İnsanların yaşadığı ortam, dağ, dere, deniz, orman, kır, bayır doğal ortamdır çevre. Ve yine caddeler, sokaklar, parklar..
İnsanların yaşamak için havaya, suya, toprağa ihtiyacı var. Ancak, çevrenin yaşaması için insana ihtiyacı yok; yeter ki zarar vermesinler.
Havayı kirlettik, su kullanımını müsrifçe yaptık yeraltı kaynaklarını da azalttık, toprağı kimyasal gübre, ilaç, GDO’lu tohumlarla zehirledik.. Ağaçları kesip yerine gereksiz birçok binalar diktik, doğayı görsel olarak da kirlettik.
İnsanlar toplu yerleşim yerlerine de, piknik alanlarına da, tenha kalabalık her yere atıklarını bırakıp, etrafı çöplük gibi kullanıyorlar.
Şehrin içinde en düzgün semtte de böyle, varoşlarda da farklı değil.
Son yıllarda bir kısım aydın insanlarımız “PLOGGİNG” diye bir aktivite başlattılar.
Dikkatimi çekti ve ben de bir plogging grubuna katılmaya başladım. Doğrusunu söylemek gerekirse çok da keyifli oluyor.
Kısaca "spor yaparken başkalarının attığı çöpleri toplamak" diyebiliriz.
Günlük yürüyüşe eşofman, spor ayakkabılar, elimde naylon eldivenler ve bir poşetle çıkıyorum; hem çevreyi temizliyor, hem de spor yapıyorum..
Nasıl ? Şaşırdınız değil mi ?
Grubumuza da “Ploggingçiler” adını verdik.
Spor yaparken çevreyi temizlemek.. Tek amaç bu.
Gruptakiler, spor salonundan arkadaşlarım.
Spora giderken, dönerken veya sabah yürüyüş ve koşuya çıktığımız arkadaşlar.
Bir gün yine etrafa atılmış sigara paketi, dondurma kağıdı, çikolata kağıdı gibi atıkları toplayarak ilerliyoruz, karşıdan bir hanım geliyordu ve seslendi;
- İleri doğru yürüdüğünüzde göreceksiniz orada bir çok atık kağıt, çöp var!
- Bize çöpün adresini vereceğinize siz de toplasanıza.. Diye bir espriyle yanıtladık.
Biraz sert baktı ve kendisine, “yarın bu saatte bizler burada olacağız siz de katılın bize spor yaparken çevreye de faydalı olursunuz” diye de bir davette bulunduk.
Diğer gün o hanım da grubumuza geldi ve daha sonraki günlerde başka bir hanım, iki bey arkadaşını da plogging grubumuza kattılar. Gün geçtikçe artıyor sayımız.
Sabah yürüyüşünde karşılaştığımız selamlaştığımız başka başka gruplara da rastlıyoruz.
Oturduğumuz muhiti temiz tutuyor, başkalarının da temiz tutması için örnek oluyoruz.
Sohbet ederek, spor yaparak çevreyi temizliyor, ara ara kısa molalar vererek kendimizi çok yormadan keyifli bir katkıda bulunuyoruz çevremize.
Keşke kimse yerlere çöp atmasa, etraf tertemiz kalır.
Pet şişeler, kağıt atıklar, sigara izmaritleri gibi bir sürü atık.. Bunlar toparlandığında çevre daha temiz görünüyor.
Medeni insanların daha hassasiyet gösterdiği bir konu. Çöpler çöp kutusuna, cam, pet şişe, kağıt gibi atıklar için, belediyeler konteynerler koymuş sokak uçlarına, oraya dönüşümü olacak atıkları atmak milli servete katkı anlamına da geliyor.
Toplanan çöpleri bu büyük kutulara atıyoruz; çevreyi temiz tutarken spor da yapıyoruz..
Çevremizi temiz tutmanın verdiği memnuniyetle, yorgun olarak evlerimize döndüğümüzde yaptığımız işin verdiği mutlulukla yorgunluğu da unutuyoruz.
Herkes kapısının önünü temiz tutsa, bütün sokaklar temiz olur misali.
Çevremizi temiz tutmak görsel güzellik için, doğa için, bizler, çocuklar ve torunlarımız için sağlıklı gelecek için şart.
Piknik alanlarına onlarca çöp bırakıyorsunuz.
Eğer o yeşilliğin, ağaçların dili olsaydı oraları kirletenlere herhalde şöyle derlerdi;
"Ben doğa, sizler beni temiz kullanmayarak küstürüyorsunuz. Beni yavaş yavaş yok ediyorsunuz. Benim sizlere değil, sizlerin bana, bugün de, gelecekte de nesiller boyu ihtiyacınız olacak. Lütfen bana nazik davranın.."
***
Yeşilin bol olduğu, bütün çevremizin temiz tutulduğu sağlıklı bir doğaya.. Derken, Ramazan Bayramınızı da candan kutluyorum.
Saygı ve sevgilerimle.