Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta on ikinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 14-20 Aralık tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
İstanbul'da bu hafta
-İçinde yaşadığımız Deri / Koray Ariş
Sanatçının farklı dönemlere ve serilere ait heykellerini, atölyesindeki üretim süreçlerini belgeleyen nesneler ve malzemelerle mekâna özgü bir kurgu içinde bir araya getiren sergi, Ariş’in 60 yıla uzanan heykel pratiğine figür, ten, tını, hareket ve denge gibi yapıtlarındaki merkezi kavramların merceğinden kapsamlı bir bakış sunuyor.
Sergiyi oluşturan 300’e yakın yapıt ve nesne, formların dönüşümüne tanıklık ederken aynı zamanda heykelin ahşap, taş, metal ve deri gibi farklı malzemeler yoluyla tensel bir boyut kazandığı bir ortaklık alanı yaratıyor. Serginin küratörlüğünü Selen Ansen üstleniyor. Arter'de yer alan sergi 11 Aralık tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
-Tereddüt Ettiğin Yer / Ekin Kano
Eserlerinde zeminle kurulan fiziksel ilişkiden ilham alarak geçirgenliğin hem fiziksel hem de metaforik boyutlarını inceleyen sanatçı bu sergisinde gözeneklilik ve geçirgenlik temalarını ele alıyor.
Sanatçının İstanbul ve Paris’te ürettiği resim, baskı ve seramik heykellerine yer veren sergi manzara, beden ve farklı varoluşsal hâller arasındaki geçirgen sınırların irdelendiği bir araştırmanın ürünü. 14 Aralık'ta ziyarete açılacak olan sergi 11 Ocak tarihine kadar ziyarete açık olacak.
-Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı
44 yaşında, evli ve çocuklu, gece kulüplerinde bodyguardlık yapan Dave artık başka bir şey yapmak hayaliyle yeni bir iş arar. Gazete ilanından bulduğu iş, onun için eskisine göre daha kolaydır. Dave sanat galerisinde güvenlik görevlisi olur; bir insan sanat galerisinde ne kadar zorlanabilir ki diye düşünür. Görev yeri galeride, arka tarafta bir oda. Perdeyle ayrılmış. Perdenin önünde bir yazı: DİKKAT! Bu odadaki sergi sert içeriklidir. Rahatsız olabileceğinizi düşünüyorsanız Lütfen girmeyin. 18 yaşından küçükler “zaten” giremez." Ama ona kimse ne olduğunu anlatmaz. Ona kimse onun gibi birine neden ihtiyaçları olduğunu anlatmaz. İbrahim Selim'in başrolünde olduğu oyun 14 Aralık Cumartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi Büyük Salon'da olacak.
-Yabancı
Cinayet işlediği için değil ama annesinin cenazesinde yeterince üzgün görünmediği için idama mahkûm edilen Meursault onu giyotine gönderenlerin önünde yapacağı son konuşmasına hazırlanır.
Meursault bu oyunda ilk ve son kez başından geçenlerin öyküsünü anlatıyor: Var oluşuna kast edenlerin öyküsünü…
Cinayet işlediği için değil ama annesinin cenazesinde sütlü kahve ve sigara içtiği için; üstelik bu ahlak dışı tavrını utanmazca kabul ettiği için idama mahkûm edilen Meursault’nun hapsedildiği hücrelerin sonuncusundayız… Birkaç gün önce Fransız milleti adına verilmiş bir kararla bir iki saat sonra devasa bir meydanda ibret-i âlem için kafası kesilecek olan Meursault’nun son dakikalarına tanıklık edeceğiz… Biz, karar açıklanırken duruşmada ayağa kalkması istenen seyirciler son kez onun karşısındayız.
Albert Camus’nün romanından uyarlanan bu oyun 14 Aralık Cumartesi günü House of Performance-Alt Sahne'de olacak.
-Van Gogh
Tiyatrogerçek, Van Gogh'un portresini sahneye taşıyor. Kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için, yoğun ilgi üzerine Van Gogh yeniden sahnede... Van Gogh'un yaşadıklarına, resme başlayışından intiharına kadar geçen süreye atölyesinde çok yakından tanık olmak ister misiniz? “Bir yüzden sevgi çıkarılabilir mi ya da bir yüze sevgi eklenebilir mi?” tiyatrogerçek’ten sevmek ve çalışmak üzerine kurulu bir hayat hikâyesi... Bir portre... Van Gogh oyunu 18 Aralık tarihinde Caddebostan Kütür Merkezi'nde olacak.
-Seyirci - Zaman Tamircisi
Saat tamir edilir de zaman tamir edilebilir mi? Bir saat tamircisi. Kim bilir kimlerin saatini tamir etmiştir. Kim bilir kimlerin zamanını sular seller gibi akmasına ya da durmasına sebep olmuştur. Onun tamir ettiği zamanı kim bilir kimler, nasıl kullanmıştır? Ya kendi zamanı? Onu da tamir edebilir mi? Ya seyirci kaldığı olaylar, yansımaları? Geçmişten geleceğe zamanda dolaşmaya hazır mısınız?
Seyirci, yaşamayı kendi seçemeyen, küçük bir dükkanda, daha doğrusu küçük bir mezarda, mutsuz küçük hayatını sadece seyrederek geçiren bir saat tamircisinin trajik hayat hikayesini anlatıyor. Seyirci şaşırtıcı, heyecanlı, trajikomik ve zaman zaman ürpertici hikayesi ile sizlere; izlemeyin, karşı çıkın, istediğinize sahip olmak için haykırın, mücadele edin diyor.
''Zamanı gelenlerin gitmesi gerekiyordu, ben de seyrettim''
Ankara'da bu hafta
-Frekans
Galeri Soyut Çankaya, 6 – 30 Aralık 2024 tarihleri arasında 34 Sanatçının, 130x65 cm ve 40x40 cm resimleri ve farklı ebatlardaki heykelleri ile yer alacağı Frekans projesine ev sahipliği yapıyor.
Sanat yapıtlarının sunumuyla ilgili birbirinden ayrı yöntemlerin varlığı bilinse de genel kanı, galeri mekânı olduğu üzerinde herkes birleşir. Üçlemedeki sanatçı- yapıt ayaklarının tamamlayıcısı izleyiciyle buluşma yeridir galeri. Bu yönüyle, eğitsel bir işlevi yüklenen alan olarak da öne çıkar. Farklı üsluplar, değişik tekniklerle harmanlanmış yapıt, adına izleyici dediğimiz kitleyle etkileşim sürecini burada başlatır. Aynı zamanda çeşitlilikten kaynaklanan olgunun yarattığı beğeni düzeyini zenginleştirmek gibi bir olguyu da tetiklemekten geri durmaz. Bu noktada Galeri Soyut’un uygulamaya koyduğu yeni bir anlayışa işaret etmeliyiz. Artık gelenekleşen yıl sonu sergilerinin, meraklıları için küçük ölçekli de olsa bir sanat yapıtına sahip olma niyetini gerçekleştirmeye dönük olduğu kimsenin bilinmezi değil. Kaldı ki bir sanat yapıtının niteliğini belirleyen ölçütün boyutları olmadığı konusu nettir.
Çok sayıda sanatçının belli standartlara uygun boyutta çalışmalarından oluşan sergilerin alıcılar için zengin seçenekler sunmasını bu aşamada olumlu bir yaklaşım olarak görmekteyiz. Galeri Soyut bu kez farklı bir noktaya sıçrama yaparak kimi değişikliklerle söz konusu geleneği sürdürüyor.
-Abzu
Susuzluğun ağaçları kuruttuğu, denizlerden çok uzaktaki küçük bir kasabada yaşayan Ayşe Zuhal, çiçeklerden ziyade böcekleri merak eden, bunun çevresindekiler tarafından neden ‘saçma’ bulunduğunu bir türlü anlayamayan ve bu yüzden de pek çok şeye kulaklarını tıkamış bir kız çocuğudur. Günlerden bir gün, evinin banyosundaki giderden sızan bir şarkı duyar. Ona bir yerlerden tanıdık gelen bu şarkının peşinden lavaboya eğildiğinde ne olduğunu anlayamadan, hop! Tavşan deliğinden düşen Alice gibi su borularından aşağıya yuvarlanıverir. Ayşe Zuhal, bu karanlık ve pek çokları için ürkütücü yerde eve geri dönmenin yollarını ararken sayısız yaratığın yaşadığı gizemli bir dünyayla karşılaşacak, evinin altındaki borulardan uzak okyanuslardaki balinalara kadar uzanan görünmez bağları keşfedecek, çıktığı yolda hem kendisini hem de çevresini yeniden tanıyacaktır. Arzu, 13 Aralık'ta Aralık Sahne'de, 14 Aralık'ta ise Mesafe Sahne'de olacak.
-Baba
Travmatik anılarımızı hafızamıza gömeriz va acılarımızı azaltmaya, bir bakıma sağaltmaya çalışırız. Farkında olmadan yaparız bunu. Çünkü saldırgan anılarımıza karşı bir savunma duvarı oluşturmaya ihtiyacımız vardır. Unutmak en iyi silahtır. Son günlerin en çok tartışılan konusu, aynı zamanda da çevremizde sık gözlem imkanı bulduğumuz demans ve hatta alzeimerdan söz ediyoruz. Oskarlık filmin senaristi Florian Zeller, Baba ile bizi 15 Aralık Pazar günü Çankaya Sahne'de çarpıcı bir gözleme davet ediyor.
-Ayaktakımı Arasında Müzikali
Yakîn Tiyatro, kuruluşunda olgunlaşma olarak tanımladığı tiyatro yolculuğuna “Ayaktakımı Arasında Müzikali” ile devam ediyor.
Oyun, toplum yaşamının en dibinde yer alanların sığındığı bir dehlizde geçer, oyun boyu diptekilerin yaşamına tanık oluruz. Halbuki, dipteki kendimizdir. Altımızda sandığımız dibe düşmemek için kuyunun duvarlarına can havliyle tutunuruz. Duvarlar, hayatta kalmak için muhtaç olduğumuzu sandığımız ucuz zevklerimizdir. İnsan bu duvarları anlamaya çalışmakla ömür tüketir! Hüsrandadır! Ama insan açlıktan daha fazlasıdır! Umulur ki insan, korkuyla aşağıda olduğunu zannettiği diplerden, yukarıya, kuyudan çıkışa “güneşe” yüzünü çevirir. Ayaktakımı Arasında Müzikali, 15 Aralık Pazar günü CerModers Tiyatro Salonun'da olacak.
-O! Bu! Şu!
O, Bu, Şu oyunumuzun güzeller güzeli Sevilay’ı tam bir yıldır evdedir. Kapıdan dışarı bir adım bile atamamaktadır. Karman çorban, darmadağınık, tozlu bir hikâyenin içindedir.
Televizyon sesi, sokağın sesi, kapının ardındaki Adem’in sesiyle günlerin, gecelerin içinde kaybolup gitmektedir.Evinin penceresinin aralığından gördüğü başka başka kadınlarınhayatlarına imrenerek, kendi hayatının penceresinden bakmayı unutan Sevilay; korkularında, güvensizliklerinde, yaşamdakiyalnızlığında çırpınıp durmaktadır.
Oyunumuzun diğer karakteri Adem ise Sevilay’ın evinin dışından duyduğu tek sestir; kapının ardındaki tek umududur.
Sevilay; önce annesini, ardından babasını kaybettikten sonra bir yıldır evden hiç çıkmamıştır. Çıkmaya cesaret edememektedir. Ne zaman dışarı çıkmak istese insanlara, insanların giyim kuşamına ayak uyduramamanın verdiyle kaygıyla kendini yeniden evinin içinde bulmaktadır.
Birbirinden farklı ama yalnızlığı ortaklaşmış Sevilay ve Adem; bir evin kapısının iki yanından birbirlerine bazen ayak bağı bazen kaygı bazense umut ve güç olacaktır. Adem ve Seviley'ın yaşadıklarına tanıklık edeceğimiz bu oyun 17 Aralık Salı günü Aralık Sahne'de olacak.
İzmir'de bu hafta
-Videoartist Uluslararası Video Gösterimleri
Videoartist ilk gösterimini 2016 yılında Selçuk- Havuzlu Meydan'da, herkesin katılımına açık ve videoları duvara yansıtma suretiyle bir sokak etkinliği olarak gerçekleştirdi. O günden bu güne dek, "Videoartist Uluslararası Video Gösterimleri" başlığı altında, gezici ve göçebe bir etkinlik olarak; İzmir, İstanbul, Adana, Mersin, Uşak gibi farklı şehirlerde gösterimler ve atölyeler yaparak yoluna devam etti. Yurt içi ve yurt dışından video sanatçılarının, yönetmenlerin artan katılımı, hem gönderilen işlerin içinden farklı küratoryal seçkilerin hazırlanmasına; hem de etkinliğe eşlik eden panellerle birlikte programın daha fazla zenginleşmesine olanak sağladı. Tarihsel süreci içinde deneysel film ve video üretim pratikleri içine doğdukları koşullara göre farklı stratejiler benimsemiştir. Bu nedenle Videoartist daha kapsayıcı bir yaklaşımla, ana akımın dışında kalan ve oldukça farklı kategorilerden olan işleri birarada göstermeyi amaçlamaktadır. Bu yıl beşinci edisyonu gerçekleşecek olan Videoartist, deneysel ağırlıklı bir seçkiyle izleyiciyle buluşuyor.
-Kaddınlar Karanlıkta Sarı Görünür
Amerikan feminist edebiyatının ilk ve en önemli eserlerinden olan Sarı Duvar Kâğıdı romanından esinlenerek yazılmış olan oyunda farklı olduğu için çevresi tarafından zorbalığa maruz kalan ve değiştirilmeye çalışılan kadının kendi kanıtlama çabalarını yansıtılıyor. Farklılığın ne olduğu ve sıkışılmış düzenlerden kurtulma çabalarının yansıtıldığı oyun 13-14 Aralık'ta Han Tiyatrosu'nda olacak.
-Aut
“Kötülükten gördüğüm iyiliği başka hiçbir şeyden görmedim ben.” diyenlerin hikayesi bu oyun!
Futbolla ilgilenmeyenlerin de izlemesi gereken bir tarz! Alper Kul ve Özgür Özgülgün’ün yazdığı, Çağrı Turnalı’nın yönettiği oyun Tiyatrolog Oyuncuları tarafından sahneleniyor. İzmir’de ilk defa bu kadar sert bir oyun izleyeceksiniz. Küfürlere ve sokağın o eril dünyasına hazır olun! Gerçeği burnunuzun dibinde hissedeceksiniz. Oyun, futbol dünyasının içini dışındakilerin gözünden yansıtıyor. İnsanlara önemli kişi olabilmenin bedelini ödetiyor. Stat kapısını bekleyen Zehir, Ateş, Fidel, Öcü, Boza… Bu 5 arkadaşın başına gelenlerden sonra hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak! Hikayeyi çok farklı boyuttan ele alan bu oyun, 14 Aralık Cumartesi günü Tiyatrolog Akademi-Alsancak Sahnesi'nde olacak.
-Gülistan
Kendim benden habersiz bir yerlere gitmiş olamaz dedim! Haber verir en azından… Sonra aklıma düştü bu şak diye, ya dedim kendim benden habersiz, yani kendiliğinden gidip de bi işlere kalkışıyorsa? O zaman bu bi kalkışma sayılır mıydı? İsyan var demekti o zaman!”
Kendi hayatının sorumluluğuyla birlikte, başkalarının sorumluluğunu, vicdan azabını da sırtında bi çanta gibi taşıyor Gülistan. Bir gün hiç farkında olmadığı ‘kendi’ benliğinin peşine düştüğündeyse taşıdığı her şey karşısına dikiliyor. Hem karşısındakilerle, hem de yanındakilerle yürüyor bu yolu.
Taşlar yerinden oynayınca, kafasındaki nakış da bir bir çözülüyor. Şimdi tüm bunların içinden çık çıkabilirsen Gülistan! Sokakta olan bitene de, kendi hayatına baktığı gibi seyirci kalıyor, uzaktan bakıyor Gülistan'ın hikayesini dinleyeceğimiz oyun 14 Aralık Cumartesi günü İzmir Sanat Kültür Merkezi'nde olacak.
-Medea
Euripides tarafından MÖ 420’li yıllarda kaleme alınan Medea, kökü Argonautlar mitolojik hikâyesine dayanan bir trajedidir. Oyun, kendisini aldatan kocasından intikam almak için, ondan olma iki oğlunu ve tercih edildiği kadını ortadan kaldıran bir kadının hikayesini konu edinir. Kimilerine göre çocuk katili, büyücü ve tehlike olarak görülen Medea kimilerine göre de yaşadığı ataerkil sistemde kadının baş kaldırışını temsil eden ilk kadın anti-kahramandır. Günümüzde hala güncelliğini koruyan bu hikaye, Euripides’in metninden yola çıkarak hareket tiyatrosuna uyarlanmıştır.
Tohumunda ihanet olan hiçbir ağacı kabul etmez toprak. Toprak ki varoluşun mabedi. Toprak ki bütün kökleri içinde barındıran. Sıcaklığı sarmalarken ruhu, soğukluğu yuvasıdır karanlığın. Kabul edilmelidir ki uzanan her el ihaneti var eder kendine. Zira sonsuza giden yolda atılan her adım maziye götürür. Çaba yersiz, umut yersiz, güven yersiz. Bu uğurda söylenecek her söz kifayetsiz. Yaşam bu sonsuz ve lanetli döngünün parçasıdır. Euripides'in Medea trajedisi 18 Aralık Çarşamba günü Tiyatro Kök35'te olacak.
T24 / Can Öztürk