet satın almak, hem almadan önce hem de satın aldıktan sonraki yasal haklarımızı da iyi bilmek zorundayız.
Örneğin, sağlıkla ilgili alacağımız hizmet konusunda, hasta hakları, hasta yakınları hakları gibi konuları bildiğimizde ancak, iyi hizmet almayı becerebileceğiz.
Öncelikle birer tüketici vatandaş olarak, aldığımız mal ve hizmetten doğacak sorunlar karşısında haklarımızı ve sonuçlarına göre itiraz haklarımızı yeterince biliyor muyuz?
Bu ve benzeri sorunların (örneğin, alışveriş yaptığımız her yerde plastik poşetlerin kısıtlanmasına sadece “kasiyere tepki göstermekle çözülmeyeceği”nin) bilincinde miyiz? Ki iki üç naylon poşetle hallolacak kadar küçük de değil bu sorunlar..
İlgilenmek, okumak, öğrenmek gerek.
Yoksa sistem öyle acımasız hale gelmiş ki, ne yapıp yapıp bir şekilde sömürüyorlar alın terimizi.. Biraz abartı olacak fakat birilerinin gözleri hep cebimizde gibi..
Her şeyden önce günlük market alış-verişlerinde malın fiyatından, ambalajına, kalitesinden imalat ve satış şartlarına, hijyen durumundan son kullanım tarihine, içeriğindeki katkı maddelerine kadar, her detayına hakim olmak gerek.. Kazandığımız 3 – 5 kuruşu 3 – 5 uyanık geçinen şahıs veya kuruluşlara kaptırmak bir yana, bilinçsiz davranışlarla sağlığımızı kaybetmek de diğer yana.. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Velhasıl şu mevcut acımasız piyasa şartlarında, uyanık ve gereğince bilinçli tüketiciler olmak gerek..
Sevgiyle, saygıyla kalın..