Nezaket, o bizim "Nezaket Abla" değil..
Sosyal hayatın en önemli unsurlarından olan nezaket..
Toplumsal ilişkilerin vazgeçilmezi nezaket..
İnsanların birbirlerinin haklarına saygı duyması, kurallara uymakla başlayıp; bir merhaba, günaydın, ya da nasılsınız gibi güzel sözlerle sürebildirilen..hatta bir tebessümle dahi pekiştirilebilen nezaket..
Hani erkeğin maaşı , kadının yaşı sorulmazla sınırlı olmayanından ..
İnsan olmanın gerekliliği, olmazsa olmazı olan nezaket..
Nezaketli yani nazik olmak da, sosyal hayatın olmazsa olmazı değil mi zaten..?
Tabii ki nezaketli olmak, kibar davranmak deyince de, kesinlikle "çıtkırıldım tavırlar" akla gelmemeli .. O bir anlamda sadece "düzgün ve dengeli" davranabilmektir. Öyle değil mi ?
Geçtiğimiz günlerden birgün, bir resmi kurumda bazı işlerim vardı ve elimde belgelerle pürtelaş girdim içeri.. İlgili elemanı aradım ve buldum, bulmaz olaydım.. Daha ilk görünüşte şoklandım doğrusu.
O resmi dairenin personeli beyefendi (!) yüzünde bir karış kirli sakal, gravatsız ve daha da ilginci ağzında bir sakız, geveleyip duruyor.. Gayet lakayt bir tavırla, elindeki cep telefonunu kurcalarken, lütfedip yüzünüze bile bakmıyor.. Sanırım o da görevini böyle yaptığının rahatlığında.. Şöyle çaktırmadan usulca baktım ki, cep telefonundan sosyal sayfasında geziyor.. Yani çok meşgül ve çok dalgın beyefendi (!)
"Şeyy..." dedim daha ki,
"Bekleyin" dedi soğuk bir ses tonuyla..
Yutkundum, sustum ve beklemeyi sürdürdüm çaresiz; öyle de yorgunum ki ayakta dahi duramıyorum.. Bir boş sandalye vardı masasının önünde.. Çekinerek bir kenarına iliştim çaresiz..
Nihayet sorumu iki üç taksitte sorabildim .. Ve bizahmet cevap verebildi kendileri;
- Bilgisayar sistemi kilitli, internet göçük ve siz de çok beklersiniz..
Ben de aslında bu şekilde görevini erteleyen bu zat-ı muhtereme;
- Neyseki cep telefonunuzdaki internet çökmemiş.. Mazallah ya o da çökseydi ne yapardınız..?
dedim bir şaşkınlık ve serzeniş refleksiyle....
Ağzında gevelediği sakızını şöyle bir çevirdi ve birşeyler söyleyecek oldu.. Fakat ona fırsat vermeden iyi günler dileyip uzaklaşırken, arkamdan sesleniyordu;
- Bu kadar insan birşey demiyor da, bir siz mi akıllısınız bu alemde..
Haklı olsam da bu eleştirim hoşuna gitmemişti elemanın.
En doğrusu hiç muhatap olmamakdı zaten ve oradan uzaklaştım..
Ertesi gün doğrudan yetkililerine giderek kendimi tanıtıp sorunumu çözdüm; ancak o personeli de şikayet falan etmedim .. Zaten kimseler bu duruma itiraz etmeyip kabullenmiş davranırken benim şikayet etmem neyi düzeltirdi ki..?
Ne o memurun nazik davranması gerektiğini farkettirecekti, ne de kendisini düzeltip görevini layıkiyle yapmasını; yani traş olma, görevi başında iken sakız çiğnememe ve hizmet vermesi gereken insanları bekleterek cep telefonundan internete girmeyişini sağlayacaktı.. Ama orada iş ve hizmet bekleyen vatandaşlar da tepki gösterip, eleştirselerdi; belki daha etkili olabilir miydi bilemiyorum.. Çoğu yerde olduğu gibi ne yazık ki herkes kayıtsız kalıyordu..
Demek ki nezaket; sadece saygılı, ilgili, gerektiği gibi medeni ve terbiyeli davranabilmek, ama önce insan olamayanın hiçbir şey olamadığına da bir örnek.. Yazık, çok yazık ki bu tip insanlarla da aynı toplumsal hayatı paylaşıyoruz.. İnsanlar yanlış giden, yolunda gitmeyen olaylara birlikte itiraz etmedikçe de bu nezaketsizlik, bu umursamazlık ve böylesine lakaytlıklar alışılagelmiş davranışlar olarak yayılıp gidecektir..; taa ki toplum tarafından kanıksanmış bir yaşam tarzı haline gelene dek..
"Bananeci" olursak eğer, "sana ne" diyen çok olur vesselam..
Nezaketli bir dünyada saygı ve sevgiyle kalın..