Gazze Savaşı'nın başlamasından bu yana Türkiye, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar tarafından eleştirilmekte, hem Türkiye içinde hem de dışında Müslümanlar, Türkiye'nin bir İslam ülkesi olarak Gazze halkını daha güçlü bir şekilde desteklemesini ve uluslararası platformlarda onların sesi olmasını açık bir şekilde talep etmektedir.
Son bir yıl içinde Gazze Savaşı ve siyonist rejimin bu bölgedeki halklara karşı işlediği sayısız suç bağlamında Ankara çeşitli politikalar benimsemiştir. Bunlar; taraflar arasında arabuluculuk yapma girişimlerinden, Suriye'de olduğu gibi barış gücü veya ateşkes garantörü olarak rol almaya kadar uzanmaktadır. Ancak bu girişimlerin hiçbiri sonuç vermemiş ve ne İslam dünyasında ne de Batı dünyasında ciddi bir yankı bulmamıştır.
Bu bağlamda dikkat çeken bir diğer husus, Türkiye'nin siyasi duruşları ile operasyonel alandaki uygulamaları arasındaki bariz farklardır. Siyasi açıklamalarda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail rejimi Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bölgedeki savaşı genişletme planlarının bir felakete yol açacağını vurgulamış, Netanyahu'yu "psikolojik hasta" olarak nitelendirmiş ve Batılı ülkelerin sessizliğinin bölgedeki savaşın yayılmasına neden olduğunu ifade etmiştir.
Bununla birlikte, Türkiye Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve Ticaret Bakanı’nın açıklamalarına göre, Ankara bu yılın mayıs ayından itibaren İsrail ile ticari ilişkilerini durdurduğunu ilan etmiştir. Ancak, bu konuda yayınlanan raporlar resmi açıklamalardan önemli ölçüde farklıdır.
Bu bağlamda, *Middle East Eye* internet sitesi bir raporunda, Türkiye'nin İsrail ile ticareti üçüncü ülkeler üzerinden sürdürdüğünü ortaya koymuş ve raporda Türkiye'nin mayıs ayından itibaren ürünlerini Yunanistan ve diğer komşu ülkeler üzerinden İsrail'e yönlendirdiği belirtilmiştir. Verilere göre, Türkiye'nin Yunanistan'a ihracatı mayıs ayında 375 milyon dolara ulaşmış ve bu, geçen yılın aynı ayındaki 219 milyon dolara kıyasla %71'lik bir artışı göstermektedir. Aynı şekilde, İsrail'in mayıs ayında Türkiye'den ithal ettiği mallar 116 milyon dolar değerinde gerçekleşmiş, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre %69 oranında bir düşüşü temsil etmektedir. Ancak rapor, Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkilerini sadece görünürde kesmiş veya azaltmış olabileceğine dikkat çekmekte ve bu ilişkilerin üçüncü ülkeler aracılığıyla sürdüğünü iddia etmektedir.
Dikkat çekici bir diğer iddia ise Türkiye'nin İsrail'in silah tedarikinde önemli bir rol oynadığıdır. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ömer Faruk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada, Bayraktar şirketinin Azerbaycan üzerinden İsrail ile silah ticareti yaptığını iddia etmiş ve Azerbaycan’da düzenlenen bir silah fuarına işaret ederek, bu fuarın sponsorunun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yönettiği Baykar şirketi olduğunu ifade etmiş ve bu ticaretin durdurulmasını talep etmiştir.
Doğrudan silah ticaretinin yanı sıra, Türkiye'nin İsrail’e çelik ihracatında da kayda değer bir artış yaşanmıştır. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, son sekiz ayda Türkiye’nin İsrail’e çelik ihracatı yüz kat artmıştır. İsrail, kitle imha silahları üretiminde çelik kullanmakta ve bu ihtiyacının %65'ini Türkiye’den sağlamaktadır.
Silah ve çelik ticaretinin yanı sıra, petrol ve enerji ticareti de Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde tartışmalara yol açmıştır. Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) İsrail ile geniş kapsamlı petrol ticareti yapması, Türkiye'deki bazı gruplar tarafından protesto edilmiştir. Türkiye’nin bu ticareti durdurmaması, özgürlük yanlısı gençler arasında hükümete yönelik tepkilere neden olmuştur.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci ise, İsrail ile ticaret yapan şirketlerin katıldığı bir fuarda yaptığı açıklamada, “Gazze’deki katliamları kınıyoruz; ancak kimseye zarar vermeyen ticari faaliyetler farklı bir mesele” diyerek, Türkiye’nin İsrail ile ticaretten vazgeçemeyeceğini açıkça ifade etmiştir.
Müslümanların Türkiye'den Beklentileri
Müslümanlar, Türkiye’den üç temel konuda beklenti içindedir:
1. Siyasi ve Gündem Desteği
Türkiye’nin İslam dünyasındaki tarihsel ve modern konumu göz önüne alındığında, İsrail’e karşı durması ve hem siyasi hem de söylemsel olarak Filistin direnişine destek vermesi beklenmektedir.
2. Askeri Üslerin Kapatılması
İncirlik Hava Üssü ve Kürecik Radar Üssü’nün kapatılması, Müslümanlar arasında güçlü bir taleptir. Bu üslerin NATO ve İsrail'e hizmet ettiği, özellikle İran'ın İsrail’e yönelik operasyonlarına erken uyarı sağladığı iddia edilmektedir.
3. Ekonomik ve Diplomatik İlişkilerin Kesilmesi
İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarının boyutları göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu rejimle ekonomik ve diplomatik ilişkilerini tamamen kesmesi beklenmektedir.
Türkiye’nin İsrail rejimi ile ilişkilerdeki tutumu, Müslümanlar arasında ülkenin itibarının ciddi şekilde sarsılmasına neden olmuştur. Son bir yıl içinde, Türk yetkililerin İsrail karşıtı sert açıklamalarına rağmen, İsrail'in birçok ihtiyacının Türkiye veya Türkiye üzerinden sağlanması, Müslümanlar arasında Ankara’ya karşı güvensizlik yaratmış ve Türk halkının da hükümete karşı hayal kırıklığını artırmıştır.
IRNA