İktidar iyice gaza bastı. Turpun büyüğü, elektrik zamları filan derken, kendisini eleştirenlerden tuttuğunu içeri tıkıyor, belediyeler yetmedi şirketlere bile kayyum atıyor. Millet “evlere de kayyum atarlar mı acep” diye dalga geçiyor şimdi.

Şaka bir yana ipin ucu kaçtı yıllardır. Ama son zamanlarda akla her eseni uygulamaya başladık. Devlet Denetleme Kurulu’na bile mahkeme yetkisi verdik. İstediği Belediye Başkanını ve kamu personelini görevden alacak, dernek-vakıf-birlik ve kooperatifleri bile inceleyecek. Sayıştay ve Maliye gibi denetim mekanizmalarını, mahkemelerimizi çalıştıracağımıza, yeni patronlar ekliyoruz sisteme. Hepimize (AKP’liler hariç) potansiyel suçlu gibi bakıyorlar. Kızdıklarına ise, kafalarını polis ve jandarmaya bastırıp, suçunun ne olduğunu söylemeden gözaltına alıyorlar.

Kafa bastırarak kişiyi gözaltına almak, yere yatırıp kelepçelemek son yıllarda moda oldu. Bu yolun ancak kaçmaya kalkışan ve polise- jandarmaya mukavemet edenlere uygulanması gerekmez mi? Günlerce gözaltında kalanlar var, aylarca haklarında iddianame yazılmamış tutuklu insanlar yatıyor hapiste. Hani suçu mahkeme kararıyla sabit olana kadar, herkes suçsuzdu. Hukuka göre öyle ama uygulamaya göre öyle değil işte.

Ülkedeki yanlışlıkları, yönetimin hatalarını, usulsüzlük ve yolsuzlukları kimseye hakaret etmeden eleştirmek kişinin Anayasal hakkı. Ama çok sık ihlal edilen Anayasaya doğru dürüst saygı gösterilmiyor ki, kişinin ya da sivil toplum kuruluşlarının eleştiri hakkına saygı gösterilsin.

Şimdi TÜSİAD’ın ekonomi ve hukukla ilgili eleştirilerini topa tutuyorlar, hakkında soruşturma talimatı veriyorlar. Neymiş, TÜSİAD’ın eleştirileri, toplumsal huzuru zedeleyici içerikteymiş. Yahu iktidarın bunca yasalara aykırı uygulamalarının toplumsal huzuru feci şekilde zedelediği görülmüyor da, TUSİAD’ın uyarıları mı yönetimi rahatsız ediyor?

Aslında bu günlere gelmemizin, ülkemizin içinde bulunduğu duruma üzülmemizin ciddi sorumlularından biri de siyasal muhalefettir. AKP’yi de böylesine güçlü kılan, cılız muhalefet anlayışı değil mi? Hep yazar söylerim, Demirel’in en güçlü ve tek başına iktidarda olduğu yıllarda bir avuç TİP milletvekili, yaptığı muhalefetle ne Meclis’i, ne hükümeti ve ne de rahmetli Başbakan Demirel’i çalıştırmış, bütçeyi engellemiş, adeta siyaseti kilitlemişlerdi. Bugün öyle mi? İktidardan fazla muhalefet mebusu, görevini tam manasıyla yapmıyor, havanda su dövüp duruyor.

İdealist mebus, milli menfaatleri kendi menfaatlerinden üstün gören mebus kalmadı gibi… Milletvekillerinin tümü, kendi çıkarlarına olan her şeyde hemen birleşiyorlar. Maaşlar mı artacak, arabalara çakar mı konulacak, trafik cezalarından muaf mı tutulacaklar, tek bir itiraz bile yok. Milletin vekili asilinden çok daha fiyakalı yaşıyor. Şimdi eski vekillere bile tanınmaya başladı ayrıcalık. Yenisi eskisi hepsi trafik cezası ödemeyecek. Halkın anası bellenirken, halk en küçük bir kural ihlalinde binlerce lira öderken vekillerimiz ceza görmeyecekler. Bunu nasıl içlerine sindirebiliyorlar, anlamak mümkün değil.. Ama çok ayıp ettiklerini ve kendilerine oy veren insanlara karşı çok saygısız ve duyarsız davrandıklarını söylemeliyim.

Hadi AKP Genel Başkanı kuralsızlığa ve gösterişe prim veriyor diyelim. Peki CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan zatla diğer mini muhalefet partilerinin başları milletvekillerini uyaramazlar mı, “Böyle şeylere tenezzül etmeyin” diyemezler mi? Sözlerim sadece milletvekillerini kapsamıyor, hakim ve savcılarla üst düzey görevlileri de trafik cezalarından muaflarmış. Olacak şey mi bu? Bir kanun varsa, bir yasaklama varsa, kuralların tümü eksiksiz hepimiz için geçerli olmalı. Doğrusu bu değil mi?

İşin garibi cezalar sadece halka göre ayarlanmış. Halkın vergileriyle devlette çalışan kamu görevlilerini cezalandırmak kolay değil. Doktorlar hariç, örneğin yargı mensuplarını yaptıkları yanlışlardan, usulsüzlüklerden, haksız cezalandırmalardan sorumlu tutamıyorsunuz. Yasalarda kendilerini koruyacak düzenlemeleri yapmışlar. Görevi başında işini savsaklayan memuru uyaramıyor, işinizi yasalara uygun şekilde yapması gerektiğini hatırlatamıyor, böyle davranırsanız “memura görevi başında hakaret” deyip, soluğu cezaevinde alıyorsunuz. Memurları koruyoruz ama halkımızı korumasız bırakıyoruz.

Bunları mutlaka düzeltmemiz lazım. Bu konularda Meclis’te yıllardır tek bir konuşma işitmedik. İktidar tüm milleti kendine göre formatlamak istiyor, bari muhalefet engel olsun bunlara. Halkçı olduğunu söyleyenler, halkın aleyhindeki haksız ve usulsüz tüm uygulamaları dile getirmeliler. Vergilerimizle yaşamını sürdüren ve görevleri vatandaşa hizmet olan memurların da, artık bu bilince erişmeleri lazım.

Tüm memurlar siyasi partilerin değil, milletin memurlarıdır ve siyasi talimatlara göre değil, yasalara göre tarafsız ve adil görev yapmak zorundadırlar. Bunu şu sıralarda altını çizerek bir kere daha belirtmekte yarar görüyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.