İnsanların önce aile içinde başlayan; devamında komşu, akraba ve arkadaşlarıyla süregelen ilişkilerinde zaman içerisinde bazı kopukluklar oluşuyor.
Hep bir özlem vardır ya “nerede o eski bayramlar, ramazanlar, komşuluk ilişkileri” diye.. Evet, biraz yakaladığım zamanlara dair, biraz da aile büyüklerimden duyduğum “nerede o eski günler” diye başlayan serzenişler..
Bizler çocukken arkadaşlarımızla dolu dolu zamanlar geçirirdik.
Bahçelerde, kapı önlerinde oyunlar oynardık.. Yakan top, ip atlama, dalya, seksek, saklambaç gibi bir çok oyunlar.
Araç ve insan trafiğinin yoğun olmadığı, iç içe bir sürü binaların sıralanmadığı yıllar..
Hemen hemen her mahallede “boş arsa” diye tabir ettiğimiz alanların olması avantajdı oyunlar için. Okuldan gelince, akşama kadar yaşıtlarımızla bol bol oyunlar oynayan, o güzel oyunlara doyamayan çocukluk yıllarımız..
Ben Ankara’nın Gazi mahallesinde, bahçe içinde iki katlı bir evde büyüdüm.. Muhteşem komşuluk ilişkilerinin olduğu, herkesin birbirini “temel komşu” gibi gördüğü, sımsıcak bir mahalle.. Gazi mahallesi.. O yemyeşil Gazi Mahallesi..
Okulum, Bahçelievler semtinde idi.. Yakın sayılırdı ve oradan da bir çok arkadaşlarımız vardı. Biraz uzak mesafelerde, tanımadığımız ailelerin çocuklarıyla arkadaş isek; annelerimiz hemen, o arkadaşın annesiyle tanışır misafir eder, onları da tanımış olurdu.
Tabi ya.. bizler nasıl ailelerin çocuklarıyla arkadaşız ! Bunun mutlaka bilinmesi gerekirdi. En azından benim annem böyleydi. Sonra anneler de ahbap olur görüşürlerdi.
Komşular birbirine akşam ziyaretlerine gider, sohbet ederlerdi..
Bayramlarda birbirlerine ziyaretler olurdu.
Kimse şimdilerde olduğu gibi sahil kenarlarına bayram kaçamağı yapmazdı.
Eğer memleketine bayram ziyaretine gitse, bayramın son gününü de konu komşuyla geçirmek adına erken dönerlerdi.
Bayramda görüşme fırsatı bulamayanlar da bayramdan sonra bir hafta boyunca geçmiş bayram kutlama ziyaretlerinde bulunurlardı. Komşular gücenmesin diye..
Aileler ve çocuklar, genele yaydığınızda ise bu ülkenin insanları daha mutluydu o eski zamanlarda..
Komşuların birbirinden hep haberdar olduğu, sıkıntısında yanında bulunduğu, yardımcı olmaya çabaladığı yıllardı o yıllar.. Evde tozşeker kalmadıysa komşudan ödünç istenebilen, bağdan-bahçeden bir sebze - meyve geldiyse komşulara da paylaştırılan o sıcak yıllar..
Gazi mahallesi, bahçe içinde iki katlı sıra sıra evlerin olduğu düzgün de bir semtti.
Aynı semtte büyüdüğümüz çok arkadaşlarımız oldu ki çoğuyla halen görüşürüz.
Hemen hemen hepimiz okuduk, belirli yerlere geldik; tiyatro sanatçısı, yönetmen, televizyoncu, doktor, öğretmen, bankacı, bürokrat v.s..
O yılların mutluluk ve tadı, sıcak komşuluklardan ya da çocukların en büyük gıdası olan sokak oyunlarına doyduklarından mıdır bilemiyorum.. Herkesin, birbiriyle dürüst, samimi, iyi niyetli, içten ve dayanışma ruhunda olması da etkendi sanırım.
Sosyal ilişkiler sıcaktı.
Arkadaşlarla kardeş gibi olmayı o yıllarda öğrendik.
Büyüklerimize de saygılı ve sevgili idik..
Şimdilere bakıyorum da; komşuluk ilişkilerinin bittiği, kimsenin kimseyi pek tanımadığı, tanımak da istemediği, soğuk ve asık suratlı insanların çoğaldığı, çocukların oyun alanlarının kısıtlı olduğu.. (daha sayayım mı ?)
Sosyal ilişkilerin törpüsü olan TV.programlarıyla annelerin eve hapsolduğu, çocukların bilgisayar canavarının esiri olduğu, 150 metrekarelik duvarlar içine mahkum edildiği, yapay bir dünya, sanal bir sosyallik.. Evet bu arada sinsice gelişen bir sanal alem sosyalliği.. Twitimi okudun mu ? Wats-ap'tan gönderdim, feys'de görüşelim.. Baayyy, çüüüzz, okeyy... hergün biraz daha yabancılaşan bir özenti dünya ve yapay bir sosyallik..
Nazım'ın bir şiirinde söylediği "trak tiki tak ! makinalaşmak istiyorum !.." gibi birşeyler geliyor aklıma.. Haydi kapitalist sistem itti körükledi bu toplumu da, bizler de istedik sanki bu yapay alemi..
Akrabaların cenazeden cenazeye, bayramda ya da düğünlerde görüştüğü günlere geldik ne yazık ki.. Komşuluk, arkadaşlık, akrabalık kavramlarının çok kişiye göre ekonomik güçle yer değiştirdiği, insanın insanı değil de parayı daha çok sevmesiyle yer değiştiren sosyallikler. Kavramların kimilerine göre değişmesiyle güzel olan çok şeyin tüketilmesiyle.. bu günlere geldik..
Herkes ne şekilde mutlu oluyorsa ve tabii ki insan ilişkilerindeki tercihlerine göre yaşar. İster samimi komşu, akraba, arkadaş; isterse de resmi olmak gibi.. Her ne olursa olsun, hiç olmazsa herkes birbirine ve haklarına saygılı olsa bari.. Bunun bile derdine düşer olduk.
Yazımın girişinde söyledim ya “nerede o eski günler” diye..
Özler olduk, arayıp bulamaz olduk..
Çevrenizde sevgili dostlarınızın olduğu günlere,
Ve çevresinde biz sevgili dostların da olduğu günlere..
Nerede o eski günler..
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Hikmet Akyar 7 yıl önce
Gazi mahallesini iyi bilirim. siz de güzel anlatmışsınız. aynı öyleydi. teşekkürler.
Şayan Ercan 7 yıl önce
Teşekkür ederim , Sn .Hikmet Akyar , evet Gazimahallesi bambaşka güzeldir ..
(şimdi iki katlı evlerin yerini üç katlı evler aldı)
Şayan Ercan 7 yıl önce
Teşekkür ederim , Aysel Toktamış hanım .
Güzel ve gerçekçi bir yazı, teşekkürler.