BURSA ARENA / Haber Merkezi
İstanbul Rumeli Üniversitesi ‘’Şiddet ve zorbalıkla mücadele’’ sempozyumuna ev sahipliği yaptı. İki gün süren sempozyumda alanında uzman konuşmacılar yer aldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Oğuz Özyaral tüm dünya da ve ülkemiz bir insanlık suçu olarak şiddetin her gün can almaya devam ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: ’’İstanbul Rumeli Üniversitesi Kadın Hakları Eylem Planı Komisyonu tarafından yapılan bu sempozyum korum olarak bu konudaki duyarlılığımızı göstermektedir. Bu önemli sempozyuma ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Ülkemizde bu hassas konuda yapılan çalışmalara bir damla da olsa katkı sağlayabiliyorsak ne mutlu bize’’ dedi.
İstanbul Rumeli Üniversitesi “Kadın Hakları Eylem Planı Komisyonu Başkanı ProfDr Nedime Köşgeroğlu ise konuşmasında öncelikle zorbalığın ve şiddettin tanımını yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:’’ Geçtiğimiz yirmi yılda şiddet sorunu,kadınların kasten yaralanmasının önemli bir nedeni olarak tüm dünyada açık bir insan hakları ihlali ve bir kamu sağlığı sorunu olarak ele alınmaktadır.Türk Dil Kurumu’nda Zorba/ Zorbalık ifadelerinin anlamlarına bakıldığında; “gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse), müstebit, mütegallibe, despot, diktatör anlamında kullanılmaktadır. Şiddet ise “Güçlünün güçsüz bulduğu çocuk, yaşlı, kadın, hayvana karşı fiziksek, psikolojik, sosyal ve ekonomik güç uygulaması ve insan haklarını ihlal etmesi hatta yaşam hakkını elinden almasıdır’’ olarak tanımlanmaktadır. Kadına karşı eşitlik kavramı dünya çapında 1979 senesinde gerçekleştirilmiştir. Birleşmiş Millet, kadınlara karşı her tür ayrımcılığın ortadan kaldırılması (CEDAW) sözleşmesi ile başladı, ancak burada aile içi şiddette çok fazla vurgu yapılmadı. Cinsiyete dayalı şiddet, kadının, kadın erkek eşitliğine dayanan haklarını ve özgürlüğünü zedeleyen bir ayrım biçimidir. Üye devletlere, aile içi şiddete ve her türlü cinsel istismara, tacize, tecavüze karşı tüm kadınları koruyacak, onların onuruna saygı gösterecek yasaları çıkarmaya şeklinde devam eden kararın yasal anlamda geçekleşmesi 1998 yılına denk gelmektedir. 4320 sayılı yasa 14.01.1998 yılında kabul edilmiş olup 17.01.1998 yılında yürürlüğe girmiştir. 2006 yılında ise genişletilmiş olarak 6283 yasa kabul edilmiştir. Yasa, “şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi bulunana herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm kadınların, çocukların ve aile bireylerinin korunmasına yönelik tedbirler içermektedir. Ancak yasanın yaşama geçmesi için bu tür çalıştay ve sempozyumların sürekliliğinin gerekli olduğuna inanıyorum’’ diyerek sözlerini tamamladı.
Üç oturum şeklinde gerçekleşen sempozyumun ilk oturumunda ‘’Dijital Ortamda Şiddet ve Zorbalık’’ hakkında konuşmalar gerçekleştirildi. İlk oturumun başkanı Uçan Süpürge Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Halime Güner, konuşmacılar ise 22-24. Dönem İstanbul şanlı Urfa Milletvekili olan Prof.Dr.Zeynep Karahan Uslu ve İstanbul Rumeli Üniversitesi Öğr. Üye.Prof.Dr. Zeynep Özarslan’dı. Sempozyumun ilk oturumunda ülkemizde yeni yeni farkındalık bilinci oluşmaya başladığı dijital şiddete karşın yasal yapılanmaya gereksinim olduğu, ancak kanıt oluşturacak bilgileri kaydetmenin öneminden bahsedildi.
İkinci oturumda konuşmacılar, Doç.Dr Seda Topcu, Prof.Dr Mehmet Oğuz Polat ve Av. Şahin Antakyalı olup, çocuk istismarı ve şiddet konusunda önemli bilgileri paylaşırken, üçüncü oturumda ise özel durumlarda şiddet konularına yer verildi. İlk konuşmacı Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğr.Üye.Nermin Gürhan, hayvana yönelik şiddetin boyutlarını paylaşırken, Kurtuluş Aile Sağlığı Merkezi Başkanı olan Doç.Dr. Ünal Ayrancı ise hamile kadınlara şiddetin önlenmesi için Aile sağlığı merkezleri ile ŞÖNİM’lerin iç içe çalışması gerektiğini vurguladı.
Sempozyumun son günü, Eskişehir Alzheimer Derneği Başkanı ProfDr Demet Özbabalık, Demans hastaların şiddettin hem öznesi hem de nesnesi olabileceğini belirtirken, son konuşmacı ProfDrNedime Köşgeroğlu ise engelli bireylere karşı şiddet ve zorbalık konusunda yaşamdan örnekler vererek, engelli bireylerin ekonomik, sosyal, ruhsal desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı.