Varlık için güneş olması gerekiyor varlığının devamlılığı için. Sana ısı ve ışık vermesi gerekiyor ve daha da fazlası, yeryüzünü beslemesi gerekiyor. Bilim adamları dünyanın yaşamsallığının kaynağı güneştir diyorlar. Çimenlerin çıkması, bitkilerin çıkması, ağaçların olması, meyve vermeleri, tarlaya ektiğin buğdayın vermesi, canlı mahlûkların o bitkilerle beslenerek kendilerinde insanlara gıda oluşması, insanın vücudunun güneş ışığına ihtiyaç duyması… Bunların hepsi güneşten gelen foton dediğimiz ışık süzmeleriyle mümkündür. O kadar ki aslında yediğimiz her şey fotondur, sizin vücudunuz dahi fotondur diyor bilim adamları. Yani güneş olmasa bildiğiniz yaşamın, bildiğiniz canlılığın olması mümkün değil diyorlar. Ama bu güneş ışığının da öyle bir mesafede olması gerekiyor ki yakın olsa kavuruyor yaşamı yok ediyor, uzak olsa donuyorsun yine yaşam olmuyor. Şimdi senin varlığının devam edebilmesi için güneş olması ve senin güneşe olan mesafenin altın oran denilen bir mesafede olması lazım. Senin elinde mi? Yağmur yağması lazım, rüzgâr esmesi lazım, kar yağması lazım, lazım, lazım çok tafsilata girmeyelim. Hangisi insanın elinde? İş yerine gittin, orada çalıştın, maaş aldın o maaşla da gidip marketten ihtiyaçlarını alınca yaşamsallığını kendin devam ettirdiğini mi sanıyorsun? Bu kadar mı, bitti mi yani?

İnsan, sahip olduğu şeyleri bir müddet sonra sıradanlaştırır, alışkanlık haline getirir ve değerini görmezden gelmeye başlar. Hepimizin evinde elektrik ve su var. Her ay elektrik ve su faturasını ödüyoruz. Çok sıradan ve çok doğal şeyler, parasını da ödüyoruz ya hakkımız! Eve on gün elektrik gelmesin, hadi on günü geçtim, evde üç gün su akmasın, ne olur? Hayat durur, senin elinde mi yoksa onu sana hazır mı sunuyorlar? Muhtaçsın! Var olan her şeye muhtaçsın. Var olan her şeye muhtaç olarak aslında neye muhtaçsın? Allah’a muhtaçsın.

Varlığımızın yokluğu da Allah’tandır. Allah’a rağmen var, Allah’a rağmen yok olamazsın çünkü varlığın da yokluğun da Allah’tandır. İnsan, varlık diye zikrettiğimiz zahirliğinde, zahire getirdikleriyle birliktedir yani yaptıklarıyla birliktedir. İnsanın sadece yirmi dört saatini ele alalım. Sabah uyanıyorsun, kahvaltını yapıyorsun bak sürekli bir zahire getiriş var, sürekli bir fiil var. Kıyafetlerini giyindin, evden çıktın, arabana bindin, bir dünya yol gittin, iş yerinde bir sürü iş yaptın. Bana herhangi bir durağanlık söyleyin. Diyelim ki var, taşı örnek alalım mesela, taşı yerinden kimse oynatmadığı sürece olduğu yerde durağan. Bu durağanlık dahi bir fiildir, orada durma işi yapıyor. Yaratılmışlığın hiçbir yerinde, hiçbir an durağanlık diye bir şey yoktur, hep bir hareket hep bir fiil. Maddesel boyuttaki hareketlilik için tanımlama yapılırken deniliyor ki, dünya saatte 1670 kilometre hızla kendi etrafında dönüyor. Biz saatte yüz yetmişe çıkınca hıza bak diyoruz. Saatte 1670 kilometre! Aynı anda güneşin etrafında da dönüyor, saatte 107 bin kilometre hızla. Güneş de merkezdeki karadeliğin etrafında galaksiyle beraber dönüyor. Aynı anda da bizimle beraber bizi de peşinde sürükleyerek galaksinin merkezine doğru ilerliyor. Günde iki milyon kilometre hızla ilerliyor. Hesaplamalara göre bu ilerleyişle üç buçuk milyar yıl sonra karadeliğin içine girecekmiş. Galaksi de kendi etrafında dönüyor artı galaksi de evrenin içerisinde ilerliyor. Beş milyar yıl sonra Andromeda Galaksisiyle bizim Samanyolu Galaksimiz çarpışacakmış, rotaları kesişiyormuş. Yetmedi, trilyonlarca galaksi sürekli bir hareket halindeyken, içinde bulundukları evren de genişliyor. Yapılan son hesaplamalara göre evrenin genişleme hızı, ışık hızının bir buçuk katıymış. Evren ışık hızından daha fazla hızla genişliyor. Onun için ışığın evreni yakalaması mümkün değil deniliyor. Hep hareket, hep hareket! Âlemden kendine dön, hep hareket hep hareket! Sürekli bir fiil, içinde ve dışında sürekli bir tecelliye geliş yani insan için sürekli bir muhtaçlık mevcut!

Devam edecek

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.