Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saim Yılmaz, 60 yaşına gelmiş her iki kişiden birinde tiroid bezi hastalığı görülebildiğine dikkat çekerek, cerrahi tedavinin yerini uyuşturma altında ciltten nodüle bir iğne ile girilerek uygulanan alkol ablasyonu tedavisinin aldığını açıkladı.
Memorial Hastanesi Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanlarından Prof. Dr. Saim Yılmaz, guatr hastalığının toplumda çok sık rastlanan bir hastalık olduğunu ifade etti. Tiroid nodüllerindeki genel yaklaşımın öncelikle bir ultrason yapmak olduğunu ifade eden Yılmaz, ultrasonun çok değerli bilgiler verdiğini kaydetti. Prof. Dr. Saim Yılmaz, "Ultrasonda tiroid nodülünün şeklinden, kanlanmasından, çevresindeki yapısından içerisinde küçük kireçleme alanları barındırıp barındırmamasından tiroid kanseri olma ihtimali düşük ya da yüksek anlayabiliyoruz. Normalde genele baktığımız zaman tiroid nodüllerinin yüzde 5 oranında kanser olduğunu söyleyebiliriz. Ama ultrason bu bulguları bir miktar arttırabilir ve azaltılabilir" dedi.
Genel olarak kanser şüphesi varsa ince iğne yapısı denilen bir yöntemle yola çıktıklarını kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, "Tedavi lokal anestezi altında yapılır. Hasta açısından son derece rahat bir işlemdir. Yüzde 90’dan fazla bir nodülün iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu ayırt edebiliriz. Nodül herhangi bir şekilde kötü huylu çıkarsa cerrahi tedavi ve radyo aktif tedavi gibi tedaviler uygulanır" dedi.
Nodüllerin yüzde 95’inin iyi huylu olduğunu belirten Yılmaz, "Bunlarda hangi durumlarda tedavi uygulanır? Eğer nodül büyüyorsa, hastada bir takım şikayetler ortaya çıkmaya başlamışsa o zaman tedavi gerekebilir. Bu gibi durumlarda bugüne kadar hep cerrahi yöntemler biliniyordu. Son yıllarda artık ultrason rehberliğinde bir takım iğnelerle bu nodüllerin içerisine girerek, nodülleri tedavi ediyoruz. Nasıl tedaviler uygulanıyor? Çok ince bir iğne ile nodülün içerisine girerek, nodülün her tarafına ultrasyon rehberliğinde alkol enjekte ediyoruz. Çok dikkatli yapılması gereken bir enjeksiyondur. Amaç nodülün canlılığını kaybetmesini sağlamaktır. Nodülün zaman içerisinde küçülmesini sağlamaktır" ifadelerini kaydetti.
"Hasta işlemden 30 dakika sonra evine gidebilir"
Eğer nodül katı nodül ise genelde uygulanan tedavinin yakma tedavisi olduğunu belirten Yılmaz "Bunlardan en çok bilineni lazer, radyofrekans ve mikro dalgadır. Dokuyu ısıtarak tahrip eden yöntemlerdir. Yine burada özel iğneler ile nodülün her tarafına girerek nodülün her tarafı ısıtılarak nodülün canlılığının kaybolması sağlanıyor. Bu yöntemin en önemli avantağı lokal anestesi altında yapılıyor. Yan etkileri son derece azdır. Ciltte herhangi bir şekilde iz bırakmıyor. Hasta işlemden 30 dakika sonra evine gidebilir. Sonradan özel ilaçlar alması gerekmiyor. Bir diğer tedavi yöntemi de embolizasyon yöntemidir. Kısa bir dokunun damarlarını tıkayarak onun küçülmesini sağlıyoruz. Normal şartlarda birden çok nodülleri bulunan guatr türlerinde özellikle hiper tiroid mevcut değilse, nodüllere bir ultrason incelemesi yaptıktan sonra bir takım sorunlar varsa cerrahi alternatif bir yöntemdir. Bir kalp anjiyosu yapar gibi atar damardan giriyoruz. Tiroidi besleyen 4 atar damardan bir tanesini bırakarak 3 tanesinden enjekte ediyoruz" açıklamasını yaptı.
"60 yaşına gelmiş her iki kişiden birinde tiroid nodülü saptayabiliriz"
İşlem sonrasında nodüllerin büyük oranda canlılığını kaybettiğini kaydeden Yılmaz, "Doğal olarak tiroid dokusu da nodüller ile küçülüyor. Bazı belirtilerinin ortadan kalktığına şahit oluyoruz. Yutma güçlüğü ve boyundaki kalınlaşmalarının ortadan kalktığını ifade ediyorlar. Hastalarımız bu tedavi yöntemi ile riskten kaçınmış oluyorlar. Tiroid nodülleri genel olarak yaş ile birlikte görülme olasılığı artıyor. 60 yaşına gelmiş her iki kişiden birinde tiroid nodülü saptayabiliriz" ifadelerini kullandı.
Memorial Hastanesi Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanlarından Prof. Dr. Saim Yılmaz, guatr hastalığının toplumda çok sık rastlanan bir hastalık olduğunu ifade etti. Tiroid nodüllerindeki genel yaklaşımın öncelikle bir ultrason yapmak olduğunu ifade eden Yılmaz, ultrasonun çok değerli bilgiler verdiğini kaydetti. Prof. Dr. Saim Yılmaz, "Ultrasonda tiroid nodülünün şeklinden, kanlanmasından, çevresindeki yapısından içerisinde küçük kireçleme alanları barındırıp barındırmamasından tiroid kanseri olma ihtimali düşük ya da yüksek anlayabiliyoruz. Normalde genele baktığımız zaman tiroid nodüllerinin yüzde 5 oranında kanser olduğunu söyleyebiliriz. Ama ultrason bu bulguları bir miktar arttırabilir ve azaltılabilir" dedi.
Genel olarak kanser şüphesi varsa ince iğne yapısı denilen bir yöntemle yola çıktıklarını kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, "Tedavi lokal anestezi altında yapılır. Hasta açısından son derece rahat bir işlemdir. Yüzde 90’dan fazla bir nodülün iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu ayırt edebiliriz. Nodül herhangi bir şekilde kötü huylu çıkarsa cerrahi tedavi ve radyo aktif tedavi gibi tedaviler uygulanır" dedi.
Nodüllerin yüzde 95’inin iyi huylu olduğunu belirten Yılmaz, "Bunlarda hangi durumlarda tedavi uygulanır? Eğer nodül büyüyorsa, hastada bir takım şikayetler ortaya çıkmaya başlamışsa o zaman tedavi gerekebilir. Bu gibi durumlarda bugüne kadar hep cerrahi yöntemler biliniyordu. Son yıllarda artık ultrason rehberliğinde bir takım iğnelerle bu nodüllerin içerisine girerek, nodülleri tedavi ediyoruz. Nasıl tedaviler uygulanıyor? Çok ince bir iğne ile nodülün içerisine girerek, nodülün her tarafına ultrasyon rehberliğinde alkol enjekte ediyoruz. Çok dikkatli yapılması gereken bir enjeksiyondur. Amaç nodülün canlılığını kaybetmesini sağlamaktır. Nodülün zaman içerisinde küçülmesini sağlamaktır" ifadelerini kaydetti.
"Hasta işlemden 30 dakika sonra evine gidebilir"
Eğer nodül katı nodül ise genelde uygulanan tedavinin yakma tedavisi olduğunu belirten Yılmaz "Bunlardan en çok bilineni lazer, radyofrekans ve mikro dalgadır. Dokuyu ısıtarak tahrip eden yöntemlerdir. Yine burada özel iğneler ile nodülün her tarafına girerek nodülün her tarafı ısıtılarak nodülün canlılığının kaybolması sağlanıyor. Bu yöntemin en önemli avantağı lokal anestesi altında yapılıyor. Yan etkileri son derece azdır. Ciltte herhangi bir şekilde iz bırakmıyor. Hasta işlemden 30 dakika sonra evine gidebilir. Sonradan özel ilaçlar alması gerekmiyor. Bir diğer tedavi yöntemi de embolizasyon yöntemidir. Kısa bir dokunun damarlarını tıkayarak onun küçülmesini sağlıyoruz. Normal şartlarda birden çok nodülleri bulunan guatr türlerinde özellikle hiper tiroid mevcut değilse, nodüllere bir ultrason incelemesi yaptıktan sonra bir takım sorunlar varsa cerrahi alternatif bir yöntemdir. Bir kalp anjiyosu yapar gibi atar damardan giriyoruz. Tiroidi besleyen 4 atar damardan bir tanesini bırakarak 3 tanesinden enjekte ediyoruz" açıklamasını yaptı.
"60 yaşına gelmiş her iki kişiden birinde tiroid nodülü saptayabiliriz"
İşlem sonrasında nodüllerin büyük oranda canlılığını kaybettiğini kaydeden Yılmaz, "Doğal olarak tiroid dokusu da nodüller ile küçülüyor. Bazı belirtilerinin ortadan kalktığına şahit oluyoruz. Yutma güçlüğü ve boyundaki kalınlaşmalarının ortadan kalktığını ifade ediyorlar. Hastalarımız bu tedavi yöntemi ile riskten kaçınmış oluyorlar. Tiroid nodülleri genel olarak yaş ile birlikte görülme olasılığı artıyor. 60 yaşına gelmiş her iki kişiden birinde tiroid nodülü saptayabiliriz" ifadelerini kullandı.