“GÜZELLİK, ÇIPLAK OLABİLMEKTİR!”
Varoluş güzeldir. Güzel kavramı, zamana, kişinin bakışına göre ise geçicidir. Bizim aradığımız bizdeki hakikat, geçmeyen güzelliktir. Hepimiz güzeliz, farklı rengiz. Bunun idrakı bizi burnu büyük değil, farkındalıkla davranmamızı sağlar.
Grup çalışmamın birinde “hepimiz güzeliz” dediğimde karşımda inanmayan bakışlarla karşılaştım. Yani gerçekte güzel olduğumuzun farkında değilmişiz!
Güzel olduğumuzu, başkalarının onayına mı sunmalıydık?
İçimize “üflenen nefesi” mi kavrayamamıştık?
Bizdeki pırlantanın üstünü mü kapatmıştık?
Yoksa varoluşun mükemmeliğini mi görememiştik?
Geçici şeyleri “güzel” mi sanmıştık?
Kötü ya da çirkin olan her ne varsa bu ışığa hizmet etmektedir. Bu bakışla yaşanılan bir şey ne sadece iyi ne de sadece kötüdür. Birbirine dönüşen enerjilerdir. Dere, göl, yıldırım, okyanus gibi birbirine dönüşen akışlar. Sürekli hareket eder ve kendi yaşamsal enerjilerini muhafaza ederler. İnsan olarak bulunduğumuz duruma, kuş bakışı, “bütünsel” baktığımız anda karanlık dağılır. Berrak görünür her şey. Olgunluk budur. Güzellik insanın ağzıyla başlar; güzel ve doğal yiyeceklerle beslenerek, sevgi ve güzel sözler sarf ederek devam eder! Güzellik gözlere kaydığında, güzeli gören göz, güzelden daha güzel oluverir. Düşüncelerimizin güzelleşmesi ile bütün evren etkilenir.
Geçici bir şeyin peşinden neden koşalım? Güzelleşmek son-uç değil bir süreçtir. Güzellik yarışmalarına karşı çıkan Hintli kadınları, bizce de çok haklılar. Güzellik tanımı, tüketim amacıyla tek tipe indirilmeye çalışılıyor. Kendimizi çoğunluğun değil de varoluş özelliklerimize göre yapılandırdığımızda, doğal olarak “sıradışı” oluruz. Çünkü herkes “tek numunedir.” Varoluşun zenginliğidir bu, hiç bir şey birbirine benzemez. Kendi disiplinini, oluşuma uyumlandırır. Benim neden renkli giyindiğimi soracağına, “ben neden renksiz giyiniyorum” diye kendine sorar. Herkese uygun giyinmek kolay yoldur arkadaş! Renksiz oldukça, kişisel rengimiz de görünmüyür maalesef. Güzelliğimizi, mükemmelliğimizi farkındalık ile ortaya çıkarabiliriz. Yoksa gözümüzün önünde durur, çürür de göremeyiz!
Kötülüğün tek korktuğu şey güzelliktir.
Güzelleşmek için en önemli yollardan biri sanatla uğraşıdır. Üretmektir. Kıyaslamadan, kendimiz için yaptığımız, kendimizi adadığımız uğraş.
“Ezeli güzeli gösterebilen kişi sanatçıdır.” (Platon)
Güzellik tanımlarına da bir bakalım:
Platon’a göre güzelin ölçütü “oran ve simetridir” Güzellik bir ideadır. Zaman ve mekân dışı “kendiliğinden güzel olan”dır.
Plotinos’a göre güzellik, “Tanrısal aklın evrene yansımasıdır”.
Aristoteles için güzel, “doğanın eksik kalan güzelliğinin yaratıcı güçle tamamlanmasıdır. Güzel bütünle birleşen nizam, matematiksel bir estetiktir”.
Hegel, “mutlak ruhun nesnelerdeki görünüşü ne güzel” der.
Schelling, güzeli “sonsuzun sonlu olarak kendini göstermesi” olarak tanımlar.
Oscar Wilde, “Güzelliği, gerçekten daha çok sevmeyenler, sanatın en içteki kutsal yerini hiç bilemeyecekler”
Einstein, “Eğer yeni bir fizik teorisinin içinde yüce güzelliğin ışığını göremiyorsam o teori doğru olmaz.”
Maeterlinck, “Dünyada güzelliği ruh kadar emen başka hiç bir şey yoktur..”
Güzelleşmek ne demektir?
1- Keşif hazzı duymak.
2- Bütünleşmek,
3- Ciddilik ve komikliği aynı anda fark etmek.
4- Samimiyet,
5- Bilinç artışının devamı
Kamil olmak, tekamül vaya bilinçlenmek kişinin var olan ışığını çıkartmaktan başka nedir ki?
Işığı parlamaya başlayan kişinin başkalarınca ışığı karartılamaz! Işığı parlayan kişinin kusuru da silikleşir. Göz gelen ışığa (NUR'A) hayrandır. Biz güzel olduğumuz zaman, öz güzellikle bu yaşamda da rastlaşırız ve dokunduğumuz şeyler de güzelleşiverir. Biz güzel olduğumuz, güzel düşündüğümüz zaman güzellik halkasının parçası oluruz. Hakiki güzelliği fark ettiğimizde kendimizi onun peşinden koşmaktan alamayız, ona yaklaştıkça güzellik artar bizi de içine alır, sarhoş eder!
www.leylasabah.net
Ne kadar güzel bir anlatım. Yüreğinize sağlık.