75 yıllık İsrail Devletinde ANAYASA mevcut değildir. Bunun Yerine TEMEL YASALAR mevcuttur. Bu yasalar da değiştirilemez değildir. Zamanına ve toplum ihtiyacına cevap veremez hale gelen yasalar dönem dönem değiştirilmiştir ve bundan böyle de değiştirilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bu değişikliklerin de nasıl yapılacağı Temel Yasalar’da yazılıdır. Bu değişiklik, İsrail parlamentosunun çoğunluğu olan 61 oy ile olması çok ta makul değildir çünkü 61 oy zayıf bir çoğunluktur ve toplumdaki konsensusu temsil etmeyebilir.
İsrail Adalet Bakanı YARİV LEVİN reform açıklaması yaptığı basın toplantısında bu değişikliklerin Meclis çerçevesi ile HUKUK KOMİSYONU bünyesinde bütün parti gruplarının temsilcilerinin de dinleneceği dışarından gelecek uzmanlarında görüşlerinin dinleneceği ve makul olan her uyarının dikkate alınarak yasal değişikliklerin de yasalara uygun şekilde yapılacağını beyan etmiştir.
Peki Yapılması istenen reformlar nedir ve hangi değişiklikler öngörülmektedir?
Adalet Bakanı YARİV Levin Ocak 2023
Adalet siteminin Hükümet kararlarına ve de yasalaştırılması düşünülen yasalara karışması toplum genelinde Hukuk Sistemine olan inancı sarsmıştır.Ve bu durum seçilmiş hükümetlerin hükümranlığı ile Demokrasinin yok olmasına sebebiyet vermiştir.
Hakimleri seçen Komisyon konusunda değişiklik
*Mevcut durum: Komisyondaki 9 üyenin 3üyesi Koalisyon üyesi olup geri kalan 6 üyesi Muhalefet üyesidir. Yargıtay (Bagatz) Yüksek Mahkeme Hakimi seçmek için gerekli Oy sayısı ise 7’dir.
*Değiştirilmesi istenen durum ise: Koalisyon üye sayısının 7 olması ve Muhalefet üye sayısının 4 üye olması istenmektedir. Hakim seçmek için gerekecek oy sayısının da 6 olması istenmektedir.
Yasaların yerine geçen fıkranın geçersiz sayılması Psikat Haitgabrut
Yasaların geçersiz Sayılması ve için Yüksek Hakim Kurulu sayısı 11 den 15'e çıkarılacak ve İsrail Parlamentosu Knesset'in kanunlaştırdığı bir yasayı geçersiz kılabilmek için 12 üyenin oyu gerekli olacaktır. Yasanın geçersiz sayılması durumunda şayet o yasa Parlamento çoğunluğu olan 61 oy ile yasalaşmış ise yasa yeniden düzenlenerek yasalaştırılabilecektir. Mevcut durumda geçersiz sayılan bir yasa yeniden meclise gelememektedir.
Makullük iddiası maddesinin kaldırılması:
Hakimler Makul olmadığı iddiası ile ve bu Makullük maddesine dayanarak Hükümet Kararlarını ve Hükümet'in altında çalışan kurumlar (Hapishaneler ,Belediyeler, Sosyal Yardım kurumu ) ile ilgili kararları makul ve mantıksız iddiası ile geçersiz kılamayacaklardır.
Bakan Levin'in ifadesine göre neyin makul veya mantıklı olduğunda mahkemeler karar verememelidirler. Makul ve Mantık kişiye göre değişen bir olgudur.
Hukuk Danışmanlarının yetkilerinin yeniden düzenlenmesi:
Hukuk danışmanlarının yetki alanı makamının adına uygun olarak DANIŞMANLIK ile sınırlandırılacak ve Hükümetleri tehdit eden polis memuru olmayacaktır. Hükümetler Danışmanı dinleyecekler ancak kararları hükümet ve mevcut yasalar çerçevesinde vermek durumunda olacaklardır. Mevcut durumda Danışmanlar Hükümet yerine karar verir durumdadırlar ki bu da demokrasi'ye uygun değildir.
Sonuç olarak
Hukuk sistemi reform'u destekçilerinin temel görüşleri nelerdir.:
*Hukukçuların devlet yönetimindeki gücü çok fazla büyük.
*Yargıç ve Hakimler ile Hukuk Danışmanları halkın seçtiği kişiler olmayıp Halk tarafından seçilmiş olanların yerine karar almamalıdırlar.
Hukuk sistemi reform'u karşıtlarının temel görüşleri nelerdir.:
*Hakimler ve Hukuk Danışmanları iktidarları eleştirebilecek ve denge sağlayabilecek son frendir.
*Değişiklikler adalet sistemini zayıflatacak ve insan hakları ile azınlık grupların korunması zarar görebilecektir.
Benim şahsi değerlendirmem:
Bu maddelerin tartışılması ve oylamaların sükunet ile kavga etmeden tartışılabilmesi ön şarttır. Herkes düşündüğünü ve yasal çerçevede dile getirebilmelidir ki herkes doğru ve orta yolu bulsun. Mesela Hakimleri seçecek olan kurulun muhalefet ve Koalisyon üye sayıları daha gerçekçi şekilde düzenlenmelidir. Öngörülen üye sayıları çok hakkaniyetli değil gibi. Sanırım Bunu teklif edenler Bakan dahil her iyi Yahudi gibi bir pazarlık payı koymuştur bu konudaki gerçekçiliği hiç bir tarafın kaybetmemesinde yarar vardır.
Bu ilk etapta gözüme çarpan bir durumdu. Hukuk sistemini ve Temel Yasalar kitabını ezbere bilmeden bu konuda fazla yorum yapmamak lazım. Ancak uzmanların görüşlerine de yer verileceğini Bakan Yariv Levin İfade etmişti zaten.
Toplum tepkisi ile sorumlu veya sorumsuz eski bakanlar ve yetkili yetkisizler:
Toplumun protesto ve gösteri hakkının %100 yanındayım ve bu gösteriler vahşet olmadığı müddetçe sert polisiye tedbirler ile etkilenmemelidir. Bu toplum bireylerinin söz söyleme ve demokratik hakkıdır. Bu aynı zamanda Siyonizm çerçevesi içinde de yeri vardır. Revizyonist Siyonizm’in babası Valadimir Zeev Jabotinsky Betar marşında Kİ ŞEKET HU REFEŞ diyerek ortaya koymuştur. SUSMAK PİSLİKTİR.
Toplumu İsyana ve iç savaş'a sürükleyen ve davet eden eski bakanları en başta da EHUD BARAK'I eleştirmeden geçmemek lazım.
Eski Başbakan ve Genelkurmay Başkanı "Bu hükümet Yasaldır ancak geçersizdir.Demokrasiyi imha etmesine izin vermeyeceğiz ve halk bununla mücadele edecektir. Savaşmak zorundayız" diyerek de bir anlamda halkı isyana teşvik etmektedir.
Bu ortamda eli ve parmağı olan bir ismin ise bazı ülkeleri karıştırmakla ün yapmış George Soros'un olduğunu iddia eden yakın bir Amerikalı dostum da var. Bana hep kızdığım bizi Dış Güçler Yaktı sözü gibi anlaşılmak istemiyorum ama bu iddia da mevcuttur bilinsin. Soros varsa bile İsrail halkı bunu yememelidir. Tabii para çok şeye kadirdir.
Takdir edilecek en önemli kişilerin başında İsrail Devlet Başkanı YİTSHAK HERZOG gelmekte ve İktidar ile Muhalefet ve hatta Yargıtay arasında köprü olmaya ve taraflar arasında ciddi bir diyalogun oluşması için çaba sarf etmektedir.
Tabii Muhalefet liderlerinden Lapid Gantz ve Mansur Abbas da bu protestolarda başı çekmekteler ve demokrasi ve Adalet sistemini korumak için kavga yerine diyalog seçmeleri çok daha yerinde olurdu.
İsrail sisteminde çok ilginç olgular vardır. Hep aklıma bu geliyor doğruysa veya yanılıyorsam bile mazur görün. Hep aklımda bu başka bir eylemin veya harekatın yanıltıcısı, bir kayıkçı kavgası mı diye düşünmeden edemiyorum.
Sabır ve sükunet ile bekleyip göreceğiz.
Rafael Sadi / Odatv