BURSA ARENA / Haber Merkezi
4 yaşındaki Asiye Ateş isimli çocuğun Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde 22 Aralık'ta pitbull cinsi köpeklerin saldırısına uğramasıyla başlayan tartışma, tehlikeli olarak nitelendirilen köpek türlerin kayıt altına alınmasını zorunlu kılan kanun tartışmasıyla devam etti.
Yapılan düzenlemeye göre Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully türü köpeklerin kısırlaştırılarak kayıt altına alınması gerekiyor.
Köpek sahiplerine tanınan bu süre ise 14 Ocak itibarıyla doluyor. Bu tarih sonrasında kaydı yapılmamış köpeklere el konulacak ve de sahibine para cezası verilecek.
Irk tehlike getirir mi?
Peki, bir köpek sadece ırkı yüzünden tehlike arz eder mi?
Türkiye'de buna ilişkin bir veri yok. Fakat İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre uzmanların sadece yüzde 3'ü köpeğin insanlara karşı saldırganlığının ırkıyla bağlantılı olduğunu söylüyor.
Köpek eğitmeni Burak Başeğmez, köpek ırklarının popülerleştiği sürece hata paylarının, ölümlü ya da ciddi yaralanmalı vakaların arttığı görüşünde.
Dönem dönem farklı köpek türlerinin öne çıktığını söyleyen Başeğmez, şunları söylüyor:
"70'lerde bu dobermandı. Devil dog (şeytan köpek) diye çok popülerdi. Pitbull hikayelerinin aynıları onlar için vardı. Anlaşıldı ki dobermanlarla alakası yok bu olayın. 90'larda ise Rottweiler'lar çıktı. 2000'lerde ise haberlere Pitbull'lar çıktı. Bu köpeklerden kaçın dendi."
Başeğmez, medyanın bu konularda oldukça yanlı davrandığını belirterek, "Nefsi müdafa hakları elinden alınmış köpekler pitbullar. Sürekli alkollü şoför muamelesi yapılıyor" diyor.
Köpek Irkları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda bir veteriner olan İlker Örkmez ise ırkların yasaklanmasına sebep olanın da, ırkları tehlikeli olarak adlandıranın da insanlar olduğunu belirterek, "Hiçbir köpek ırkı isteyerek, bilerek bir şeyleri yapmaz. Bu tamamen sahibinin yetiştirmesine bağlı" görüşünü savunuyor.
Bu görüşü destekleyen Başeğmez ise, "Benim köpeğim eğer benim kontrolümden çıkıp seni ısırıyorsa yüzde 100 suçlu benimdir" şeklinde konuşuyor.
Veteriner Örkmez, tehlikeli ırkların belirlenmesinde hiçbir bilimsel altyapının olmadığını söylüyor.
Yasak çözüm mü?
Peki "tehlike arz edebilecek" ırkları yasaklamak bir çözüm mü?
Bunun için İngiltere örneğine bakalım.
1991 yılında 6 yaşında bir kız çocuğu saldırıya uğradıktan sonra pitbull saldırıları ülkenin bir numaralı gündemi haline gelmişti.
Ve 4 türün yasaklandığı bir kanun hızla parlamentodan geçirildi.
İngiltere'de 1991 yılında yaşanan bu sürecin benzeri, Gaziantep'te 4 yaşındaki, Asiye'nin uğradığı pitbull saldırısı sonrasında Türkiye'de de yaşanıyor.
Kanuna göre, "tehlikeli ırk" olarak belirlenen köpekler kısırlaştırılmalı ve mikroçip takılmalı. Bunun için son tarih 14 Ocak. Kurala uymayanlara para cezası uygulanacak, köpeklerine el konulup barınaklara götürülecek.
Ancak İngiltere'deki istatistikler, yasaya rağmen köpek saldırılarının azalmadığını, hatta son 20 yıl içinde neredeyse %200 arttığını gösteriyor.
Uzmanlar, bu yasanın insanların yasaklı ırklar dışındaki köpeklerin hepsinin güvenli olduğu yanılgısına kapılmasına yol açtığını söylüyor.
Köpek eğitmeni Başeğmez, söz konusu yasayla beraber iki şey olduğunu söylüyor:
"Maddi gücü yetmeyen ya da ceza almaktan korkanlar köpekleri terk etmeye başladı. Aynı anda insanlar da pitbull sahiplenmeye başladılar. Ama nasıl bakılacağını bilmiyorsa insanlar bir profesyonelle çalışmalı. Öteki türlü bakmamalı. Bu riski almamalı. Bu sadece pitbullar için de geçerli değil. Güçlü olan her köpek için geçerli. Kangal da bakmamalısın."
Veteriner Örkmez ise uygulamada yaşanan sıkıntıları göz önünde bulundurulmasını talep ediyor ve köpek sahiplerine verilen sürenin en azından Nisan ayına kadar uzatılmasını öneriyor.
İngiltere örneğine bakarsak, yasak çözüm getirmiyor.
Ne yapmalı?
Başeğmez, tüm bu yaşananların karşısında önlem olarak yapılması gerekenleri basit olduğunu dile getiriyor:
"Uluslararası test standartları var. Köpekleri teste sokabilirsiniz. Eğitmenleri testlere sokabilirsiniz. Bu bakanlık tarafından yapılabilir. Ama yasaklamak çözüm değil. Bu ruhsatsız silah gibi bir şey. Ruhsatsız silah hep yasaklı ama hep var."
Uzmanlara göre en önemli nokta, toplumun köpek sahibi olmanın sorumluluğununa dair bilinçlendirilmesi.
Böylece, köpeğin ırkından kaynaklı ihtiyaçlarnın giderilip uysal bir hayat sürdürmesi sağlanabilir.
Ayrıca, tehlikeli sayılan güçlü, büyük köpekler ve bunlara sahip olan insanlara ehliyet verilmesi bir çözüm olabilir.
Veteriner Örkmez, "tehlikeli ırklar kavramını" biraz sakıncalı olarak gördüğünü söylüyor:
"Bu ırklar agresyona meyillidir, bu yüzden rehabilite edilmeleri ve sınava tabi tutulmaları, buna göre birtakım kararlar alınması gerekir dendiği zaman evet o benim fikrim."
'Pitbullar tükense bile insanlar başka bir ırka yönelecek'
Tüm köpeklerin doğasını anlamak yerine, sadece bazı ırkların tehlikeli olarak nitelendirilmesi beraberinde yeni riskler getiriyor.
Burak Başeğmez'e göre pitbulların yok olması olanaksız. Çünkü, "bu hayvanlar yasaklandıkça el altına düşecek ve merdiven altı yerlerde üretimine devam edilecek."
Eğitmen Başeğmez bunun başka bir tehlikeyi de beraberinde getireceği görüşüne sahip:
"Üreticilerden ve eğitmenlerden uzak tutuldukça vakalar artacak. Diğer köpek sahipleri kendi köpekleri ile başa çıkmayı bilmediği sürece başka köpekler yasaklanacak.
"Yani şimdi pitbull ların nüfusluk tamamen bitmiş olsun. Türkiye'de sıfır pitbull olsun. Yepyeni bir köpek yasaklanır. Çünkü insanlar başka bir ırka yönelecekler ve onunla başa çıkamayıp onu saldırıları gündem olacak."
Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de köpeklerle insanların ilişkilerini düzenleme çabaları devam ediyor. Bununla birlikte gelen tartışmalar da bitmeyecek gibi gözüküyor.
Haber-Video: BBC Türkçe / Ege Tatlıcı, Esra Yalçınalp
Grafik: Selim Büyükgüner, Osman Kaytazoğlu
Katkıda bulunan: Ceren Sağlamer