Ülkemizin gündemi her geçen gün yoğunlaşırken, aynı zamanda sorunları da ağırlaşmaktadır. PKK terör örgütünün bebek katili başından barış elçisi çıkarmak için sıkı bir çalışma yürütülmektedir. DEM parti yöneticilerinin tehdit dolu sözlerinin gereği yapılmamaktadır. Yaşananlar yeni anayasa yapımını hızlandırmak için planlanmaktadır.

Bugün ekonomik durum toplumun bütün kesimleri için çok kötü durumdadır. Emekliler ve en az ücretliler açlık sınırının altında ücret alırken, açlık, işsizlik alıp başını gitmişken milletvekillerine yeni ayrıcalıklar tanınması gündeme getirilmektedir. Bolu Kartalkaya’daki otel yangınının esas sorumluları hakkında işlem yapılmamaktadır. Siyasi iktidara karşı yaptığı yerinde ve sert eleştiriler sonucunda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ tutuklanmıştır. Çünkü Ümit Özdağ, terör örgütüyle yaşanılan sahte barış sürecini açık açık topluma anlatarak, halkın gerçekleri görmesini sağlamaktadır. Emperyalist güçler hukuksuz şekilde tutuklanan Ümit Özdağ’ı görmezden gelirken, halen Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş için çığlık atmaktadır. Ülkemiz yeni kumpas davalarıyla karşı karşıyadır. Siyasi iktidarın beğenmediği kişiler tutuklanmaktadır. Hatta bu tutuklamalar ülkenin gündemini saptırmaya yönelik olarak toplumun her kesimine uzanmaktadır. Türkiye’den kalkan Tanzanya bandıralı ve sahibi Türk olan bir geminin, 9 ton kokain ile Fransız donanması tarafından yakalanması da gizemini korumaktadır. Günden değiştikçe bu tip haberler ortadan kalkmaktadır.

“Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganıyla yemin eden 5 teğmen ve 3 disiplin amiri komutan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi. Suriye’de yeni bir döneme girilirken, toprak kapma yarışında olanların, mevcut topraklarımızı bile koruyacağı şüphelidir. Gazze konusunda yaptırımlarda bulunan ABD başkanına gerekli tepki verilmemektedir. Gazze’yi ABD’nin almasına göz yumanlar, yarın Kıbrıs’ı, Güney Doğu Anadolu’yu, Doğu Anadolu’yu, Trakya’yı da savunamazlar. Emperyalizm ordusuz şekilde, gözdağıyla dünyayı yutmak üzere saldırmaktadır. Ülkemiz içte ve dışta her yönüyle büyük bir ateş çemberi altındayken, ülkemizi yönetenler toplumu yanıltmaktadır.

Böyle bir durumda henüz zamanı belli olmayan cumhurbaşkanlığı seçimi için aday belirlemeye çalışmanın, siyasi iktidarın işine yarayacağı bilinmelidir. Işık söndürmek ile kırmızı kart ile küfe ile tutarsız sözler ve vaatler ile muhalefet yapılmayacağını bilmeyenlerin yönetimde olması, ülkemiz adına üzücüdür. Ülkemizde yukarıda sıraladığımız bütün bu olaylar yaşanırken ana muhalefet partisi sanki başka bir ülkede yaşıyormuşçasına kendi parti içi sorunlarına odaklanmıştır.

CHP, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için 23 Mart 2025 Pazar günü dört bin sandıkta, 1,6 milyon kayıtlı üyenin oy kullanmasıyla ön seçim yapma kararı aldı. Adayı da, sonucu da baştan belli olan bir ön seçim için çok fazla para harcanacak, onca emek verilecek; ne için? Ön seçimin yargıç denetiminde yapılması gerekir; yargıç denetimi yoksa bu çakma bir ön seçimdir, örgüt denetiminde ön seçim yapmak, toplumu kandırmaktır. Eğer ön seçim yapmaya istekliyseniz milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyeleri adayları için de yargıç denetiminde yapmanız gerekir. İstanbul Anakent Belediye Başkanının, cumhurbaşkanı adaylığını herkese onaylatmak için yapılacak ön seçim, doğru ve güvenilir değildir. Bu sahte demokrasi oyunu ve bir kandırmaca olan çakma ön seçimden bir an önce vazgeçip, ülkemizin sorunlarına eğilmek gerekir. Ülkeyi aydınlığa çıkartmak için cumhurbaşkanı adayının diğer muhalefet partileriyle birlikte ve güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinin verileri baz alınarak belirlenmesi gerekir. Yoksa yapılan dayatma ile bu seçim de yitirilir.

12 Şubat Çarşamba günü İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun partisinin grup toplantısında söylediği sözlerden ders çıkarmak gerekir: “Böyle devam ederse ve muhalefet aklını başına almaz ise, önümüzdeki seçim süreci, demokratik bir ülkenin, olağan şartları içerisinde milli iradenin tecelli ettiği bir şekilde olmayacaktır.”

Emperyalist güçler şunu gördü; CHP genel başkanı ve yönetimi kontrol altına alınmadan demokratik ve laik Atatürk cumhuriyeti tasfiye edilemez. Bunun için el birliğiyle çalışarak, muhalefeti de işlerine gelecek şekilde tasarladılar. Ülkemiz bölünme aşamasına doğru sürüklenirken, çok büyük sorunlarla boğuşurken parti içi sorunları gündemde tutmak, ne zaman yapılacağı belli olmayan cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmak aymazlık ve sapkınlıkla açıklanabilir. Hatta bunun sonu ihanete kadar gider.

Bunca yıldır yaşananlara ses çıkarmayan, hukuksuzluklara aldırmayan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği-TÜSİAD, 13 Şubat tarihindeki genel kurulunda siyasi iktidarı eleştirdi. Belki de sıranın kendilerine geleceğini anlayan TÜSİAD yöneticilerinin geç de olsa uyanmaları ve eleştirilerde bulunmaları olumlu bir gelişmedir.

Mühürsüz oylarla rejim değiştirilen 16 Nisan 2017 halk oylaması sonucunda Tayyip Erdoğan’ın “atı alan Üsküdar'ı geçti, haberiniz yok” sözünü bir kez daha duymamak için yurt sever muhalefet, siyasi iktidara karşı işbirliği yapmalı ve ülkemizin sorunlarına çözüm getirecek önerilerde bulunmalıdır.

17 Şubat 2025

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.