Buz tuttu içimde yalnızlığın
Üşüdü bahara karşı, zamansız açılmış avuçlarım
Başımda dolaşıyor binlerce şaşkın karıncalarım!
Biliyorum, bu dağların zirvesini aşan yok
Ama anlamıyor ki bir türlü
Hala beni bırakmayan içimdeki delikanlım!
Sevmek ve sevda türküleri söylemek güzelde,
Yolun sonunda acı ve gözyaşı olmasa…
Unutmak ve unutulmak
Sığınmışlar mehtapsız gecelerime;
Denizlerim sakin, denizlerim durgun
Dolamış kollarını zifiri karanlığıma
İnanmazsan gel de bak, mışıl mışıl uykudalar;
Balıklarım tedirgin, balıklarım çaresiz
Boşuna yakamoz ararlar!
Biliyorum, zevksiz ve kahır yüklü bu yaşamdan
Sende bıkmışsın,
Senin de ufkunda güneşin doğmadan batmış
Sevda çiçeğini sende fazla sulamış, kurutmuşsun
Ömürler bir gün gibi geldi geçti heyhat!..
Bir kaç kare fotoğraftı anılardan artakalan
Onlarda ya sarardılar, ya da tümden kayboldular…
Boş ver be dostum bunları şimdi;
Otur hele şöyle geç karşıma, takma bunları kafana,
Haykır! Korkma, doğan güne karşı;
Kuşlara, çiçeklere, dağlara, taşlara, bulutlara
Sevgini... Sevdiğini… Sevmediklerini…
Sevenlerini… Sevmeyenlerini!
Sana acı çektiren o meşum duygularını,
Sil at !..
Büyümesin göz bebeklerinde,
Yeşermesin, dal budak sarmasın bağrında
O unutulmayan anılar…
Dirilmesin kaderinde, ayaz vurmuş o eski harap bağlar!
Sonunda dememek için heyhat!
Dün dündü, bugün bugündür cancağızım
Panzehirdir bunu anlamak ve de anlatmak
Dedim ya takma kafana, değer her şeye rağmen
YAŞAMAK!..
11.12.2017