Avrupalılar ile diğer toplumların davranışları ve buna bağlı oluşturdukları yaşam kültürleri arasındaki farklardan iki tanesini öğrendiklerimden açıklamaya çalıştım. TV haberlerinde avrupalılarla yapılan tüm görüşmelerin olumlu geçmesine rağmen hep aleyhimize sonuçlanması nedeniyle bildiklermi ve tesbit edebildiklerim yazdım .
1) GÖRÜŞMELERİN OLUMLU GEÇMESİ
Avrupalılar ile yapılan her türülü ticari ve diğer görüşmelerin çoğunluğu olumlu geçer. Öncelikle sizi çok iyi dinleyip çözmeye çalışırlar. Sizi anlayabilmek için sorular sorarlar. Konuya ne kadar vakıf olup olmadığınızı ölçerler. Sonra sizinle ne kadar ve nereye kadar yol alıp alamayacaklarını belirlerler. İkramlarda bulunurlar. Kararsız iseler durumu üst kademelere taşımak zorunda olduklarını söyleyip, tekrar bir araya geleceğiniz bir randevu düzenlerler. Yapılacak iç görüşmelerinin onay almak için bir formaliteden ibaret olduğunu söylerler. Onlar size karşı olan olumsuzluklarını ve tepkilerini dahi olumlu cümleler ile ifade etmeğe gayret ederler. Samimi bir konuşmanın sonucunda evet veya hayır cevabı duymadığınız halde görüşmenin olumlu geçtiğini düşünerek umutlanırsınız.
Dünya Bankası’nın yıkılan Sovyet ve yandaşlarının rejimlerinde yaşayan halkların hızlıca açlık ve sefaletten kurtularak serbest piyasa ekonomisine geçişlerini sağlamak için kurduğu European Bank'ın, Sofya da düzenlediği EBRD Board of Governors annual Meeting 1996 toplantısına ben de davet edilmiştim. Başkan yardımcısı Türkmenistan’dan gönderilen bir süt ve süt ürünleri fabrikasının projesini incelediklerini şöyle anlattı: "Çok iyi hazırlanmış müthiş bir proje. Adama ne sorsak anında teknik ve doyurucu cevaplar veriyordu. Türkmenistan'ı ziyaret edeceğimi söyledim. Ağustos ayı başında gittim. Giderken çok kalın ve kışlık elbiseler giyindim. Aşkabad da beni karşıladı. Arabasına aldı. Beyfendi bu kadar kalın neden giydiniz. Bu ülke çok sıcak olur. Benim sorum üzerine 50 dereceyi geçer dedi. Yaa! dedim. Peki 300 km çapındaki bir alanda sütleri korumalı nasıl taşıyacaksınız diye sorduğumda adam çaresine bakacağız dedi."
Projeye olan olumsuz tavırlarını dahi olumlu cümlelerle anlatım şekli beni çok etkilemişti.
2) ÇAĞDAŞLIK FARKI
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği irade sahibi olması ve düşünebilmesi. Avrupalıyı diğer insanlardan ayıran özelliği de yaptığı işi deneyerek değiştirip geliştirmesi. Ustasından öğrendiğini bir adım ileri taşıma çabasında olmaları. Bizde bazı işler 500 yıl önce nasıl yapılıyorsa şimdi de aynı yapılıyor. Davranışını değiştirmedikçe de övünürler. “Benim dedem usta idi. O da böyle yapardı” deyip bir de gururlanırlar. Hemen hemen hepsi evrimi reddederler. Örneğin çay ve fincan uzak doğulular tarafından bulunmuş bir içecek ama bunu aromalarla zenginleştirip, elleri yanmasın diye fincana kulp takan, seramik yerine cam ve diğer tür bardakları yapanların Avrupalılar olduğu bilinmektedir. Halen daha bazı yörelerde kulpsuz fincan kullanımında ısrar edenler var. Bunlar, inançlarının da günün gelişmelerinden etkilenmesine engel olmaktalar. Örneğin Taliban aşıyı yasaklamış. Geçmişte yeterli olduğuna inanılan tedavi yönteminin yani muska ve okuyup üflemenin bugün de yeterli olacağını savunuyor. Böylece nesiller arası kopukluk ve uyumsuzluk bu toplumları yorup hırpalıyor. Çatışmalara neden oluyor.
Geçmişe çakılı kalındığından “tarih” bilinci oluşmuyor ve buna bağlı kültür de gelişmiyor. Yüz yirmi senedir tren yolu yapıp, trene bindiğimiz halde, “menfez yapma” kültürü oluşturamadığımızdan, yoğun yağışlı havalarda tren kazaları yaşıyoruz. Peki uzak doğuluların bazıları Avrupalı davranışlarını nasıl kazandılar? İngiliz sömürgesi olanlar bunu başarmalarına rağmen Fransız, İspanyol ve Portekiz gibi diğer ülke sömürgeleri neden aynı kaldılar?
etabey@hotmail.com