Allah’ı, adetle, zamanla, mekânla kayıtlayamayız. O zaman Allah’ta olabilmek için adetsiz, zamansız ve mekânsız olmalıyız. Her yerde, her an, her durum ve hal üzerine Allah’ı zikredenlerden olmalıyız. Allah’a ulaşmanın yolu, Allah’ın boyasıyla boyanmakla mümkündür. Ona da er olmak deniliyor. Niyazi Sultanın “Savmu salat hac zekâtla sanma zahit biter işin, insan-ı kâmil olmaya lazım olan irfan imiş” nefesi tam olarak erliği tanımlıyor. Erkek olarak namaz, oruç, hac, zekât üzerine bulunabilirsin ama sanma erlik budur, ben erim ve erliğin gereğini yapıyorum sanma diyor. Er olabilmek için insan-ı kâmil olman lazım. Er olabilmek için lazım olan irfan imiş yani verdiğin ikrar üzerine sadakatle kalmak, ilim ve aşk tahsilini edep ve erkân üzerine yapıp ahlak içinde hak üzerine yaşamak gerek diyor. Önce ikrar vermek lazım er olabilmek için. İkrar Allah’a verilir. Allah’a nasıl ikrar verileceğini de Cenab-ı Allah, Fetih suresi 10. Ayeti kerimede,

Şüphesiz ki sana biat edenler, elbette Allah'a biat etmektedir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim ikrarından dönerse ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Kim de Allah'a olan sözüne vefa gösterirse, ona büyük bir ödül verecektir.

diyerek Allah’a nasıl ikrar verilir tarif ediyor. Peygamberi Hz. Musa As’a. “Tarafımızdan kendisine ledün ilmi verdiğimiz kul” diyerek ve Musa’yı o kula göndererek Allah’a nasıl ikrar verilir yine Kendisi tarif ediyor. Gaybî bir beyanat değildir ikrar vermek. Allah imanî değerlerin tamamı için ispat ister. İspatı olmadık bir şeyin Hakk katında değeri yoktur. İkrar vermenin de ispatı var ve Allah ispatının ne olduğunu da tanımlamış. Allah’ın tanımladığı şekilde ikrar verirsek Hakk katında geçerliliği vardır. Kendimizce olan, ispatı olmayan bir şey zandır ve zannın Hak katında değeri yoktur. Bunu biz demiyoruz. “Sizin zanlarınızın Hak katında hiçbir geçerliliği yoktur” diyor Allah. O zaman zannî ve gaybî bir ikrar olmayacak, ispatı olan ikrar olacak. Ya Rabbi, sana ikrar vermenin ispatı nedir?

İnsan-ı Kâmil olmanın, insan-ı kâmil olabilmek için ikrar vermenin ve o ikrar üzerine olmanın ispatı, bizden batıla ait hiçbir eylem ve söylem gözükmeyecek, arınacağız sonradan bulaşan dünyalıklardan sonra hak üzerine eylem ve söylemler içinde bulunacağız. İnsan-ı kâmil olmak için önce ikrar vereceğiz. Sonra o verdiğimiz ikrarda sadakatle duracağız. Allah, “Her kim verdiği ikrarda sadakatle durursa mükâfatı katımızdandır, her kim de verdiği ikrardan dönerse kendine zulmedenlerden olur” diyor. Allah’ın emir ve yasaklarına, haram ve helallerine harfiyen uymayla o ikrarda sadakatle kalarak o irfaniyete ereceğiz ki biz de Allah’ın, “Nereye dönersen dön gördüğün Benim cemalimdir sen Benim cemalimden başak bir şey görmez Beni görmeye de doyamazsın” dediği kullarından olabilelim. Hz. Niyazi’nin o nefesini bir hatırlayalım;

“Derman arardım derdime derdim bana derman imiş

Bürhan arardım aslıma aslım bana bürhan imiş

..

Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü

Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş

..

Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam

Benden görüp işideni bildim ki ol canan imiş

..

Savm u salat u hacc ile sanma biter zahid işin

İnsan-ı kâmil olmağa lazım olan irfan imiş

..

Kandan gelir yolun senin ya kanda varır menzilin

Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş

..

Mürşid gerekdir bildire Hakk’ı sana hakka’l yakin

Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş

..

Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğradır

Mürşidi kâmil olanın gayet yolu asan imiş

..

Anla heman bir söz durur yokuş değildir düz durur

Âlem kamu bir yüz durur gören anı hayran imiş

..

İşit Niyazi’nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün

Hak’dan ayan bir nesne yok gözsüzlere pinhan imiş”

..

Derman arardım derdime diyerek bir dertten bahsediyor Niyazi Sultan. Ne derdi var Sultanın? Zengin olayım, çok param olsun, altınlarım olsun, hanlarım, hamamlarım, yatlarım, katlarım olsun diye bir derdi mi var? İman yolundaki dert dünyayla alakalı değildir, eğer öyle olsaydı İbrahim Ethem Hz. bunların hepsine sahipti zaten. Padişahtı adam, var mı ötesi? Ne yaptı? Hiç birisini gözü görmedi, terk etti hepsini. Ne için? İman için, Allah katındaki zenginliğe ulaşabilmek için, dünya zenginliğini elinin tersiyle itti. Önce sahiplendiklerini sonra sahiplenmeyi terk etmeyi başardı. Allah ile aramızda hiçbir şey kalmayacak, bizim için Allah’tan daha önce gelen hiçbir şey olmayacak! Peki öyle mi?

Devam edecek

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.