Ülkemizde gündem çok yoğun. Neresinden tutacağımızı bilemiyoruz artık.
Bu yoğunluk içinde eğitim sistemimiz, yapılan araştırmalarda önem sırasında üçüncülüğe düştü. Oysa gelinen durum aslında, yeterli ve kaliteli eğitim alamamanın sonucu. Kitap okumayan, sanattan uzaklaşmış olan toplum olmamız da bir diğer önemli etken.
Anayasal hakkını arayıp protesto eylemi yapan iktidar mağduru gençler, bazı polislerin copuna, biber gazına, gaz kapsülüne maruz kaldı. Tutuklandılar, aç-susuz bırakıldılar, yaralandılar, sınavlarına giremediler. Aileler perişan, özellikle de anneler. Boşuna dememişler, ‘ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar’ diye.
Bu gençler bizim geleceğimiz. Onlara yapılan kötü muamele geleceğe yapılmıştır. Geleceğimizi yok etmeye yöneliktir. Yapılanlar insan hakkı ihlali. Artık ülkede hukuktan söz edilemiyor. Hakkını aramaya kalkışanlar tehdit ediliyor. Hatay’da olduğu gibi.
Sınavda yüksek puan alan öğretmen adayları mülakatta eleniyor. Yerine yandaşlar alınıyor. Haksızlığa uğrayan başarılı gençler, bütün ümitlerini yitirdiği ve gelecek beklentileri kalmadığı için intihar etti. Bir kısmı da Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde durumu protesto edip sesini duyurmaya çalışıyor. Verilen sözleri hatırlatıyorlar.
İktidara gelirken mülakat kaldırılacak dendi. Verilen söz tutulmadığı gibi fazlasıyla uygulanıyor. Mülakatta sorulan sorular, akla mantığa sığacak gibi değil.
MEB, emekli olan öğretmen sayısı kadar öğretmen alacağız dedi. Geçen yıl, 23.670 öğretmen emekli oldu. O günden bu yana emekli olan öğretmen sayısı giderek artmasına rağmen, Bakanlık sadece 20.000 öğretmen atadı. Her zamanki gibi sözünü tutmadı. Oysa 1611 öğretmen adayı, KPSS’de yüksek puan almasına rağmen atanmadı. Bu bile iktidarın geleceğe yönelik yaklaşımını ortaya koyuyor. Başarı ve nitelik cezalandırılıyor.
Ülkem cendereye sokulmuş durumda. Ağzını açan, protesto eden, hakkını arayan apar topar gece yarısı eylemiyle hapse atılıyor. Bütün yetkileri üzerinde toplayan tek adam yönetiminin sonuçları bunlar. Birtakım toplantıları, AB ülke yöneticileri iptal etti. Neden acaba?
II. Dünya Savaşından sonraki ilk Başbakan K. Adenauer Berlin’de molozlar arasında dolaşırken; ‘Umarım bir daha İsa bile gelse, tüm yetkiyi tek kişiye verecek kadar, aptal olmayız’ demişti.
Umarım biz de yaşadıklarımızdan ders alırız.