İyi hissetmenin tüketimi

Kapitalizm, gereklilik kavramını doyasıya esnetebilme özgürlüğü iken alışveriş her zaman gerekli ve makbul sayılıyor. Sonuçta her yılın tatil fotoğrafları aynı kombinlerle olmaz. İhtiyaçlar devamlı yenilenirken tüketme ihtiyacı hep orada. Yeşil Gazete'den İrem Öztürk, babalar günü, eski bayramlar ve tüketim alışkanlıkları ile kapitalizmin tüketime ilişkin yönlerini değerlendirdi. İrem Öztürk şöyle devam ediyor;

Bayramıyla babalar günüyle, dokuz günlük tatil geride kalırken özel günlerin ve tatil zamanlarının tüketimle ilişkisine göz gezdirmenin tam zamanı.

Eski bayramlar, güzel günler olarak anılır, çocukken yaşanan bayramlık giysilerin heyecanı, aileyle geçen güzel vaktin nostaljisine karışır, özlemle hatırlanır. 30-40 yıl öncesinde tüketim, giyim alışverişinin bugünlerdeki gibi olmadığı düşünüldüğünde bu nostalji anlam kazanıyor. Muhtemelen yeni bir giysi almak için bir sebep gerektiği, bayram gezmelerinde temiz, yeni kıyafetlerin giyildiği, önemli günlerin dışında bugünlerdeki kadar alışverişin yapılmadığı zamanlarda bayramlık giysilerini bir gece önceden hazırlayan, rugan ayakkabılarını düşünmekten uyuyamayan çocukların heyecanı da anlaşılır. Bu hikâyelere sık sık yeni giysi almaya ekonomik durumu yetmeyen insanın, bayram vesilesiyle yeniye kavuşabilmenin hüznü de eşlik eder tabii.

Günümüze gelindiğinde ise sadece bayramlarda değil her gün yeni giysiler alabilmenin kolaylığı, tek tıkla kapıda, hop tıkla geri yollanan binlerce çeşit ürün, alışverişin kolaylığı ve ucuzluğu öne çıkarılarak pazarlanıyor. Bir alışveriş sitesinin verilerine göre plaj giysileri satışları geçen yıl bayram öncesi yüzde 500 artmışken, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre bu bayram kredi kartı harcamalarının 120 Milyar TL’ye çıkmasını beklediğini açıkladı.

Bayram kombini, tatil kombini

Hayatın insanları sıkıştırdığı yerde, mutsuzluk, umutsuzluk, yaşam ve çalışma koşullarının gün geçtikçe zorlaştığı, izin günlerinin azlığı, hayatın ve tatilin pahalılığı, tatile gidilmese de eğlenmenin bedeli düşünüldüğünde dokuz günlük bayram tatilleri biraz olsun rahatlama, eğlenme, seyahat etmek için çok uygun zamanlara dönüştü. Birçokları için gittikçe azalan “iyi hissetme” fırsatları en iyi şekilde değerlendirilmek isteniyor. Görülmek istenen yerler, arkadaşlarla geçirilen vakit, yakınları görmek, güzel görünmek, iyi fotoğraflar çekinmek, anılar biriktirmek için bu dokuz günlük bayram tatilleri iyi bir fırsat sunuyor.

İyi hissetmek, iyi anılar biriktirmek için bu fırsatları değerlendirirken tüketimin bu anıların merkezinde, adeta iyi hissetmenin ön şartı gibi durduğunu görmezden gelemeyiz. Tatilden, anılardan, deneyimden keyif almanın, iyi hissedebilmenin, hissedilen tüm güzellikleri başkalarına da gösterebilmenin ön şartı neden tüketim?

Olmazsa olmazlar

Tüketim toplumunda her an her şey yeni bir alışverişin sebebi olabiliyor. Tatile gitmek bir plaj giyim alışverişi sebebi olduğu gibi tatilden dönmek bronz teni patlatacak beyaz elbisenin, özel günler özel bir ayakkabının, yeni kombin bu yazın modası renklerin giyilme zamanına işaret edebilir. Sadece ihtiyaç doğrultusunda alışveriş yapılıyor gibi romantik düşüncelere kapılmak anlamsız olur, rengi, kokusu, can sıkıntısı her an her şey çok acil bir alışverişin sebebi olabilir. Hâl böyle olunca 30-40 sene önce bayramlık rugan ayakkabılarını düşünmekten uyuyamayan çocuğun nostaljisinin de pek bir romantikliği kalmıyor. Güçlü bir reklam kampanyası ya da bir gece ansızın başlayacak bir Tiktok akımıyla rugan ayakkabı yeniden moda olup nostaljik hikayelerden vitrinlere her an yerleşebilir.

Kapitalizm, gereklilik kavramını doyasıya esnetebilme özgürlüğü iken alışveriş her zaman gerekli ve makbul sayılıyor. Sonuçta her yılın tatil fotoğrafları aynı kombinlerle olmaz, Kaş’ta giyilenler Kazdağları’nda olmaz, birlikte gidilen arkadaşlardan geri kalmak olmaz, yaş ilerliyor eskide kalmak olmaz, geçen yılın modası olmaz, bu aksesuarlarla bu kombin olmaz, olsa da bu ayakkabıyla olmaz… İhtiyaçlar devamlı yenilenirken tüketme ihtiyacı hep orada.

Tüketerek iyi hissetmek

Tatillerin, özel günlerin açtığı pencerede vadettiği tüketerek mutluluk bir şeylere yetmiyor olsa ki tüketim hızla devam ediyor. Devamlı yeni şeyler tüketilirken hiçbir eşya çocukluktaki ayakkabı kadar yer doldurmuyor.

EPA, World Resources Institue ve Apparel Impact Institue’nin sunduğu verilere göre küresel olarak her yıl 100 milyar giysi üretiliyor ve 92 milyar da atık sahalarına gönderiliyor. The Circularity Gap Report 2024’teki verilere göre 2016-2021 arasında, tüm yüzyılda yapılan tüketimin %75’ine eşdeğer tüketime ulaşıldı.

O eski bayramların yalnızca bayramlık sevinci değil, havası, suyu, toprağının da kalmadığını söyleyebiliriz. İklim krizi, yer altı suları kirliliği, plastik ve diğer atıklar da tüketim hızıyla birlikte artıyor. Oysa daha az tüketme kararları vererek buna karşı harekete geçmek, karar alıcıları ve endüstrileri baskı altına almak mümkün.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.